İstanbul üniversitesi Türk tarihi bölümü profesörü Yaman Kırcı. Normal bir hayat yaşayan diğer insanların aksine Yaman için hayat her zaman diken üstündeydi. Bölümünü seçerken büyük bir heyecan duyan Yaman 16 yaşında girdiği üniversitede kendinde bir terslik olduğunu sınavın ertesi günü yatağında oturan genç bir kızla anlamıştı Yasemin. Abisinin ölen nişanlısı. İşte her şeyin başladığı zaman o zamandı. Yaman yaşadıklarının şoku ile olduğu yerde donup kalırken annesi hızla içeri girdiğinde oğluna sımsıkı sarıldı." Korkma yavrum korkma alışacaksın. Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum ama alışacak ve bununla yaşayacaksın." Bu sözler o sırada Yaman için anlamsız gelse de zamanla alıştı ve alışmakla kalmayıp yaşayanlardan çok ölü ruhların habercisi oldu.
........
Kulağımda bluetooth dersim olan sınıfa doğru ilerlerken Yasemin de yanımda günlük programımı okuyordu. Tam tamına 20 yıl boyunca dünyada kalıp bana göz kulak olan ve asla yaşlanmayan bu dost gördüğüm ilk ruh ve gönderemediğim tek ruhtu.
"Gitmek istemiyorum ama şamanı da kıramam beş dakika uğrarım." Konuşmaları devam ederken girdiğim sınıfta gördüğü siyah takım elbiseli adamlar ile duraksayıp Yasemin'e baktım." Hayalet değiller canım" İçeri adımladığımda narin yapılı bıcır bıcır bir genç, adamların aralarında telefon ile konuşuyordu. Beni gördüğünde gözleri neşeyle parlayıp telefonun kamerasını bana döndürdü." Bak abi sana söz ettiğim profesör . Korkmana gerek yok artık değil mi?" Ben ise şaşkın şaşkın bakarken beliren görüntü ile irkildi. Gencin tepesinde pis pis sırıtan kirli suratlı flu beden ile derin bir nefes aldım. Bu genç sınıftayken dersler uzun ve zorlu geçecekti anlaşılan zira ben bu ruhları iyi bilirdim. İşin en korkuncu ise onu kovmak hiçte kolay olmayacaktı çünkü gence sıkı sıkıya bağlıydı.
........
YASER
Gökhan, ailemden kalan son kişi, hayatımdaki iki hazineden biri. Kızım ve kardeşim için yapmayacağım hiç bir şey yoktu. Özellikle de babamın geçen yıl bir saldırıda ölmesi ile Gökhan'a karşı daha da korumacı olmuştum. O hayatımda asla olamayacağım kadar sıcak ve hayat doluydu. Oysa benim hayatım ölüm ve karanlık üzerine kurulmak zorunda kalmıştı. Çalan kapı ile düşüncelerimden sıyrılırken içeri giren yardımcım Sait ile oturduğum yerde dikleştim.
" Gökhan beyin dersine girmek için can attığı Yaman Kırcı hakkında istediğiniz bilgiler efendim."
Dosyayı önüme koyduğunda elini önünde kavuşturup beklemesi ile kaşlarımı çattım.
" Sait söyleyecek bir şeyin mi var?"
" Efendim hocanın amcası ile amcanız arasında bir iş için husumet olmuş. Aile peşine düşmemiş ama bilmek istersiniz diye düşündüm."
Dosyayı açıp gördüğüm resim ile kısa bir an durdum. Sade hatta eski moda takım elbisesi içinde güzel ama ifadesiz yüzüne dikkatlice baktım. Ardından resmi kenara koyup toplanan bilgileri okumaya başladım. Pek çok dil bilen , çalışkan , azimli biri olduğu dosyanın ilk satırlarından bile anlaşılıyordu. Tekrar elime resmini aldığımda dudağımda yarım bir gülüş peydahlanmasına engel olamadım. Yaman Kırcı ilginç birine benziyordu.
NAÇİZHANE YAMAN KIRCI İÇİN DÜŞÜNCEM
YİNE BENİM NAÇİZANE FİKRİMCE YAKUP YASER TEZMAN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN
FantasíaO ne bir şaman ne de bir büyücü. O bu dünyadan gidemeyen ruhlara kılavuzluk eden bir ruh gören. Yaman Kırcı İstanbul üniversitesinde Türk tarihi dersi veren bir doçent olsa da asıl görevi gidemeyen ruhlara yardımcı olmak. Yakup Yaser Tezman, Yahudi...