on altı

117 13 16
                                    


Aşk Rengi - Zeynep Alasya

-

Kolumda hissettiğim nazik baskıyla gözlerimi Bay Jeff'in olduğu kısma döndürdüm.
"Yolculuk boyunca susup oturacak mıyız?"

"Yani... Hayır herhalde?" Dedim ne dediğimden pek emin olamayarak. Konuşmak istiyorsa konuşabilirdik ama konuşacak iş hariç herhangi bir ortak noktamız yoktu ki. Hem ben utanırdım zaten.

"Ne tür müzik dinlersin?" Dudaklarımı ısırmayı bırakıp düşünüyormuş gibi yaptım. Dinlediğim müzik türleri fazla değildi, karıştırmayı sevmezdim. "Caz. Siz?"

"Ben her tür dinlerim." Dedikten sonra iki elini de çevreler şekilde doladığı ipi bir tur daha dolandırdı. Havanın da kararmasıyla birlikte otobüsün ışıkları gözümde parladı, birkaç kere art arda kırpıştırıp bana bakan Bay Jeff'e bakmaya devam ettim.

"Niye ben?" Dediğimde yüzünde garip bir ifade şekillendi. Bir duyguyu birden fazla tonda yaşayabilmesi beni her defasında şaşırtırken oluşan sessizlikten dolayı gerildim, ellerimle oynamaya başladım. "Nasıl niye sen?"

"Niye konuşma açmaya çalışıyorsunuz ki? Niye benim yanımdasınız?" Gözlerimi yüzünden aşağılara indirip sorduğum soruya cevap beklemediğimi belli etmek adına kulaklıklarımla oynadım. Telefonumu cebimden çıkardım. İçten içe bekliyordum bir cevap ama hazır değildim.

"Sadece kalbimin sesini dinliyorum." Dediğinde Bay Jeff'e baktım, o da bir şeylerle meşgul olmaya çalışmaya başlamış, yanında taşıdığı çantasından siyah kapaklı, kalın bir kitap çıkarıyordu. Kulaklıkların bir işe yaraması için önüme gelen ilk şarkıyı açıp camdan şehre bakmaya başladım.

Kalbinin sesi niye bana yönlendiriyordu ki onu?

Başımın ağrısı tüm vücuduma yayılacak kadar çekilmez bir noktaya gelince kulaklıklarımı çıkarıp cebime koydum, gözümü kapatıp düşünmeye başladım. Şu an ne yaptığımı, yarın ne yapacağımı, neler yaşayabileceğimi. Her şey geldi sanki aklıma.

Canımı yakan şeyler geldi ilk önce. Başta kendimi gördüm, eski olan ne varsa belirdi kafamın içinde. Sert bir yel esti ama hiçbirini alıp götüremedi, yıllardır böyle olurdu zaten. Bay Jeff de geldi aklıma, yanımda dursa bile başımı döndürüp yüzüne bakamadığım, o kadar çekindiğim o adam geldi.

O gece onu orada görüşüm geldi. Niye bunun canımı yaktığı sorusunun cevabını hâlâ bulamasam da şu an sorularla uğraşamadı kalbim.

Sonra da tuz basılan yaraları sarmak niyetine gönlümü mutlu edecek şeyler var oldu bir anda düşüncelerimin ortasında. Çok sevdiğim denizler ve sahiller, huzuru bulduğum çoğu an tekrar canlandı. Bay Jeff eksik kalmadı buradan da, gülümsemesiyle oradaydı.

Hem dert hem derman olmayı nasıl beceriyordu bu adam?

Gözlerimi açmak istemiyordum ama uyumak da en son isteyeceğim şeylerdendi.

Bay Jeff'e bakmak için kafamı yana çevirdiğimde göz göze geldik, serice kafamı önüme çevirdim. Uyuyakaldı falan sandığımdan sadece ona bakmak için topladığım cesaret de havaya karıştı. Hâlâ bana baktığını hissettim, tekrar ben de ona döndüm.

"Bir sorun mu var Bay Jeff?" Dedim fısıldayarak, çoğunluk uyuduğundan rahatsız ederim diye korkuyordum. Bakışları sarhoş gibiydi, elini çeneme götürdü.

"Gözlerin benden kaçıyor." Dedikten sonra çenemdeki baskıyı elini çekerek yok etti. "Söyle onlara kaçmasınlar." Duygularımdan uzak durmaya çalıştıkça yaklaşıyordu sanki bana, biliyormuş gibi kurallarıma karşı gelmek için çırpınıyordu. Başarıyordu da.

the truth untold ও jeffbarcodeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin