14. Bölüm Aramızdaki Casus Kim?

58 8 0
                                    

(Yorum yazmayı ve oylama yapmayı unutmayın... iyi okumalar ♡♡♡)

'casus olduğunu bilmeden casusluk yapan bir kardeşin var'

Bir boşluğa düşersiniz ve o boşlukta yalnız kalırsınız ya başkalarını da çekmek gibi bir düşünceniz olur. Hoş, filmlerdeki bir sürü kötü karakterde böyle yapar işte. Onları anlamak o kadar zor sayılmaz, acı çektikleri için acı çektirirler.
Tanıdığı veya tanımadığı hiç farketmez o acının kat kat daha fazlasını görmelerini isterler.

Peki o boşluğa düştüğünüz de siz değilde bir başkası sizi yukarı çekerse. Karanlık taraftan aydınlık tarafa doğru. Hiç düşündünüz mü? Şiddet gören bir çocuğu izlemek veya videosunu çekmek yerine el uzatıp yardım etmeyi. O çocuk yediği darbelerle karanlığa sürüklenir, küser, öfke saçar. O uzattığınız el bir umuttur onun için. Karanlığa sürüklenirken gün ışığını açtırırdınız ona. Bu kötü bir şey değil...

Luis ve diğerleri de öyleydi, birisi karanlığa düşmeden el uzatıyorlardı ona. Yalnız bırakmıyorlardı. Kendi cehennemlerinde yanmak yerine o cehennemi yakanı yakıyorlardı. Eğer el uzatıp birisini kurtarmaya çalışmak bir umutsa, o umutu kaybetmeyecekler Malia'nın dediği gibi kutuda bırakacaklardı. Belki bu şekilde kurtulabilir ve kurtarabilirlerdi.

Tesisten rahat bir şekilde kaçabilmek için koruma gibi gözükmesi gerekiyordu. Onlardan bir koruma forması isteyemeyeceğine göre dövdüğü adamlardan birinin üstünü giymek zorunda kalmıştı.

O kadar büyük olmuştu ki içine ondan bir tane daha sığardı siyah kol ve bacak paçalarını sıyırmış yukarı kaldırmıştı. Saçları gözükmesin diye at kuyruğunu çözmüş düzenli ve sert bir topuz yapmıştı. Adamların giydiği maskeyi de kafasına geçirmişti.

Yapacak başka hiçbir şeyi yoktu. Buradan kurtulmak için utanç verici yollara bile giriş yapıyordu. Fazla bol olduğu belli olmasın diye mor tulumunun üstüne giymişti. Hava soğuktu ve Malia şuan yaz ayındaymış gibi pişiyordu. Siyah maskeyle ağzını da kapattığı için nefes alması zor oluyordu. Yerde yatan korumaların iki silahını da aldı. Bir tanesini elinde diğerinide omzunda tutuyordu.

En azından şuan kendini koruyabilirdi. Lakin şuan aklına takılı olan şey bu değildi. Neden hâlâ onu aramaya başlamamışlardı? Daha o işkence odasına girmemişler miydi? Neden bu kadar rahatlardı? Hiçbir şey bilmese onun kaçmasını istiyorlar sanacaktı.

Labirentin çıkış kapısının önünde durdu ve kapıyı tıklattı. Korkudan aldığı nefeslere bir son verdi. Dikkat çekmemek için sesini kalınlaştırmaya çalışacaktı. Çıkış kapısı açıldığı sırada sağında ve solunda iki tane asker belirdi.

"Nereye?" sağındaki kişinin sorduğu bu soru üzerine birkaç saniye düşündü. En makul cevabı vermeye karar verdi.

"Labirentin içinde dolanan o çocukları gözetlemeye gidiyorum. Patronum Franky'nin haberi var, attığı adımlardan emin olmamı istedi." sesini profesyonelce kalınlaştırmıştı. Adamların pek fazla umrunda olmamış gibiydi. İkiside omuz silkti ve Malia'ya yolu açtılar. Kafasını teşekkür ederek salladı.

Sonra derin bir nefes alıp çıkış kapısından çıktı. Adamlar arkasında duruyordu. Kendisinden emin adımlarla ilerledi. Telaşa girmemeye çalışıyordu. Panik yaparsa bir aksilik ortaya çıkardı. Kafasına göre bir yola girdiğinde endişeyle tuttuğu nefesini verdi. Mutluluktan havalara uçucaktı. Gözleri mutluluktan dolacaktı. "Başardık iç ses"

"İçimde kötü bir his var Malia nedense çok kolay oldu. Bizden kurtulmuş gibiler. Sanki bir iş var bu oyunda"

"Senin iç sesin yok ki! Kafamı karıştırma zaten delirdim uğraşamam seninle... Neyse, tuhaf bir şekilde kolay olduğunun farkındayım ama kaçtık. Luis'in bizi bulmasına gerek kalmadı. Ölmeyeceğiz!"

LABİRENT; Cehennemin Merkezi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin