Kalp Korkusu

41 1 0
                                    

Herkese yeni ve düzenlenmiş bir bölüm ile merhaba, umarım iyisinizdir son bir kaç gündür fikir bulamadığım için yazamıyorum.
Yeni bölüm umarım beklentinizi karşılar ve okursunuz sizi seviyorum...🌑🫀🌹

~Berra'dan~:
Akşam hatice'nin verilmesi ile bunu kutlamak için aramızda kızlı erkekli lojmanın arkasında ki bahçede bir kutlama düzenlenecekti,herkes dağıldıktan sonra eve geçmek istiyordum ama hatice ısrar etmişti.
O çok sıcakkanlı bir kızdı ben ilk tanışmamızda böyle olucağını bilmiyordum ama bir anda sarılması ile anlamıştım, hatice elinde telefonu ile geldi "hadi zaten bir tek ikimiz varız beraber diğerlerinin yanına gidelim" koluma girip henüz bilmediğim bir bahçeye yönlendirdi içeriye girdiğimde şaşırmıştım.
O da burdaydı Yüzbaşı barlas'ın burda olucağını düşünmemiştim.
Üzerine istemede giydiğinin aksine siyah bir pantolon ile gömlek vardı,bu adam hep böyle ciddi mi giyinirdi?
Masaya yaklaştığımızda hazırladıkları yiyecekleri gördüm atıştırmalık ve biraz alkol getirmişlerdi biraz mı? alkolün çeşitlerinin yarısı burdaydı,sabaha burdan ayık olarak çıkamazdık.Hatice sözlüsü olan hasan'ın yanına oturduğunda sanki tesadüfmüş gibi bende barlasın yanına oturmak zorunda kaldım.
Şimdi sırası mıydı Allah'ım?Neden bana bunu yapıyorsun?
Sandalyeyi çekip oturduğumda herkes çoktan alkol almaya başlamıştı, yüzbaşı başını hafif bana doğru getirip bilmiş edasıyla güldü "görüyorum ki benden uzak duramıyorsun hâkime hanım?" yan göz ile ona baktım kaşımı ufak gülümseme sergileyen ego yığınına baktım.
Evet tam bir ego yığınıydı.
"Duydum ki sizde bana sataşmadan duramıyorsunuz yüzbaşı kara gölge? Ayrıca ne münasebet?" bu ukalalığı ile sinirli bir ses tonu ile konuşmuştum.
Gözlerini hafif kıstı gözleri yüzümde gezinirken kırmızı rujlu dudağımda takılı kaldı ,bir kaç saniye dudağıma odaklandı gözleri,
Bu adam benim dudaklarımdan ne istiyordu ?
"Evet seni bana çeken bir şeyler var hâkime,bende bunu bilmiyorum ama senden uzak durmak isterken duramıyorum" bilinmezlik ile söylediği cümleler ile kaşlarımı çattım.
"Nasıl yani ne diyorsun? Anlamıyorum?" başını iki yana sallayıp derin bir nefes aldı."Boşver anlama hâkime hem ikimiz içinde iyi bu durum, ama şayet ben fark edersem bu ikimiz için hiç iyi olmaz bunu bil ve benden uzak dur" anlamıyordum,bu adam değil miydi bu akşam"hani beni tanımak istiyordun? Bende seni tanımak istiyorum karşılıklı bahis yapmak istiyorum"  diyen? nerdeydi?
Bakışlarımı ondan çekerek masaya odaklandım hatice'nin eline aldığı rakı şişesini bardağına doldurmaya kalkışırken elimle durdurdum."Ben içmeyeceğim hatice,size afiyet olsun yarın işe gideceğim"  birnevi doğruydu ama yalanda  kimse bilmez ama ben hayatımın hiçbir zaman diliminde alkol veya başka alışkanlıkları ağzıma almazdım.
Çünkü günahtı, çünkü Allah'a kendimi affetiremezdim o şüphesiz ki insanlığı iyiliği için uzak tutmak isterken insanlık onu umursamadı.
Ama ben bunu yapamazdım,ben Rabbime bunu yapamazdım.
Hatice şaşkınlık ile kaşlarını kaldırdı "neden? içmiyor musun sen?" başımı hayır dercesine salladım "ben su içsem olur" dudağını büktü ama ardından hemen gülümsedi "sen nasıl istersen canım" ardından bardağıma birisi su doldurmaya başladı.
Kara gölge yapıyordu bunu.
Neden bu adamın kişilik bozukluğu falan mı vardı?
"sen değil miydin, az önce benden uzak dur diyen? neden şimdi bunu yapıyorsun?" sessizce söylediğim soru ile gözleri bana dikkatlice baktı"merak etme hakime senden her zaman uzak duracağım,sadece bir bardak su başka hiçbir şey" gözlerimi sinir ile kapatıp açtım sabır dilercesine.Doldurduğu bardağa uzanıp yudumladım gözlerine bakarak "neden içiyorsun? belkide saf rakıyı koydum? Bir daha yapma, kimseye güvenme bu hayatta hakime" rakı değildi rakının acı bir tadı olurdu ama değildi."Şanslıymışım rakı doldurmamışsın,hem zaten merak etme sen buna cesaret edemezsin" kaşlarını"öyle mi?" dercesine kaldırdı "İnan bana hâkime, eğer bir şeye cesaret edersem yapamayacağım hiç bir şey yoktur bunu bil" bu ukalalığını bir kenara bırakması lazımdı.
Yoksa kimse onunla baş edemezdi güneşin gülerek bana dokunması ile göz temasımı bıraktım"berra hatırlıyor musun? Ağabeyimin uyurken saçlarını kesmiştin,sonra ağabeyim de senin sevdiğin kitaplarının posterini yırtmıştı" aklıma gelen anı ile acılı bir gülüş attım.
Canım kitaplarım, aptal bir erkek çocuğu yüzünden mahvolmuştu.
Alper buna sinsice güldüğünde ona kaşlarımı çatarak baktım"bana kitap posterleri borcun var,hemde tamı tamına 10 tane! hala ödemedin" kızgın ses ile ona söylediğim de benim aksime alper sinsice bir yanıt verdi "ona bakarsan seninde bana bir top borcun vardı" masanın üstündeki kürdanı alıp alpere fırlattım"o kitapları ne kadar sevdiğimi sende biliyordun alper, bunu bilerek yaptın hem onlar ilk basımının posterleriydi aynısını bir daha bulamıyorum!" banane dercesine omuz salladı.
Rüzgarın hızlı esmesiyle şal almama pişmanlığımı hatırladım kollarımı birbine sararak ısınmaya çalıştım, omuzlarıma ağırlık ile yan tarafıma baktım Yüzbaşı Kara gölge bana ceketini veriyordu,kaya dedikleri adam "birdaha üzerine bir şey almayı unutma sana son uyarım hâkime"  ceketi üzerimden çıkartmak için elimi attığımda sert bakışları ile bana baktı.
Sonra yeniden indirdim elimi bulaşmak istemiyordum bu adama, geriye kalan sürede birbirimizle hiç konuşmadık son anda güneşin beni dans etmek için kaldırmasıyla gözlerini diktiğim su bardağından ayırdım.
"Hadi gel bakalım kara kız,seninde cilveni görelim" ellerimi tutarak çekiyordu "yok saol canım ben istemiyorum dans etmek" kaşlarını çatıp ısrarlığını devam ettirdi "nasıl yok kalk bakalım hadi! hemen yoksa konuşmam seninle" üzerimde ki ceketi güneş ile olan dans savaşımda yenilgeye uğramam ile indirdim, ismail YK'nın sesini duymamız ile güneş ve ben dans etmeye başladık kollarımızı kıvırıp omuzlarımızla hareket ettiriyorduk ritim ile beraber şarkıyı söylemeye başladık bağırarak. "80,80,160 Allah neler yaratmış,dünya dönmüş tersine devir nasıl karışmış" beraber gülümseyerek söylediğimizde kahkaha attık.
Bu sefer güneşin hareketi ile daha da cilveli hareket etmeye başladık şarkı bitene kadar dans ettik,sonunda bittiğinde nefes alıp oturdum yerime "bak isteyince nasılda dans ediyorsun canım?" bilmiş bilmiş söyleyerek kaş göz yaptı bu hareketine gözümü kırptım.
Yorulduğum için güneşe döndüm "ben kalkıyorum yarın işe gideceğim size iyi eğlenceler" ona göre mızıkçılık yaptığım için kaşlarını çattı "daha erken ama berra,biraz daha kal" ayağa kalkıp dudağımı büktüm "maalesef gitmem lazım canım" Hatice kendinden geçmişti ama hasan kendindeydi "size hayırlı olsun bir ömür boyu mutluluklar" hasan gülümseyip teşekkür ettiğinde yürümeye başladım bahçeden çıkana kadar önemsemediğim ayağım ağrıdığını hatırlatıyordu.
Topuklu ayakkabımın kemerini çözmek için yere eğildiğimde saçlarım buna izin vermiyordu,sinir ile nefes verdim "allah belasını versin bu saçın! Niye kestirmedim ki ben bunu?" kendi kendime konuştum arkamda adım hissettim, gözlerimi kendi kendime kapattım rezil olmuştum kesin.Daha fazla rezil olmamak için yürümeye başladım ama yürüyemiyordum,resmen topallıyordum "hakime daha fazla canını acıtmaya devam edicek misin?" sert sesi ile sorduğu soru ile allah tarafından sınandığımı yine hatırladım.
Yavaş adımlarla önüme geldiğinde yüzüme bakmadan dizini büküp yere eğildi bu hareketine anlam verememiştim."Napıyorsun yüzbaşı?" sıcak ellerini soğuk tenimde hissettiğimde  kalbim hızlanmaya başladı  ayakkabımı çözüyordu "ayağını acıtan şu kadınların güzellik algısı olan işkence aletini çıkarıyorum,sen napıyorsun?"  normal bir şey yapıyormuş gibi konuşuyordu ayakkabımın kemerini çözüp ayağımdan çıkardı"elini omzuma koy dengeni sağla hakime" verdiği emir ile kaşlarımı çattım "emir verme bana yüzbaşı" eli diğer ayağımın kemerine gidince elimi omzuna koydum.Bu hareketine güldü"hem inatçısın,hem de emrime uyuyorsun sen tam bir kız çocuğusun hakime" gözlerimi devirdim bu cümlesine sol ayağımdan ayakkabıyı çıkardığında ayaklarımın yere değmesi ile bir nebze olsun rahatlamıştım.
Bir anda havalanmam ile çığlık attım"napıyorsun sen!" sinirli bir ses ile bağırarak sordum.
Gözlerini kapattı"sesini kıs biraz hâkime yanındayım bende de kulak var" sorduğum soruya cevap vermemişti "yüzbaşı kara gölge sana soruyorum tekrardan, ne yapmaya çalışıyorsun?" omuzlarını indirip kaldırdı, bu görüntüyü ise biri görücek korkusu ile panikledim.
Görüntü nasıl mıydı? Kucağında taşıdığı ben ile sağ elinde tuttuğu topuklu ayakkabılarım ile yürüyordu.
"indir beni yüzbaşı,birisi görücek" daha ılımlı tuttuğum ses ile söyledim.
"Görsünler fena mı olur?" alay ile söylediği cümleyle sinirlendim.
Evin önüne gelene kadar sinirim geçsin diye susmuştum,sonunda beni yere indirdiğinde ona anlamaz gözlerle baktım "noldu hakime?" kaşlarımı çattım "benden ne istiyorsun yüzbaşı?" aniden sorduğum soru ile alaylı yüzü ciddileşmeye başladı.
"Ne diyorsun hakime? Senden bir şey istediğim yok" tek kaşımı kaldırdım "var yüzbaşı ama ne sen ne de ben bunu bilmiyoruz, önce bana beni tanı dedin.Sonra bana  bende seni tanımak istiyorum dedin ama bir baktım ki sonra  benden uzak dur dedin ve lanet olsun ki yine bu akşam beni kucağında taşıdın söylesene yüzbaşı ne istiyorsun benden?" çenesini sıktığını gördüm bir şeyler demek istiyordu ama diyemiyordu.
"Bak yüzbaşı benim büyüyüpte küçük olan adamlar ile işim yok! Bunu kafana sok önce, ya bana ne istediğini söylersin ya da benden uzak durursun ben sana ikiden fazla yol tanımam eğer benden uzak durursan ne istediğini bilmezsen bende senden uzak dururum anladın mı?" elinden ayakkabılarımı alıp içeriye girdim.
Kapıyı kapattığımda nefes aldım ve yaslandım birden sol tarafım hızlı atmaya başladı ne oluyordu benim kalbime? Ayakkabımı yere atıp üstündekileri çıkarmaya odama gittim,sonunda tek başıma kaldığımda sakinlik beni içine alıyordu üstümdekileri çıkarıp geceliğimi giydim ve yatağıma girdim ama ne yaşadığımı bilmiyordum.
Bir anda ihanete uğradım sonra kendimi lojmanda buldum ardından ne yaptığını bilmez olan asker karşıma çıktı.
Korkuyordum, evet korkuyordum tekrardan yeniden kalbimin kırılmasından korkuyordum,yüzbaşının dediği gibi ben kız çocuğuydum ama tek bir kişiye böyle olmuştum sonunda ise kalbimi onlarca parçaya bölünüp elime verildiğinde anlamıştım.
Benim kız çocuğu olarak kalamayacağımı, artık büyümem gerektiğini.
Aynısını yedi yaşımda bedenimdeki morluklara aynadan baktığımda gördüm,benim aslında o evde artık bir kız çocuğu olmadığımı büyümek zorunda bırakıldığımı.
Ben büyümüştüm,ben kırılmıştım,ben mutlu olmuştum,ben hoşlanmıştım ama ben hiç aşık olmamıştım araf'a hissettiğim duygu sadece bir hoşlantıydı yani çocukluk ama ben büyümüştüm ve hiç aşık olmamıştım.

Umarım beklentinizi karşılamıştır sizi çok seviyorum.

Barlas ve Berra'ya uygun model bulamadım,rica etsem bana fikir verebilir misiniz?

Umarım gününüz güzel geçer çünkü bunu sabah 7'ye yakın olarak yazıyorum,sizi yeniden çok seviyorumm...🌑🌹🫀

YAZ GÜLÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin