9. Bölüm Bataklık ve İlk Kan

72 12 0
                                    

(Yorum yazmayı ve oylama yapmayı unutmayın... iyi okumalar♡♡♡)

"Ben Malia Miller... sevdiklerim için katil bile olurum!"

Zaman kavramı burada geçerli değildi. Kesin bir cevabımız yoktu. Tahmin yürütebilirdik ama sadece ihtimallerle yaşardık. Biz buna yaşamak diyebilir miydik? Ölülerin olduğu bir labirentte aldığımız nefesleri boğazımıza dizmek isterken buna 'En azından hâlâ hayattayız.' diyebilir miydik?

Tahminen 5 ay olmuştu. Daha çok geçmişte olabilirdi, gecelere göre hesaplama yapmıştım ve burada gündüz çok kısa sürüyordu. Hatta güneş bile yoktu, 7/24 karanlıktaydık. O kadar alışmıştım ki karanlıkta bile görebildiğimi hissediyordum.

Zaman geçtikçe ölmediğime üzülmeye başlıyordum. Madem herkes için tek kurtuluş yolu ölümdü biz niye hâlâ ayaktaydık. Ölmeye meyilli hale gelmiştim. Ağlamaktan yorulmuş ve bıkmıştım. Aptal gibi birlikte güldüğüm kişinin yanımdan ayrılıp ölmesinden bıkmıştım.

O kadar saçma bir döngüye girmiştik ki idrak edemiyorduk. Az önce aramızdan bir kişi daha son nefesini vermişti. Joe da Nino ve Ron ile aynı kulübede kalıyordu. Onlar başlarına geleni az önce farketmişlerdi. Anlamıyorlardı artık ama şuandan itibaren intihara meyillilerdi. Nino defalarca kendisini öldürmeye kalktı. Bunu yaparsa Ron da aynı şekilde karşılık vereceğini söylediği için ve Luis'in bunu affetmeyeceğini eceli gelene kadar yaşayacağını söylediği için durdu.

Ben ise korku filminde gibiydim. Ölü bir ruh gibi deminden beri yürüyordum. Yüzümde mutluluğa dair tek bir sey bile yoktu. Hatta öyle bir çöküşte hissediyordum ki ilk geldiğim anı görsem onun için de ağlardım. Umutla yeşeren ve filizlenen Malia yıkılmış, yıpranmış ve solmuştu.     

"Unutmaya çalışıyoruz. Çok zor ama çalışıyoruz." sadece benim duyabileceğim bir sesle söylemişti. Ron'un bunu nasıl yaptığını anlayamıyordum. İki arkadaşıda gözlerinin önünde ölmüştü ama unutmaya çalışıyordu. Benden pek hoşlanmadığını düşünürken şu an konuşmaya çalışıyordu. Ben ne zaman bu erkek milletini anlayabilecektim acaba?

"Bunu nasıl yapıyorsun? Biliyorum ben daha kısa bir süredir sizinleyim ama hepinize o kadar alıştım ki gerçek-" tebessüm ederek kolunu omzuma attı ve sözümü kesti.

"Bazen diğerleri için fedakarlık yapmalısındır. Görüp görebileceğin en fedakar insanlar biz olabiliriz hatta." Ela gözlerindeki hüzün her şeyi açıkça anlatıyordu. Kahverengi düz saçları rüzgar estikçe dağılıyordu.

"Bunu nereden öğrendiniz peki? Bu fedakarlıklar çok zor! Birinin ölümünü izleyip unutmayı ve hiçbir şey olmamış gibi moral vermeye çalışmayı nereden, nasıl öğrendiniz?" Sessizce bir iç çekti. Kolunu omzumdan çekip eliyle Luis'i işaret etti.

"Burada kimse onun kadar güçlü değil Malia. Biz birinin ölümünü görüp unutmaya ardından moral vermeye çalışıyoruz ve sen buna fedakarlık diyorsun." Arkamdan Carl geldi, o da sadece benim ve Ron'un duyabileceği bir tonda Ron'un sözünü devam ettirerek,

"Halbuki Luis bizim sağlığımız için yıllardır beraber olduğumuz kişileri acı çekmemeleri için öldürdü. Yanımızda güçsüz görünmek istemediği için bizden uzaklaştı. Kendisinden hep nefret etti sürekli bizim için bir şeyler yaptı. Leo birkaç kumaştan kıyafet yaptı ama kendisi almadı bize yetmeyeceğini düşündü ve yıllarca aynı gömleği giydi." büyük bir etkilenmeyle onu dinliyor aynı zamanda da Luis'e bakıyordum. Her şeye rağmen omuzları dikti. Güçlü durmaya çalışıyordu.

"Sizin yanınızda hiç ağlamadı mı? Hiç onun yanında durup engel olmadınız mı?"

"Hayır. Luis hep bizden kaçtı. Yanımızda gözünün bile dolduğunu görmedik ta ki bu zamana kadar. Kaçacak bir yer bulamayana kadar. Ama yine ağlamadı. Eğer ağlarsa bizim yıkılacağımızdan korkuyor. Ayriyetten de bizim için güçlü durması gerektiğini kendisine verdiği bir görev gibi. O bize güç sağlıyor ve sen o gücü bazen aşağı çekiyorsun."

LABİRENT; Cehennemin Merkezi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin