6. Bölüm Zaaflar ve Sonuçlar

115 16 132
                                    

(Yorum yazmayı ve hikayeyi oylamayı unutmayın... iyi okumalar♡♡♡)

Yüzü kanla kaplanmıştı ama bedeninde bir acı hissetmiyordu. Silah sesi hâlâ kulaklarında çınlarken titrek bir şekilde gözlerini açmasıyla kahverengi gözlü adamın gözleri açık, alnındaki korkunç kanamayı görmesi bir oldu.

Adam bir anda üstüne düşünce geri çekildi. Aldığı nefesler o kadar derin ve can acıtıcıydı ki elini kalbinin üstünde tutup sakinleşmek bile imkansızdı. Teo hemen kabus görebilecek ve korkunç görüntüleri zihninden silemeyen biriydi. Bu görüntü de Max'ten sonra zihnine girecekti.

"İyi misin?" Korkuyla kafasını salladı. Diğer ela gözlü adam arkadaşının alnından ateş etmiş ve onu göz açıp kapayıncaya kadar öldürmüştü. Sadece saniyelik bir farktı. Bir saniye bile gecikseydi o mermi Teo'nun kafasının içinden geçecek ve öldürecekti.

Teo yüzüne fışkıran kanları eliyle temizlerken bağırış ve koşan ayak seslerini duydu. O an duraksadı çünkü Leo'nun sesini duydu. Bağıran kardeşinin sesini duymak bile ona yeterdi. Bir dakikaya kalmaz Luisleri görünce sanki üstünde ki bütün yükler buhar olup uçmuştu. Kalbi bir kuş gibi çarparken onların yanına doğru koştu.

"Teo!" Leo diğerlerinden hızlı bir şekilde koşarak kardeşine ulaştı ve huzur içinde sımsıkı sarıldı. Gözlerinden korku, rahatlama ve mutluluk gözyaşları akarken kardeşine ölene kadar bu şekilde sarılmayı diledi. Onun kardeşinden başka kimsesi yoktu. Diğerleri kardeşlerinin olduğunu bile bilmiyor ve hatırlamıyordu. Bu onlar için çok değerliydi.

"Özür dilerim." dedi ve biraz geri çekildi. Kardeşinin yüzünde ki kan damlalarından yaralandığını düşündü ama öyle bir şey olmadığını anlayınca bu hayatta verdiği en rahatlatıcı ohlamayı verdi. Sonra aniden kaşlarını çattı.

"Bir daha nereye gidersem gideyim peşimden gelmeyeceksin. Amacın beni kalp krizi geçirterek öldürmek mi?" Sarı saçları terden alnına yapışmıştı. Eliyle alnını sildi. Teo kafasını biraz eğdi sanki bu olanlar onun suçuymuş gibi özür diledi.

"Girdiğin her çukura gideceğim Leo! O çukurda ölüm olsa bile gideceğim! Seni yalnız bırakmaktansa ölüm ile burun buruna gelmeye razı-" daha sözünü bile bitirmeden Leo omzundan çektiği gibi yine sarıldı.

"Eğer benim yüzümden ölseydin asıl kendi çukurumu ben kazardım. Eğer ölürsen seni gömmek istemiyorum, ölmeni istemiyorum. Ve söz veriyorum ben de gittiğin her çukura gideceğim. O çukurda ölüm olsa bile gideceğim!" Kardeşinden ayrıldı ve söz veriyorum işareti yaparak parmaklarını birleştirdi. "Kardeş sözü veriyorum... ama yine de ölme." tereddütle başını salladı.

Malia, Leo ayrılır ayrılmaz Luis'i beklemeden Teo'nun boynuna atladı ve hıçkırırarak ağlamaya başladı. Az önce çıkan silah sesinden dolayı öldüğünü düşünmüşlerdi ve dehşete düşmüşlerdi.

Ondan ayrılınca yüzündeki kanlara baktı ve eliyle silip tekrar sarıldı. "İyisin değil mi? Bir daha bunu yapma... lütfen! Yanımdan ayrılma, Leo'yu sakinleştiriceğim dedim silah sesi yüzünden ayakta felç geçirdim." dedi ve Teo'nun yüzüne baktı, burnunu içine çekip gözyaşlarını dökmeye devam etti.

Teo onun ağlamasını veya korkmasını istemiyordu. O da yeteri kadar korkmuş ve gerilmişti ama bu olayın burada kapanmasını istiyordu. Malia'nın gözyaşlarını sildi ve ona sarılırken saçlarının arasından bir abi edasıyla öptü. Malia'nın ilk sıcak teması kardeşi gibi gördüğü Teo'dandı.

Luis sakinliğini koruyordu, tebessüm etti ve sıkıca sarıldı. "Bir daha bize de haber ver." başıyla onayladı. Diğerleride sarıldıktan sonra Luis kahverengi gözlü adamın yerde duran cesedine doğru gitti. Yakından bakınca kafasından vurulduğu ve merminin alnından çıktığını gördü. Elinden düşmüş olan silah hemen kolunun altındaydı. O an anladı Teo gerçekten de ölüme gidecekken kurtulmuştu. "Kim vurdu bunu?"

LABİRENT; Cehennemin Merkezi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin