Selammm, Uzun bir aradan sonra yine buradayım.Bir dahaki bölüm için oy ve yorum lütfen. Herhangi bir sayı vermesemde en azından oylar çoğalmadan yeni bölüm atmayı düşünmüyorum.
O butona basmak sizin için çok basit ve siz basınca buradan ben mutlu oluyorum, hiç bir şey kaybetmiyorsunuz. Hayalet okuyucular olmayın:)
Okuyan herkes lütfen kitabın gidişatı hakkında yorumlarını bırakabilirmi?
•••
Lunaparkta çıkalı saatler olmuştu, akşama kadar bütün aletleri denemeyi hedef haline getirmiştik ve tek tek bütün aletleri deneme çabamız Çağrı kusana kadar sürmüştü. Evet, Çağrı son bindiğimiz gondoldan sonra dayanamamış ve kusmuştu, bu yüzden bütün aletleri deneme işi yarım kalmıştı ama deneyemediklerimizide denemek için lunaparka tekrar gelmeyi kesinleştirmiştik.
"Acıktım!" Deniz abimin isyanına kıkırdadım. Lunaparktan çıktıktan sonra bir kaç yer daha gezmiştik ve sonunda hava kararmaya başlayınca acıkıp küçük bir çiğköfteciye gelmiştik. Şimdi ise çiğköftelerimizin gelmesini bekliyorduk.
Aslında mutluydum, çok mutluydum ama... Bilmiyorum, sanırım biraz fazlalık gibi hissediyordum. Yani... 17 yıl sonra aralarına gelip onlardanmış gibi beraber eğlenmemiz... bu, bu yanlış geliyordu.
Kuruntu yapıyorsun
Haklısın iç ben, sanırım kafamda fazla kuruyorum. Bir süreliğine fazlalık olsam bile bunu umursamadan mutlu olmayı denemeliydim sanırım. Tamam, denemekten zarar gelmez.
"Sonunda!" Hafif arkamı döndüğümde genç bir abinin çiğköftelerimizi getirdiğini gördüm ve gülümseyerek önüme döndüm. "Acısız olan?" Garsonun sorusuna ona dönerek "benim" diyerek cevap verdim. Herkes acılı yerken acısız söylemem biraz garip olsada ne yapabilirdim yani, çok acılı olunca yiyemiyordum.
Cigkofteleri getiren adam önüme acısız çiğ köftemi koydu ve digerlerinide sırası ile herkese verdikten sonra gitti.
Büyük boy ayranımı çalkalayıp pipetimi geçirdim ve ciğkoftemden kocaman bir ısırık aldım. Ağzıma yayılan mükemmel tad ile gözlerimi yumup ağzımdaki lokmayı yavaş yavaş çiğnedim "ımm lezizmiş" diye mırıldandığımda Atlas abim gülümseyerek "daha çok geliriz" dedi.Atlas abim?
İçimden abi dememde bir sorun görmüyorum iç ben!
Hem lunaparkta kendini bana sevdirmek için belli etmesede çok uğraşmışti ve bu ona karşı biraz daha yumuşamama sebep olmuştu. Çağrıysa sanırım benden çekiniyordu, bir kaç kere çekinerekte olsa benimle bir şeyler yapmaya çalışmış ama sonradan vazgecmisti, tabi ben bunu farkedip bir iki kere yanına gitmiş olsamda çokta yakın davranmamıştım.İkiside affedilmeyi hakediyordu. Tamam kötü şeyler yapmış olabilirler ama kendilerini Uraz ve bana affettirmeye çalışırken o kadar komik duruyorlardiki bu aklıma gelince bile dudaklarım iki yana kocaman kıvrılıyordu.
"Usta! buraya 2 tane daha acılı gönderirmisin?" Tezgahın ardında duran adam "hemen geliyor" diye seslendikten sonra gözlerimi kocaman açarak Çağrı ve Denize baktım "yuh" çiğkofteleri bitmişti ve o kocaman dürümden bir tane dahamı istiyorlardı?
Gözlerimi kendi cigkofteme çevirdim, daha yarısına bile gelmemiştim! Deniz gülerek yanağımdan makas aldı "acıktık kızım! Sabahtan beri o aletten bu alete" kafamı iki yana sallayarak güldüm. Uraz ve Uray çiğkoftelerinin yarısını yemişlerdi. Alazda ciğköftesini bitirmek üzereydi ve o üstelik ikinci ayranına geçmişti. Atlas abime baktığımda onunda ciğköftesini bitirdiğini ve telefona baktığını gördüm, o başka yemeyecekti sanırım. Atlas abim gözlerini telefondan çekti, ona baktığımı görüp tebessüm ettiğinde bende tebessüm ettim. Küçük bir tebessümün ne zararı olabilirdiki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olmayan Hayat
Chick-LitAbilerim kurgusu! Berbat bir hayatım vardı demek isterdim ama benim berbat denilebilecek bir hayatım bile yoktu. Benim farkım buydu, herkesin hayatında kötü olan bir kısım vardır, oysa benim bir hayatım bile yoktu... Geçmiş yaralıdır, geçmiş her zam...