Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Anın büyüsüyle ruhum bedenim bulutların üstünde süzülüyordu.
Oturduğum bacak arasında yan dönerek ellerimi boynuna uzattım ve sarılarak kendimi ona bıraktım.
Sıkı bir sarılmaydı. Bırakmak istemediğim bir an.
İçimden dökülmek isteyen onlarca cümle vardı. Fakat dilim varmıyordu. Korkuyordum.
Hiç gitme demek istiyordum mesela diyemiyordum. Ailem bana sırt dönmüşken hiçbir mecburiyeti olmayan bir adamın beni seveceğine ihtimal veremiyordum.
Gidecekti. Herkes bir gün giderdi. Belki başka bir evrende.
Yanımda olduğu müddetçe mutluluğu tadabilecektim.
-"Yarın akşam gideceğim. Gitmem gerekiyor yeterince vakit harcadım."
Sırtımı rahatlatıcı okşamasıyla kendimden geçmişken bu sözleri göğsümde ağrı yarattı.
-"Olur işlerin aksamasın."diye sessizce konuştum.
Omzuna koyduğum çenemi çekerek geniş göğsüne yanağımı yasladım.
-"Sende gelmek ister misin?" Sorusunun devamında başımın tepesine öpücük bıraktı. Saçlarımı koklayarak çenesini dayamıştı.
Başımı iki yana salladım. -"Benimde işim var."dedim omuz silkip.
Mutsuz olmaktan yoruldum demedim.
-"Aciliyeti olduğunu düşünmüyorum. Biraz daha vakit geçirebiliriz. İmkanım olsa kalırdım ama ancak bu kadar ara verebiliyorum." Elleri şefkatle bedenimde geziniyordu.
-"Ablamın düğünü olacak. Belki gelirim. Bilmiyorum." Eğer normal bir ailem olsaydı bu düğün telaşının mutluluğunu onlarla yaşamak isterdim.
-"Belki mi?"
Başımla onayladım. Parmaklarını çeneme sardı. Başımı geri iterek yüzüme baktı.