Suçlu olan Suçsuz taraf

52 2 0
                                    

Herkessse selamm! Yeni ve düzenlenmiş bir bölüme daha hoşgeldiniz...🌑🫀🌹

İstemesi vardı bugün elif abla'nın ve ben şuan yukarı nefes nefese çıkmıştım. Buseyi gördüğüm anda hazırlanmış bir halde bulduğumda kızmadım da değil çünkü bana söylememişlerdi " buse neden bana söylemediniz bugün elif ablayı istediklerini?" kolundan çevirdiğim için mi yoksa söylediğim için mi böyle şok olmuştu? "söylemedik mi? biz mi söylemedik?" sesini daha da alçatarak " kızım senin bedenin araf'tan başka bir şey mi algılıyor? teyzem aileyi 2 aydır kızını isteyecekler diye ayağa kaldırdı farkında mısın? şimdi bana gelipte hibir virmidiniz bini deme" beni taklit ederek söyledi aslında yalan söylüyordu, benim araf dışında her şeyi algıladığım bir çok zaman dilimi vardı hatta her zaman! "ayrıca elbiseni hazırladım haberin olsun bavulun üzerinde, bir daha da bana elbise seçimini bırakma ne kadarda old money tarzı giyiniyorsun sen ya insan biraz farklı stilleri dener yaniii! gözlerimi devirerek "ya sanane ayrıca tüm her şey senin yüzünden oldu ise sende sonuçlarına katlanmak zorundasın canım!" içeriye girerek bavulun üzerinde ki elbisemi hemen alıp giyindim, ardından açık olan saçlarımı düzleştirici ile içten bir maşa yaptım makyaj için ise gözlerime kahverengi-nude bir far yapmıştım ardından gözlerime eyliner çekip maskara sürdüm ve benim özel günler için olan canım kırmızı rujumu sürdüm aynadan kendime baktım şuan olarak aynada kare yaka,kalem uzun siyah bir elbise giymiştim elbisenin boyu diz kapağımın 3 parmak altındaydı gayet ideal uzun boydu odadan çıktığımda saat 18:45'di kısa sürmüştü.
Annem yukarıya kahve takımları taşıyordu beni görünce "maşallah kuzum benim " diyerek gözlerini kapatıp mutfağa gitti,mutfaktan yine seslenerek " berra, benim takı kutumdan bir kaç takı al boş gözüküyorsun şuanda benim gözümde!" annemin bu sözlerine gözlerimi devirdim neyim boştu benim? odaya girip annemin pırlanta sade bir kolyesini takıp ince bir küpe taktım kulağıma bence yeterliydi, tamamiyke hazır olduğumda odadan çıktım salona baktığımda herkes hazır misafirleri bekliyorlardı ilk misafirlere baktığımda merdivenlerden yeni çıkıyorlardı, ilk misafirler Araflar olmuştu üzerinde beyaz keten gömlek altında ise siyah bir pantolon vardı, baştan aşağıya sanki uyumluyduk şuan sezen abla'nın elini öpüp selamlaştım sonra ablasına sarıldım en sonunda ise araf ile karşı karşıya geldim yüzünde tatlı bir gülüş belirdi "naber küçük ajan?" demişti canım eğer şuanda o ajanlık oyununu yapmasaydık ben ölüyordum gülümseyerek "iyiyim sen araf abi?" başını aşağıya yukarıya salladı iyi olduğunu belirterek sonra yanıma geçti neden yanıma geçti? "noldu neden yanıma geçtin araf abi?" oda şaşırdı neden herkes bugün şaşırıyor? "sen bilmiyor musun? ben her iki taraftayım damat benim hem kuzenim olur hemde arkadaşım " şaşırdım ne ara elif abla araf'ın kuzeni ile sözleniyordu? aman neyse beni ilgilendirmez mutlu olsun yeter ki,ben bu düşüncelere dalmış iken annemin teyzesinin "maşallah nasılda yakışıyorlar birbirlerine,tü tü" yüzüme gelen tükürük ile gözlerimi kapatmıştım,ne demişlerdi? ne güzel yakışıyorlar mı? bugün herkes kalbimde ki yarayı deşmeye meraklı mı? araf ise bu duruma bir şey dememişti garibime gitti bu durum.Neden söylememişti? normalde araf karşı çıkardı acaba bana karşı bir şey mi hissediyordu? olabilirdi psikopat mısın kızım sen? belki duymamıştır nerden biliyorsun? misafirlerin hepsi gelince kızlar mutfağa geçti bende arkalarından gittim,elif abla yanına gittiğimde panikti bana döndü "ayy berra çok heyecanlıyım napıcam ben? kahve yapmayı unuttum o kadar acaba sen yapsan olmaz mı?" gözlerimi açtım bu kadarda olmaz dercesine "olur mu öyle şey? hem o kahve sevdiğine kendi ellerin ile hazırladığın ilk kahve olucak,bak ne yapalım biliyor musun? ben kahvenin yapımını anlatayım sende yap en basit çözüm zaten bu korkmanı gerektirecek hiç bir şey yok paniklenme boşu boşuna" oda biraz olsun rahatlamış gibiydi sanki kabul edercesine "tamam o zaman sen hazırla ben bir tek Emre'nin kahvesini götüreyim sen ile tuğba misafirlerin kahvesini götürün"demişti başımı salladım ve kahve makinasını çıkarıp içine bir kişilik kahve ile su koydum "evvet bundan sonrası senin kahvenin içine istediğini koy" başını yan yan salladı bu seferde elif abla "ayy olmaz ya bir şey olursa? ya alerjisi varsa?" bu kız bu kadarda panik miydi? sesimi hafif yükselttim bu sefer "ayy sende ne kadar paniksin ya bir şey olmaz ver bakayım bana tuzluk ile pul biberi"buse tuzluk ile pul biber kalbini verdi elime.Tuzdan 1 tatlı kaşığı pul biberden 2 tatlı kaşığı koydum 3. tatlı kaşığını koyucaktım ama elif abla mani oldu gözlerini oha dercesine açtı "oha napıyorsun berra? kavuşmadan adamı öldürücek misin? hem o pulbiber çok acı anneannemin kendi pulbiberi o!" gözlerimi devirdim erkek olsunda azıcık dayansın ya! yoksa ne anlamı var zaten tuzlu kahveyi içince millete sevdiğini kabul ettirecek "aman tamam be! ne kadarda kıyamıyorsun sözlüne!" ellerini beline koydu bu sefer hafif kızarak "ben senin istemende görücem! sen ile beril zaten adamın iflahını kurutursunuz görürsün daha sevdiğine kavuşmadan adamı kahve ile öldürüceksin sen!" ben kahveyi bırakarak misafirlerin kahvesini yapmaya geçtim uğraşamıycağım vallahi! ay öyle bir şey olmaz değil mi? inşallah olmaz vallahi araf'a bir şey olursa ölürüm ben.Misafirlerin kahvesini yapıp tepsiye dizdim, sonrasında cezvede ki kahveyi birer birer döktüm kahvelere, tepsiyi elime alarak önde elif abla arkada ben kahve taşıyorduk inşallah düşürmezdim.Herkese dağıttıktan sonra en sonunda üç tane kahve kalmıştı araf'ın önüne geldiğimde gözümde ki kahveyi almıştı sonra diğerlerine dağıtınca,en sonunda bir akrabamıza denk gelmişti kadın beğeni ile süzmüştü beni ardından beğenmiş bir ses ile "maşallah, maşallah ne kadar hanım hanımcık kibarsın sen, bak istemeden sonra gel yanıma hele tamam mı gızım? bir oğlum var maşallah deve gibi boy pos! fotoğrafını göstereyim sana hele yanıma gelince" gözlerimi açarak bir şey söylediğim de araf atlamıştı gözünde ki kıskançlık ve siniri ses tonuna da yansımıştı fakat istifini bozmadan kadına"teyzecim karşında ki kızın başı bağlı sevdiği var sevdiği de onu seviyor o yüzden boş denize oltayı attın"demişti bunu söylemesi üzerine gözlerimi açarak şok ile baktım baktım, tam itiraz edicektim ki karşımda ki kadın bunu söyledikten sonra mahcup bir ses ile "anamm, öyle mi gızım ne diye söylemiyorsun bari boşuna heveslenmeyeydim" kadın'a mahcup demiştim de bilmiş bilmiş konuşuyordu sinirimi bozmuştu "o zaman teyzecim,sizde her önünüze gelen kıza oğlunuzu ayarlamayın maşallah haremi olucak biraz daha devam ederseniz!" gözlerimi açtım ve bunu söyledim kadın bunu söyledikten sonra zaten daha da gözlerini açtı "terbiyesizzz! zaten bu saatten sonra oğluma almam seni" sanki ben istedim be onun oğlunu! daha da sinirlenmiştim kadının bunu söylemesi ile "teyzecim terbiyemi bozmıyayım diyorum ama siz hala devam ediyorsunuz! napayım ben sizin oğlunuzu alın başınıza çalın bir zahmet düğününe çağırırsınız benide hareminden hangi kadınla evlenecekse eğer!" bunu söyledikten sonra mutfağa gittim ve sinirimi yatıştırmaya çalışıyordum. İçeriden birden alkış sesleri geldi,elif abla'yı vermişlerdi sakinleşip içeriye girdim gözlerinden mutluluk akıyordu resmen şuan yanında ki sevdiği adama sarılmak istiyordu ama büyüklerinden çekiniyordu.Emre abi öksürmeye başladı birden, sonrasında kızarmaya başladı noluyordu? adam ölücek galiba elif abla fark edince korktu sevdiğine bir şey olmasından korktu,bende biliyordum bu duyguyu ama bu sefer daha şiddetli öksürmeye başladı emre abi, eli kravatına gitti işaret edercesine "k-kravat..Öhö! e-elif...ravat Öhö!" elif abla panik halinde elini kravata götürüp açtı "emre, aşkım iyi misin!? emre kendine gel! birisi su getirsin"gözlerinden yaş akmaya başladı telefonumu elime alarak ambulansı aradım görevli telefonu açarak "alo, iyi akşamlar 112 buyrun ne şikayetiniz vardı?" acele ve panik hâlinde "Şehitkamil'e acilen ambulans gönderin hemen!" görevli sakinliğini koruyordu hala! şaka mısınız adam ölücek diyorum!?"tamam, sakin olun yetkili arkadaşlara bilgilendirme gönderdim nasıl bir şikayetiniz vardı?" elimi saçıma attım çok sıcaktı, niye sıcaktı bu kadar?"b-bilmiyorum,istemesi vardı kahve içtikten sonra birden kızardı, öksürmeye başladı nefes alamadı acele edin lütfen!" adam hala sakinliğini koruyordu anlıyordum ama şuan acele etmesi lazımdı elinden yine birşey gelemezdi ama acele etmesi lazımdı!"tamam hanfendi ben arkadaşlarıma ilettim hemen bulunduğunuz bölgeye acil ambulansı gönderildi, sizden sakin kalmanızı ambulans gelince panik halinde olamamanızı rica ediyorum iyi akşamlar" telefonu kapattı başımı kaldırdığımda elif abla ağlayarak bağırıyordu"birisi ambulansı arasın! hemen lütfen yalvarırım size,şu lanet ambulansı arayın!"bense panik olamaması için yanına gittim sırtını sıvazlayarak"ben aradım şuan acil ambulans geliyor,sakin ol elif abla lütfen" emre abi'nin annesi ağlayarak bağırıyordu bir yandan "oğlum,noldu sana bir tanem!? kahve'nin içine ne kattınız!? söyle elif ne yaptınız kahve'nin içine ne koydunuz!" elif abla suçluluk ile ağlayarak"yemin ederim bir şey yapmadım ben gül teyze,kahveyi ben yapmadım panik olduğum için berra yaptı." bunu söyleyince gül teyze gözlerinden alev çıkarcasına üstüme geldi,birden kollarımdan tutup bağırarak silkelemeye başladı "naptın oğluma!? ne koydunuz kahveye? söyle! eğer oğluma birşey olursa seni öldürürüm" gözlerimden yaş geliyordu ben bir şey yapmamıştım ki,sadece adet yerini bulsun diye baharat koymuştum yemin ederim isteyerek yapmadım.Başımı iki yana sallayarak, gözlerimden yaş dökülüyordu "yemin ederim bir şey yapmadım,ben sadece adet yerini bulsun diye tuz ile pul biber ekledim! yemin ederim bir şey yapmadım" gül teyze birden kaşlarını çatarak, sanki bir daha duymak istercesine emin olamamışçasına "n-ne dedin sen? pulbiber mi dedin? sen benim oğlumu öldürmeye mi kalkıştın!? alerjisi var pul biber'e benim oğlumun naptın sen!" birden başım sağ tarafa düştü yanağımda ki sızı ile gözlerimi açtım, bana tokat mı atmıştı? bile isteye yapamadığım bir şey için bana tokat atmıştı,Araf birden öne çıkarak "Yenge!hangi hak ile vurursun sen ona!? kimsin sen yenge!bile isteye mi yaptı berra? oğlunun alerjisi olduğunu sözlüsü, bunca yıllık sevdiği bilmiyor muydu? yanında yok muydu engel olamaz mıydı? bir daha berra'nın saçının teline zarar gelirse ne olacakları bir sen,bir ben,birde Allah bilir! buda sana son sözüm" bedenimi saran kollar ile başımı kaldırdım araf belimden tutarak kucağına alıp götürdü çıkmadan önce annemin sinirli sesi kulaklarımı doldurdu,"sen hangi hak ile benim kızıma vurursun gül!? benim kızım bile isteye bir insanın canına kıymaz! o hiç kimsenin canına kıymaz! senin ellerini kırarım benim kızımın saçının teline bile dokunamazsın sen kimsin be kadın!?" annem sert bir ses ile gül ablanın kolunu sertçe sıkarak bağırıyordu.Salondan çıktığımızda ambulans sesleri kulaklarımı doldurmuştu,ama araf beni dam'a götürmüştü oturtarak ellerini yüzüme sardı gözyaşlarımı sildi tek tek parmakları ile ben ise gözlerimi yere tek bir noktaya dikiyordum korkarak seslendi "berra,iyi misin? bak bana güzelim berra?" hafifçe silkti yüzümü gözlerimi, gözlerine çıkardım her şeyi yeni farkına varmıştım ve suçlu bir kız çocuğu olup kendimi araf'a açıklıyordum "araf... ben bir şey yapmadım,ben-ben bilmiyordum hem bilsem yapar mıyım? yapmam yemin ederim" hıçkırarak ağlamaya başladım araf'ın omzunda elini saçlarıma götürerek sevmeye başladı,korkarcasına... canımı acıtmaktan korkarcasına,"şşş! olur mu öyle şey benim güzelim,sen kimseye kıyamazsın bile isteye hele hiç yapmazsın.Ben sana inanıyorum,kimse yanında değilse ben-ben ölsem de senin yanından ayrılmam güzelim" kollarımı boynuna daha sıkı sararak tereddüt edercesine,sanki bir anda gidicekmişçesine sarıldım hıçkırarak ağlıyordum araf'a sarılmış bir şekilde ve oda beni teselli ediyordu evin içindeki yalvarışlardan soyutlanmış gibiydik ikimiz,sadece ikimiz vardık kimse yoktu... O beni koruyordu,o beni teselli ediyordu ve yine o benim yanımaydı her zaman olduğu gibi...
Hıçkırıklarım sessiz ağlamalara dönüştüğünde araf yüzümü görmek için kendinden biraz mesafe bırakarak uzaklaştırımıştı yüzüme ağladığım için yapışan saçlarımı geriye itti sonrasında göz yaşı ile dolmuş yüzümü cebindeki peçete ile nazikçe sildi, makyajımın hepsi peçete'nin üzerinde duruyordu "su getirmemi ister misin berra?" peçeteden gözlerimi kaldırdım ve başımı iki yana salladım hayır dercesine ağlamaktan çatallaşmış sesim ile yine sayıklamaya başladım "ben...ben bile isteye yapmadım... Ben bile isteye yapmadım...Ben bile isteye yapamadım özür dilerim!"berra sakın,sakin ol şuan kriz geçirmezsin sakın olman lazım derin nefes al yapamıyordum,titriyordum, ağlıyordum, bağırıyordum araf endişe ile yüzümü elleri arasına aldı sakinleştirmek için bir sürü cümle kuruyordu ama ben duyamıyorudum sanki tüm dünyaya sağır olmuşçasına "Serpil abla! berra kriz geçiriyor çabuk gelin!"kimse gelmiyecekti,ben hep yanlızdım bu anlarda fakat şimdi o anlardan tek fark araf'ın yanımda oluşuydu beni kucaklıyarak aşağıya indirmeye başladı ama bu daha kötü yapmıştı bağırıyordum çaresizce "bırak! bırak beni yalvarırım!n-nefes alamıyorum bırak! istemiyorum ben gitmek istiyorum bırak!"aşağıya inemedi merdivende çöktü kucağında çırpınan ben ile omzuna yaslıyarak beni sakinleştirmeye çalıştı saçımı seviyordu ben ise onun kokusunu almıştım baharatlı ama aynı zamanda deniz kokan bedenim onun nefes alıcı kokusunu duymuştu tüm bedenim onun kokusunu algılıyordu,sadece kokusunu duyunca sakinleşmeye başlamıştım sessizce sayıklamaya başlamıştım "ben yapmadım,yemin ederim yapmadım bilerek yapmadım" hala saçımı sevmeye devam ediyordu oda sessizce beni sakinleştiriyordu "biliyorum...Biliyorum güzelim,ben bilmez miyim seni? sen benim kara gözlü küçük cadımsın ben bilirim kimse bilmez ama ben bilirim seni yorma kendini,uyu kapat gözlerini dinlendir kendini" ben onun kara gözlü küçük cadısıydım,ben onun kara gözlüsüydüm ve şimdi kara gözlü küçük cadısı onun kokusunda hayatı bulmuştu "sende benim batman' ısım dimi araf, benim süper kahramanımsın dimi?" saçlarımı sevdi ilk önce sonra kokumu içine çekti başını salladı "ben senin hem batman'nın,hem kara oğlanınım,ben senin gölgenim başın her sıkıştığında sığındığın limanım"
"ben senin gölgenim,ben senin her başın sıkıştığında sığındığın limanım" demişti o benim limanımdı,o benim gölgemdi "sen beni bırakmıycaksın dimi? hem insanın gölgesi bırakmaz ki" sesim boynunda olduğu için kısık geliyordu"ben seni,beni ölüme bile götürsen bırakmam sen de beni bırakmıycaksın küçük cadı'm" başımı salladım ben onu hiç bırakmayacaktım."Söz,söz seni hiç bırakmıycam araf..." sonrasında bitap düşerek gözlerimi kapatmıştım kendimi araf'a bırakmıştım,kendimi batman'nıme,kendimi gölgeme,kendimi limanıma güvenerek bırakmıştım...

Umarım beğenirsiniz yeni ve düzenlenmiş bölümler ile tekrardan görüşmek dileğiyle...🌑🫀🌹

YAZ GÜLÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin