İnsanlar anlamadıkları bir şey olduğunda en yakın buldukları cevaba sarılırlar. Nitekim ki benim çevremdeki- ailemi tenzih ederim- insanlarda aynı yolu seçmişlerdi. Orta okulun son demlerinde asosyal yapım, çevreme karşı duyarsızlığım, çekingen yapım öğretmenlerim başta olmak üzere pek çok kişinin dikkatini çektiğinde ilk olarak gönderildiğim rehberlik servisi tarafından otistik olabileceğim çözümü ile tanıştım. Ama annem ısrarla zaman içinde düzeleceğimi söyleyerek onların bu tezinin karşısında durdu. Lise yıllarım ise bambaşka bir maceraydı. Erken okula başladığım için sınıf arkadaşlarımdan küçük olan yaşımın etkisiyle bu defa uyumsuzluğum dile getirilmiş ve bir psikoloğa götürülmem istenmişti. Bu tezlerine de annemin yanıtı aynıydı. Ta ki 16 yaşıma basıp üniversite sınavından çıktığımda odamda yatağımın üzerinde oturup bana gülümseyerek bakan Yasemin'i görene kadar.
Hayal gördüğümü düşündüm ama bana bakarken gülüşü solduğunda onu sadece benim gördüğümü anlamam zor olmadı. Zira Yasemin geçen sene ölen abimin nişanlısıydı. Bunu fark ettiğimde gözlerim kocaman açılırken ağzımdan tiz bir çığlık kaçtı. Kapının yanındaki duvara sırtımı verdiğim de açılan kapıdan gelene bakmasam da kim olduğunu çok iyi biliyordum. Zira her çığlığıma sokranmadan ve hızla gelen annem yine aynı hızla odama dalmıştı.
"Yaman canım ne oldu? İyi misin?"
Annemin telaşla yanıma gelip sarılması ile aklıma dolan sözcükler dilimden usulca döküldü.
" Anne... Yasemin..abla yaşıyor mu?"Annem yüzümü elinin içine alıp gözlerini gözlerime diktiğinde bakışlarında endişe ile karışık korku görmeyi beklemiyordum. Annem beni omuzlarımdan tutarak salona getirip ikili koltuğa oturtturdu ve babama seslendi.
" Bekir kör şaman ve kara şamana haber ver. Birde şifacı Günsur ları çağır. Başladı."
Bir şeyin başladığını anlasam da ne olduğunu anlamamanın şaşkınlığı ile koltukta ellerim kucağımda kavuşmuş halde anne ve babamı seyrediyordum. Yanımdaki hareketlenme ile yana döndüğümde dolu gözlerle bana bakan Volkan abim ile göz göze geldik.
" Burada mı?"
" Evet"
" Bana kızgın mı?"
Sorusunu çok iyi anlamıştım. Volkan abim bir yıllık yasın ardından yeni yeni biriyle görüşmeye başlamıştı. Aslında ailemin zoru ile tanıştığı bu yeni genç hanım bir öğretmendi ve abime iyi geliyordu. Sorusunun muhatabı ben olmadığım için başımı kaldırıp üçlü koltuğun yanındaki sandalyede oturan Yasemin ablaya baktım. Bana gülümseyerek:
" Ona söyle kızgın değilim. Hayata küsseydi işte o zaman kızardım." dediğinde başımla Yasemin ablayı onaylayıp abime döndüm.
" Sana kızgın değil. Hayata küsmediğin ve devam edebildiğin için mutlu."
Abim derin bir nefes alıp geriye yaslandığında başımı kaldırıp Yasemin ablaya baktım. Sevgi ve hasret ile abimde gezen bakışları ile ben de gülümsedim.
.......
Türk boylarının mensubu olarak bir birine bağlılıklarına pek çok defa şahit olmuştum. Annem bu topluluğa güveni tam olan biriydi. Şimdi ise karşımda orta yaşlı bir kadın, yanında gözleri sürmeli benden biraz büyük bir genç ile oturup beni izliyorlardı. Yan tarafımda ise Günsur ailesinin büyükleri ile benden küçük orta okul ikinci sınıfta okuyan oğulları ve arkadaşım olan Eşref vardı. Eşref neşeli ve zeki biriydi onunla iken hiç kendimi yalnız hissetmediğim için rahat oluyordum. Bu arada yaşlı kara şamanın sözleri ile bakışlarım karşımda duran ikiliye döndü.
" Korkuyor musun?"
" Korkmalı mıyım?"
" Bu sana bağlı. Ruh şu an burada mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN
FantasyO ne bir şaman ne de bir büyücü. O bu dünyadan gidemeyen ruhlara kılavuzluk eden bir ruh gören. Yaman Kırcı İstanbul üniversitesinde Türk tarihi dersi veren bir doçent olsa da asıl görevi gidemeyen ruhlara yardımcı olmak. Yakup Yaser Tezman, Yahudi...