16. Bölüm Öl veya Öldür

50 4 171
                                    

(Yorum yazmayı ve oylama yapmayı unutmayın... iyi okumalar♡♡♡)

'...o kadar mükemmelsin ki bir bakışın bile bitiriyor beni.'

Pes mi edecektik?

Dayanabilecek miydik?

Aşının yerini söyleyecek miydik?

Bunu yaparsak sadece biz değil bizden sonra gelecek her insan bizim yaşadığımız acıyı yaşayabilirdi. Kendimizi düşünürsek bencillik yapmış olur muyduk?

Franky aşının yerini öğrenmek için gözümüzün önünde Luis'e işkence çektiriyordu. Onun yaptığı her darbesinde kalbimde sızı oluşuyordu. Rüyamda olduğu gibi ona bıkmadan ve usanmadan vuruyordu. Luis'in umrunda bile değildi. Defalarca kez şakağına yumruk yemişti ama acı çekmiyormuş gibi gülüyordu. Aklımda sadece bir soru vardı.

Luis işkence çeke çeke ölürse gerçek hayatta uyanabilir miydi?

Çok acı çekiyordu ve Jared acı çekerek ölenlerin ruhunun yorulacağı için ölebileceğini söylemişti. Luis hem bu paralelde hem de gerçek hayatımızda ölecek miydi? Ben onsuz yapamazdım ki... Ona yardım etmeliydik. Bize silah doğrultan dört adam yüzünden bir şey yapamıyorduk. Franky, Jared'ın bazı dediklerini duymuştu. Issac'in ellerini tekrardan bağlamışlardı. Kurtuluşumuz işkence çekmekti.

Uyanamayacaktık!

"Söylememekte ısrarcı mısınız?" diye sordu. Bakışları bize döndüğünde Luis başını söylemememiz için iki yana salladı.

Franky bunu farketmiş olacak ki sağ yumruğunu Luis'in mosmor kalmış ve kanayan şakağına tekrar geçirdi. Başı omzuna düşmüştü. Ağzında biriken kanı bilmem kaçıncı kez yere tükürdü. Bakışları baygın olsada pozisyonunu bozmuyordu. Dayanıklıydı, bu çok üzüyordu ama bizim için dayanıklıydı.

Öfkeyle içini çekti. Luis'in saçlarından tutarak başını arkaya eğdi. "Tamam, artık sinirlenmeye başlıyorum. Benim kardeşimi öldürdünüz ve felç oldu. Aynısını yapmamı ister misin Luis? Kardeş acısı nasıl bir şey hatırlamak ister misin?"

Luis alaycı bir tavırla sırıttı. "Unuttum mu niye?"

Yüzünün her yeri kandı. Kaşı, dudağı, burnu her yeri kanıyordu. Üstünde siyah kan vardı. Nereden gelmişti bilmiyordum ama bu iyi değildi. Franky'nin bir diğer adamı elinde kızgın bir demirle gelince içimde büyük bir korku daha oluştu. Bu korkuyla sancı çekiyor gibiydim. Franky demirin altından tuttu. Demir çubuğun üstü aşırı yakabilecek kadar turuncuydu. Luis'i biz buraya gelmeden önce yaktıkları gibi yakacaklardı.

"Sert oynamayı bırakmalısınız." deyip Luis'in yakasını göğsüne kadar açtı. Luis sık nefesler alıyordu. Gözlerinde korku barındırmaya çalışmasada kalp atışının ne kadar hızlı attığını hissede biliyordum. "Yapma!" diye bağırdım ama sadece sırıttı. Luis tsunami gözlerini üstümden çekmeyerek tebessüm etti.

Franky onun gömleğini daha çok açıp demiri göğsüne bastırmasıyla Luis'in acıyla inlemesi bir oldu. Göğsünden çıkan yanma sonucu dumanlar kelimenin tek anlamıyla korkunçtu. Gözlerimden akan yaşlar onun alnından akan terler gibiydi. Hiç kesilmiyordu. Onu böyle görmeye dayanamıyordum.

Demiri daha çok bastırınca duman artmaya başladı. Luis sadece acıyla inledi. Bağırmadı... Haykırmadı... Bize bakmadı, bakamadı...

Franky bir diğer adamına gelmesi için başıyla işaret yaptı. Adam elinde başka bir kızgın demirle gelince Issac, "Dur artık piç herif! Dur!" diye bağırınca Franky ona döndü. Luis'in bakışlarında bu sefer korku barındı.

LABİRENT; Cehennemin Merkezi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin