BÖLÜM 34.

1.8K 78 8
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum asklarim ve lütfen oy vermeyi unutmayın. Iyi okumalar...

Yukarıdaki şarkıyı dinleyerek okuya bilirsiniz:)

Emir beyin uğraştığı balık pişmiş, benimde harikulade soğansız salatam Emir beyle hazırladığımız sofranın ortasında muhteşem bir çift gibi görünüyorlardı.
Emir beyle sizin gibi yaniiii

"Öhöm- öhöm"
"Ezgi? Iyi misin?" KAHRETMESİN! Sesli yapmıştım ve kendimi mal gibi hissediyordum!

"Merak etmeyin Emir bey gayet iyiyim biraz boğazım gıcık olduda" en azından muhteşem yalan söyleme becerimi kullana bilmişdim.

"E harika! Otur sen bende geliyorum" dediğinde sandalyenin birini çekerek oturdum. Herşey çoook güzel gözüküyordu. Kendimi şu an Emir beyle baş başa bir yemekte hayal ediyordum.
İnsallah o günleri de görürüz ;)

Kısa bir süre için de Emir bey de gelmişti. Sandalyesini karşıma çekip oturduğunda midemde resmen kelebekler firar ediyordu.

Tabağımı alarak bir parça balık yanına da bir kaşık salata ve bir kaç hazır mezelerden koyduktan sonra önüme bıraktı. Centilmenlik deyince de siz yani.

Kendisine de aynı şekilde yaptıktan sonra, "bak bakalım benim iddialı balığıma. Bakalım beğenecek misiniz küçük asistanım?" Dediğinde gülümseyerek bende ona "O zaman afiyet olsun Emir bey" Dediğimde çatalımda ki balığı ağzıma götürdüm.

Emir bey başlamamış beni izlemesi beni gersede bunu belli etmemem gerekiyordu.
Balık gerçekten de çok lezzetli olmuştu.
Barmaklarımı yiyeceğime emindim. Bu işi biliyordu.

"Beğendiniz galiba?" Dediğinde ağzımı peçeteyle silip ona doğru baktım.
"Beğenmedim" diyip ona baktığımda gözlerinde hafif bir şaşkınlık belirdi.
"Beğenmedim demek çok isterdim ama maalesef harika olmuş. Çok lezzetli gerçekten, dediğiniz kadar varmış"

Dediğimde şaşkınlığın yerini kocaman bir gülümseme aldı. Ve tabii yanağından firar eden gamzeleri.

"Beğenmene sevindim. O zaman sık sık gelde seni daha iddialı yemeklerimle de tanıştırayım"  Beni evine davet ediyordu. Hemde sık sık gelmemi istiyordu.
Kesin aşık Ezgiciğim

"Bende sizi evime,  yemeğe davet etmek isterdim ama maalesef elimden çorba ve makarnadan başka çok şey gelmiyor."
Emir bey gülümsedi.

" Madem balık yiyoruz yanında bir rakı ve müzik fena olmaz" diyerek, yerinden kalktı. İçki şişeleri olan dolaba gidip bir şişe rakı alarak televizyondan çok sevdiğim şarkılardan biri olan "her akşam votka rakı ve şarap" açtığında evin, hatta yemeğin bile ambiansi değişmişti.

Emir bey bardaklarımıza rakı koyduğunda kendisine şu katmadı. Bana koymak istediğinde onu durdurdum.
"Yok yok. Bende öyle içeceğim. Sek rakı balık yapıyoruz sonuçta" Dediğimde kaşlarını havaya kaldırıp gözlerini kısdı.

"Allah Allah?" Dediginde kafamla onayladım ve ağzıma biraz balık atıp bardağı kafama diktim. Aslında pek alkol tüketen bir insan değildim ama gaza gelmiştim ve geri adım atmazdım.

Emir beye baktığımda o'da aynı şekilde yaparak bir duble rakıyı kafasına dikti.
Şu an gözüme o kadar yakışıklı ve çekici gelmişti ki...
Kendine gel kızım alkolden o sakiinn

Bu böyle  4,5 kere devam etti. Ve ben artık kendimi kaybetmiştim.
Yemek masasından kalkıp yürümeye başladım ama ayaklarımı 4 tane oha şu anda 6 tane görmeye başladım.

Tam düşecektim ki, kaslı kollar beni belimden tutup yakaladı.
"Ezgi dikkatli ol, düşüyordun"
"Hı-hım sana düşüyordum" diyerek yanağından makas aldım.

"Ezgi sarhoş falan mı oldun sen?" Dediğinde bence cevabı çok belliydi.
"OLMUŞSUN birde olmam falan diyordun" dediğinde güldü.
"Bağırma lan bana!" Dediğimde kaşlarını havaya kaldırıp bana bakıyordu.
"Lan mi?"
"Yooo lan kim ya lan ne ayrıca? Ben neyim lan mıyım?"
"O hoo, senin kafa marsa uçmuş "
Dediğinde hala sırıtarak bana bakıyordu.

Emir beyin kaslı kollarındaydım ve yüzü gittikçe daha da yakışıklı gelmeye başladı. Şu an dudaklarına yapışmak istiyordum ama yapamazdım.

Parmaklarımı yanağındakı çukurlara götürdüğümde bana bakmaya başladı.
" Emiiiir"
"Emir?" Diyerek biraz daha güldü.
"Hı-hım Emir." Diyerek aynı zamanda bir kahkaha attım.
"Neye gülüyorsun? " Dediğinde o'da gülüyordu.
"Sana. Çok tatlısın" Dediğimde şaşırmıştı.

Ellerim bu sefer gamzelerinden ayrılıp, yüzüne çıktı. İki elimle yüzünü okşamaya başladım.
"Ayrıca, yakışıklısın da ha!" Dediğimde gülümsedi.
"Teşekkür ederim Ezgi, sende çok güzelsin."

"Peki, çok mu güzelim yoksa sadece güzel miyim?" Dediğimde gülerek kafasını arkaya doğru atdı.

"Çok!" Dediğinde bakışlarım az önce diliyle islandığı dudaklarına düştü.
O'da benim dudaklarıma baktığını gördüm. Onu öpmek isteği içimde artık dolup taşıyordu ama bir şey mutlaka engel oluyordu.

"Dans edelim mi?" Dediğimde bakışlarını gözlerime çevirdi. İki elini de belime sarıp, beni kendisine biraz daha çekti. Bende ellerimi omuzlarına tutundum. Televizyon da çok sevdiğim şarkılardan biri çalıyordu.

Bedenlerimiz sallanmaya başladığında, sanırım alkolün etkisinden benim başım dönmeye başladı. Kafamı, onun göğsüne yaslayıp, gözlerimi kapadım.
"Bitsin korkunç serap. Bittim ben düşünmekten" diyerek arkada çalan şarkıya eşlik ederek yerimde sallanıyordum.

"Yoruldum ah,hep sevmekten ah"  Kulağıma fısıldanan Emirin sesiyle beraber gözlerimi açmadan gülümsedim. O'da benim gibi şarkıya eşlik ediyordu.

"Emir?"
"Efendim?" Dediğinde beni bırakmadan beraber sallanıyorduk.
"Beni bırakma tamam mı?" Dediğimde sallanmayı bıraksa da beni bırakmamıştı.
"Bu nerden çıktı şimdi Ezgi?" Bakışlarının bende olduğuna emindim. Ama Bakışlarının ağırlığı altında ezilmemek için gözlerimi açmıyordum.
"Öyle. İçimden geldi"

Benden sonra bir şey söylemedi. "Bırakmam" demedi, öylece susarak koca bir sessizlik aramıza çöktü.

Evin ortasında öylece sarılmış bir şekilde durmuştuk.

Selammmmmm
Nasılsınız bakalımmmmm

Bölümü beğendiniz mi ?

Yorumlarınızı bekliyorum asklarim ve lütfen oy vermeyi unutmayın.İyi okumalar hepinizi çok seviyorum.

Oy vermeyi unutmayın lütfen.

OFİSTEKİ BUZ ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin