17. Bölüm Izdırap

51 6 139
                                    

(Yorum yazmayı ve oylama yapmayı unutmayın... iyi okumalar ♡♡♡)

'...Esas gerçekleri, asıl düşmanlar söyler.'

Sevgili ruhum,

Bana nasıl olduğumu sorma, çünkü hayır bilmiyorum. Ne hissedeceğimi, neye sevineceğimi veya ağlayıp bağıracağımı bilmiyorum. Duygularım karmakarışık...

Dostlarım tek tek ölüyor. Altı aydır gün yüzü görmedim, mutlu olmadım. Güldüğümüz zamanlardan çok ağlayıp bağırdığım zamanlar oldu. Ben artık çok yoruldum.

Ben tebessüm etmek için dudaklarımı kıvırmaya yoruldum.

Gözlerimi açmaya yoruldum.

Tekrar sevmeye, gülmeye yoruldum.

Ayağa kalkmaya yoruldum.

Konuşmaya yoruldum.

Ben ne kadar genç olsamda artık yaşamaya yoruldum...

Umut ettim, her ne olursa olsun buradan çıkabileceğimize. Güldüm ne de olsa hiçbirimizin ölmeyeceğini bile bile. Cesaret verdiğim arkadaşlarım daha ilk günlerde öldü. Cesaretim kesildi, ışıklarım söndü. Artık sadece bağırmak istiyorum. Hiç susmadan ağlamak istiyorum. Bu acı o kadar katlanılmaz ki uyanmak bile istemiyorum.

Sevgili ruhum, söylesene ben önceki hayatımda ne günah işledim? Ne yaptım da tanrı beni, Luis'i, hepimizi cezalandırdı? 12 yaşında bir çocuk neden buraya düştü? İki kardeş neden ayrıldı da birisi diğeri için hainlikde olsa fedakarlık yaptı? İyiler neden önce öldü? Bu haksızlık... Bu haksızlık... Kahretsin ama bu gerçekten haksızlık!

Arkadaşlarım için, Luis için her şeyi yapabileceğimi biliyorum ama elimden sadece ağlayıp yalvarmak ve odayı hıçkırıklara boğana kadar bağırmak geliyor. Söylesene, biz bunu yaşamayı hakedecek ne yaptık? Ölenler için ağlamaya hâlâ devam edeceğim. Ama Franky ve Chris içinde ağlıyorum. Çünkü onlarında kalpleri daha kötüsü ruhları ölmüş...

Son olarak, öldüğümde ve uyandığımda gerçek mutluluğuma devam edebilmem için Luis'in uyanması şart. O yüzden lütfen eğer o uyanamazsa sen de uyanma! Sen de karanlığa gömül. Çünkü ben bunu istiyorum. Mahşere kalmak orada bile Luis'le birlikte olmak istiyorum.

Sana yalvarırım, Luis'in ölümünü bana iki kez gösterme! Çünkü buna ne kalbim dayanır ne de sen...

🕸🕸🕸🕸🕸

Issac hemen hemen dört saattir yoktu. Ne o ne Franky ne de bizim yanımıza gelen herhangi bir asker... Ben Teo'nun soğuk omzuna yaslanmış kuru gözyaşlarımla yeri seyrediyordum. Alex başını duvara yaslayarak uyuyordu ya da göz dinlendiriyordu. Hepimizin acısı tarif edilemezdi. Stewart bacaklarını kendisine çekmiş kafasını da yaslamıştı.  Leo ise en kötü durumdaydı. Arada bir göz kırpmayı bile unutacak şekilde donmuştu. Biraz sohbet etmek için konuşmuştum ama hiçbiri geri dönüş yapmamıştı. Luis bile sessizlik yemini etmiş gibiydi.

LABİRENT; Cehennemin Merkezi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin