BÖLÜM 44.

1.4K 58 13
                                    

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ASKLARİM VE LÜTFEN OY VERMEYİ UNUTMAYIN.İYİ OKUMALAR!

Aldığım tavır karşısında kimsenin sesi çıkmıyordu, ben kafede yürürken hala arkamdan beni izlediklerini biliyordum ama kimse ağzını açıp tek bir kelime bile etmiyordu.

Tek duyduğum şey sadece yürürken topuklu çizmelerimin çıkardığı tıkırtı sesiydi.
"Ezgiciğim, bekle yalnız gitme ben bırakayım seni" Nihayet!

Arkamı dönme gereği duymadım. Sesin sahibi tabii ki Gökhan olmuştu. Aslında ağzımı açıp bir şey söylemeden hala yürümeye devam ettim.
Bıraksa güzel olurdu, bu saatte kim bilir nerede taksi bulacaktım.
Oh! Afferin sanaa kız!

"Ezgi! Bekle ben bırakayım seni" İşte bu sesin sahibine de arkamı dönüp bakmadım. Geçte olsa, o'da ağzını açıp nihayet bir şey söylemişti.

Kafenin kapısına geldiğimde, iki kişinin de ayak seslerini duymuştum. Tabii ki, ikisi de peşimden geliyordu. Ama durmayıp hızlıca kapıyı açarak dışarı çıktım.
Kraliçe erkolara haddini bildir!

"Kızım motor mu taktılar sana kafede?! Bir dursana! Aloğ?!" Gökhan arkamdan bağırıyordu ama yine de dönüp bakmadım.

"Şu aptala katılacağım aklıma gelmezdi ama Ezgi bu ne hız?! Dur lütfen!" Hoop, ikinci sesin sahibini de duyduğumuza göre artık gönül rahatlığıyla dura bilirdim. Hem yürüyerek ne kadar gidecektim ki?!
Offf, şapşal ya ahajdjwj

"Ne oldu ne bağırıp duruyorsunuz arkamdan?!" Sesimi ola bildiğinde ciddi ve sert çıkarmaya çalışmıştım. Acaba başara bildim mi? Neyse, konumuza dönelim...

"Kızım, gecenin bu saati nereye gidiyorsun yürüyerek?! Allah korusun ama ülkenin durumundan haberin yok sanırım?!" Gökhanı ilk kez böyle ciddi ve telaşlı görüyordum yani bu gün.

"İkinci kez şu aptala katılıyorum maalesef. Bu saatte tek başına eve gide bileceğini mi sanıyorsun Ezgi?!" Emir beyin de sesi sert ve bir o kadar da endişeli çıkmıştı.

"Ne yapayım? Hep bir didişme hep bir kavga! Koca adamların yaptığı şeylere bak! Hemde herkesin içinde! Şu saçmalık artık çok oldu!" Tavrımı açık bir şekilde ortaya koyduğum için mutluydum. En azından kırıldığımı anlamış oldular.

"Ezgi tamam da bu bizim problemimiz. Seni niye bu kadar sinirlendiriyor?" Bu sefer konuşan Emir bey olmuştu. Yine, şüpheli bir şekilde sorması beni iyice sinirlerimi bozuyordu.

"Emir bey bakın! Gökhan benim arkadaşım siz de benim patronumsunuz. Eğer, benim tavırlarım yüzünden Gökhana bu şekilde davranmanız hiç hoş değil. Aynı zaman da Gökhan, seninde patronun olarak Emir beyle saygı çerçevesinde konuş. Koca adamlar olmuşsunuz hala ben mi öğreteyim size bunları?!"

Artık sabrım taşıyordu ve gerçekten bunları boş verip bu dağ taşın başında yürüyerek evime gitmem gerekecekti. Bunlarla aynı arabaya falan binilmezdi canım!
Emir beyle de mi Hı? ;)

"Ezgi kuş, sen bir sakin mi olsan hı? Senin sinirlerin bozulmuş canım ya, git dinlen bir kendine gel sen! Çalışmaktan senin kafa uçmuş, gitmiş,.yok şu an senin kafa" Gökhan ellerini birbirine sürtüp, havaya kaldırdı.

Emir bey korkunç bakışlarla ona baksa da hiç bir şey demedi. En azından bir birlerine laf sokmayı bırakmış olmakta gerçekten büyük bir başarıydı.

"Yalnız ben değil hepimiz çok yorulduk bu gün. Lütfen artık evimize gide bilir miyiz?" Ağlamak üzereydim şu an. Tek istediğim şey sıcak yorganıma sarılıp uyumaktı.
Off hadi toplanın uyumaya gidiyoruzzz

"Tamam atla kuzu" Gökhan bana baktığında gözlerim otomatik olarak Emir beye döndü. İstemsizce olması canımı çok sıkıyordu. Gözlerimi kaldırdığım sırada onun da bana baktığını gördüm.

"Ben daha yakınım size istersen ben bırakayım seni?" Masum bakışlarıyla bana baktığında resmen oyyy diye sevmek geliyordu içimden resmen bir bebekti.
Ya bu kız fena yanmış ya offf!

"Gökhan sen merak etme evine de geç kalma, beni Emir bey bırakır zaten yakın sayılırız. Hem sen bizim evin yolunu falan bilmiyorsun" dedim arkadaşıma mahcup bir şekilde.
Sanki senin de işine geldi ha? ;)

"Okey bana problem değil. O zaman iyi geceler size tatlışlar. Yarın görüşürüz hadi ben kaçouvv" diyerek yanımızdan uzaklaşarak arabasına doğru yürüdü.

"Neden ruh hastaları gelip beni buluyor yüce Rabbim?! Nolur artık karşıma normal biri çıksın ya!" Emir bey içten bir şekilde ettiği duaya kıkırdadım.

Gözleri açılarak bana baktığında, o'da gülümseyerek bana karşılık verdi.
Aramızda oluşan o tatlı bir an nedense çok hoşuma gitmişti.

"Gidelim mi hava soğuk, üşürsün..."
İşte, bu adamın düşünce şekli resmen beni eritiyordu. Aşkımdan ölecektim neredeyse.
Aşkımdan mı dedi o?

"Olur, hava bayağı soğudu zaten. Iyi olur" önde gideceğim sırada bileğimden hafifçe tutarak beni durdurdu.
Hoppaaa! Ayy noluyoo noluyoo?!

"Ne oluyor sana?" Emir bey yüzüme bakıyordu.
"Ne oluyormuş bana?" Diye sordum.
Bileğim hala avucunun içinde hapis olmuştu. Ne ben bileğimi kurtarıyordum ne de o bırakıyordu.
Temas bağımlısı iki manyak!

"İşte bende sana soruyorum asistan hanım. Ne oluyor?" Gözleri yüzümü inceler gibi suratımda geziniyordu. Karanlıkta bile ela gözleri bir güneş gibi parlıyordu.

"Bende size soruyorum ya, ne oluyormuş ki bana?"
Ezgi şapşal mısın sen şekerim?
Galiba, birazcık öyleyim...

"Soruya soruyla cevap verme Ezgi. Cevap bekliyorum?" Dedi bu sefer gözleri gözlerimde durmuştu. Suratlarımız arasında mesafe neredeyse çok azdı.

Benimle konuşmak için neredeyse Emir bey her zaman kafasını eğerek gözlerime bakardı. Benden uzun olduğundan bu olay canımı bir tık sıksa da, bir taraftanta hoşuma gidiyordu.

"Soruya soruyla mı cevap veriyor muşum? Allah, Allah yaa." Onu birazcık sinirlendirmek hiçte fena bir fikir değildi.
Seni şeytaaann ;)

"Beni delirtmek hoşuna gidiyor değil mi? Zevk alıyorsun değil mi sinirlerimi bozmaktan?" Dedi gözlerini kısarak bana bakmaya devam ederek.

Dudaklarımı ısırıp, gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Ayy nasıl zevk alıyordum anlatamammmm
Bide bize sor tatlım ahahahah

"Yo yo, senin bayağı hoşuna gidiyor bu olay? Benim kafamı yediğimi görmek seni çok mutlu ediyor anlaşılan? Eve gidip Emiri nasıl çıldırta bilirim diye planlar yapıyorsundur sen şimdi" dedi dudağının kenarını hafif havaya kaldırıp çarpık bir şekilde gülümsedi.

"Oha! Ayy pardon. Yani, yok artık Emir bey, öyle şeyler yapmıyorum ama sizde benim sinirlerimi bozuyorsunuz son zamanlar. Ödeşmek adettendir. Bu iş biraz hoşuma da gidiyor hafiften " Dedim göz kırparak.
Ezgi yürü arkandayız!

"Ooo bak sen bizim şu küçük hanıma. Ezgi, benim de senin hakkında hoşuma giden şeyler var ama senin kadar hafif olduğunu düşünmüyorum" Gözlerini kısarak , bakışlarını önce gözlerime sonra da dudaklarıma çevirdi.

İçimden çıkan yangın onu deli gibi öpmek istese de şu an öyle şeyler yapamazdım. Adamın bana olan hislerini bile bilmiyordum. Ya tek taraflı platonik aşıksam?

Emir beyle yüzlerimiz arasında mesafe neredeyse yok olmuştu. Artık burnumun ucu onun burnuna değiyordu. Etkisinden çıkamadım ne geri çekildim ne de karşılık vermeden gözlerimi kapadım...

MERHABA EFENDİMMM

NASILSINİZ BAKALIMMMMM?

BÖLÜMÜ BEĞENDİNİZ Mİ? SON SAHNE DE ERİMEYEN YOKTUR BENCE?

SİZCE ARTIK BIR ITIRAF GELİR Mİ?
YA DA ILK ÖPÜCÜK OLACAK MI?

SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM AYY AŞIRI HEYECANLIYIMMM

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ASKLARİM VE LÜTFEN OY VERMEYİ UNUTMAYIN.

OPTUMMMM<3


OFİSTEKİ BUZ ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin