7. Bölüm Sisli Patika

85 13 355
                                    

(Hepinizin bayramı kutlu olsun. Yorum yazıp oylama yapmayı unutmayın... iyi okumalar ♡♡♡)

"Belki de tek ihtiyacımız olan pes ettiğimiz anda bile yanımızda olan dostlarımıza sarılıp veda etmekti..."

Şu an için emin olduğumuz tek üç şey vardı. Birincisi bu kocaman labirentde doğru yoldan gidiyorduk. İkincisi birileri tarafından izleniyorduk. Üçüncüsü ise buradan kurtulabilmemiz için daha çok yol vardı.

Karnımda sancılanma hissediyordum. Bu sancı gerçekten çok büyüktü. Aklımda iki ihtimal vardı. Birincisi soğuk aldığımdan kaynaklı olabilirdi. İkincisi ise daha beteriydi. Hatta o kadar beterdi ki labirentte hasta olmak daha iyiymiş gibi geliyordu. Regl sancısı olmasından korkuyordum.

Burada hiçbir şey yapıp engelleyemezdim. Erkekler vardı ve ben sancım şiddetlenirse asla yürüyemez ve onları yavaşlatırdım. Kimseye bir şey çaktırmamaya çalışıyordum ama çok zordu. Elimde takvim yoktu. Bugün günlerden ne bilmiyordum. Regl gördüğümü bile unutmuştum.

"İyi misin?" Leo'ya kafamı salladım ve hiçbir sancım yokmuş gibi aptalca sırıttım. "Evet iyiyim. Hem de doğru yolda olduğumuz için çok daha iyiyim." Kolunu omzuma attı. Zaten üstümde çok ağırlık vardı şimdi kolunu da bu yükün üstüne almıştım.

Acıyı unutmaya çalışıyordum, kolay değildi ama biz kızlar için zor diye bir şey yoktu.
Utanıyor muydum? Evet utanıyordum. Ama bu utanmam regl olacağım için değil kanı engelleyemeyeceğim ve kötü kokacağım içindi. Tek kız olmak şu an için berbattı. Neden her olayda erkekler daha şanslı oluyordu?

"Sırayla girin tek tek!" Önümüzde dikenli sarmaşıklar vardı. Büyük dikenler bir kere batsa bile zehri salardı. Luis tek tek girmemizi ve dikenlerin ufacık batmasını bile engellemeye çalışıyordu. Isaac ben en arkada zar zor yürürken yanıma geldi ve beni önüne aldı.

"Zaten ufacık boyun var, kaybolma!" Normalde şuan benimde laf atmam gerekiyordu. Ama acım artıyordu. Onları endişelendirmek istemiyordum.

Sadece kaşlarımı çattım ve çocuk gibi dil uzattım. Daha yıkılmamıştım. Bir Malia Miller kolay yetişmiyordu. Bunlar benim için vız gelir vız giderdi.

Tek bir acılı inlemem bile istemediğim dikkatleri üstüme çekerdi. İç sesim kendi kendine,"acıyı unut, canın yanmıyor, acımıyor, acımıyor" diyerek beni rahatlatmaya çalışıyordu. Isaac arkamdan gelirken ve dikenlerin arkasından geçerken, iç sesimi dinleyerek bir oh çektim.

"Korkuyor musun sincap?" Arkamı dönüp birkaç santim uzun olan yüzüne ve siyah gözlerine bakarak gözlerimi kıstım.

"Sorun o değil." dedi ve konuyu uzatmamı istemedi. "Sorun ne, iyi misin sen? Deminden beri kıvranıyorsun." Bunu nereden anlamıştı? Kafamı reddederek salladım. "Yoo ne alakası var?! İyiyim ben."

Alt tarafı hepinizin içinde regl olup sancı çekeceğim.

"Tamam o zaman, sen nasıl istersen." Kulağıma eğildi ve fısıldayarak, "Eğer hastaysan veya sadece karnın ağrıyorsa bana söyle iyi gelecek bir şey yapabilirim belki." dedi ve gülümsedi. Ona şu an minnetle bakıyordum.

Tabii ki de önce Isaac anlamıştı. Bitkilerle arası iyiydi ve buradaki doktordu. Anlamasına şaşırmamalıydım. "Teşekkür ederim." çapkınca ve etkileyici bir şekilde göz kırptı ve elini yumruk yapıp göğsüne iki kez vurdu. "Her zaman." Sanki konuşmak acımı unutturmuştu. Ve biraz olsun rahatlatmıştı.

Bu zamana kadar bir sürü kişi tanımıştım. Bazıları -Isaac ve Frost gibi- onları anlamak zordu. Isaac ciddiyetsiz ve bazen sinir bozucu biriydi. Ama ayriyeten bir abi gibiydi. Az önce de çok sempatik bir şekilde yaklaşmıştı. Az sonra da galiba gıcıklaşacaktı. Frost zaten tuhaftı. Sadece beni sevmiyordu. O yüzden onu anlayamıyordum. Ben ilk geldiğim gün bana arsızca konuştuğu için ona vurduğumdan beri, hiçbir şey bilmezken benden nefret etmeye başlamıştı.

LABİRENT; Cehennemin Merkezi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin