10. Bölüm Doğruluk mu cesaret mi?

75 12 0
                                    

(Yorum yazıp oylama yapmayı unutmayın... iyi okumalar ♡♡♡)

"Öleceğini bile bile direnmek faydasız"

Artık gerçek bir katildim. Az önce hem katil olmuş hem de psikopata dönüşmüştüm. O an içimden ne gelirse öyle davrandım ve hiç pişman değilim. Bir yanım sanki benimle gurur duyuyordu, cesaretimi ve özgüvenimi tebrik ediyordu. Hiçbir şekilde keşke demiyordum. Katil olmak istememiştim elbette. Ama kendimi kendime kanatlamıştım. Sevdiği insanlar için nasıl bir şeye dönüşebileceğimi görebilmiştim.

Bu benim içindi, Harry içindi, Luis içindi, Peter ve Isaac içindi. Eğer o pisliği öldürdüysem bize zarar verdiği içindi. İmkanımız varken kurtarabileceğimiz arkadaşımızı öldürdüğü içindi.

Hiçbir insan katil olmak için doğmazdı. Onu öyle bir boşluğa iterlerdi ki tutunmak için buna maruz kalırdı. Luis ve diğerleri birbirleri için katil oluyordu. Ben kendi arkadaşlarını öldürdüğü için Luis'ten nefret etmiştim. Ama sadece onları öldümemişti. Meydandaki o adamları da öldürmüştü, sadece o değil gözümün önünde Teo bile bunu yapmıştı. Eğer onlar yapmazsa onlar bizi öldürecekti. Bu da bir tür hakkı müdafaaya giriyordu.

Onlarda bencillik yoktu. Kendilerinden çok başkalarını düşünüyorlardı. Leo'ya zarar gelmesin diye ölüme gitse bile susan Teo, Luis'e bir şey yapmaması için hançerini geri almaya çalışıp yaralanan Peter, herkes için arkadaşlarını öldüren Luis, Frost ölmesin diye adamın kafasına yayı geçiren ben... bence fedakarlığa en büyük örneklerdi.

Ben her 'arkadaşlarını acımadan öldürüyorsun' dediğimde boyun ve kolundaki damarlar belirginleşiyor, gözlerinde tsunami çıkıyor ve o gözlerden büyük bir sinir, üzüntü, pişmanlık, nefret gibi duygular görünüyordu. Bu zamana kadar Luis'e yaptığım en büyük haksızlık ondan sırf bu yüzden nefret etmemdi. Ona karşı kin beslemem ve bunu sanki o çok mutluymuş gibi yüzüne vurmamdı. Onunla empati kurmamam, onu anlamaya çalışmamam, kafamın dikine göre gidip, ona laf atmam yaptığım en büyük haksızlıklardı.

Ve ben bunu katil olunca farketmiştim. Şuan onun gözünden bakıyordum. Birisi bana benim söylediğim gibi damara basılıcak sözler söylerse ben bile darılırdım. Bana kızmakta, kırılmakta haklıydı. Sanki Chris'i öldürdüğüm de empati kurup onu anlamaya başlamıştım.

Luis gibi sevdiklerim için katil olduğumda ortak bir noktayı bulup hak vermiştim.  

Önümde cansız bir bedenle yatan Chris'e baktıkça iğreniyordum. Önce masumu oynamıştı, sonra Harry'nin ölümüne sebep olmuştu. Belki de şuan hâlâ yanımızda olacakken o bataklıktan çıkacakken Chris buna engel olmuştu. Bununla beraber onun yüzünden Luis beyin kanaması veya daha kötü bir şey geçirebilirdi. Eğer öyle bir şey olsaydı. Silahla değil kendi ellerimle onu boğarak öldürürdüm.

"Şimdi ne yapacağız?"

Luis, Nino'nun sorusunu duymazdan gelip cesede doğru ilerledi. "Teo'yu öldürmeye çalışan adamın üstünde bir şeyler vardı. Belki bu şerefsizde de vardır. Önce işimize yarayan bir şey varsa inceleyeceğiz, ardından yola devam." dediğinde Frost öfkeyle bir iç çekti.

"Az önce bu it yüzünden benim kardeşim öldü lan! Bu kadar mı yani? Yola her şeyi unutup devam mı edeceğiz?" sitem ederken Delly bir kahkaha patlattı. Bu konuya neden gülüyordu bilmiyorum ama sinirden olduğu belliydi.

"Bence o çeneni kapat Ron, çünkü benim üç kardeşimde öldü." deyip gülmeye devam etti. O an daha net farkettim. Gülmüyordu, ağlıyordu. Bu durum onun duygularını karıştırmış gibiydi. Acısıyla kahkaha atarak ağlıyordu. Duvardan destek aldı. Delly uzun zamandır konuşmuyordu. Sanki kendisini yanlız hissediyor, ne yapacağını bilmiyordu. Sessizdi.

LABİRENT; Cehennemin Merkezi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin