ÖLÜMLE SAVAŞILMAZ

331 48 25
                                    

İnsanlar ölürler, geride anılar ve duygular kalır. Ne kadar bedenimize bağlansak da , ona anlam yüklemeye çalışsak da her şey bittiğinde , ruhun bedeninden ayrıldığında geriye sadece boş bir kabuktur beden. İnsanlar ölümün belirsizliğine duydukları korku ile yıllar boyunca ölümsüzlüğü arayıp durmuşlardır. Ancak hesaba katmadıkları ne zaman öldüğün değil yaşadığın zamanı nasıl geçirdiğindir. Yani açıkçası yaşamın elinde iken onu nasıl kullandığındır aslolan. Ama bunu ölünce ya da ölüme yaklaştığında bile anlamayan bir ton insan vardır aslında.

 Sabah gözlerimi açtığımda bir süre tavan ile bakıştım. Dün yaşananlar aklıma geldiğinde ise fark ettiğim gerçeklikle içime bir öküz oturdu. Yaser bey etrafımda korunmak için yaptığım bariyerlerden daha güçlü bir koruyucuydu. Ama adam inanç konusunda dümdüz bir herif olması dışında aşağılayıcı tavırları beni fazlası ile rahatsız ediyordu. Her bulduğu fırsatta bana yakıştırmaya çalıştığı sahtekar ve şarlatan imalarının verdiği his beni normalde bunu yapacak başka insanlardan daha fazla rahatsız etmekteydi. Ben düşüncelerimle savaşırken Şehzade'nin sesi ile kendime geldim.

" Yaman , Yaaaman, kalk hadi. Daha ne kadar yatakla aşk yaşayacaksın. Konuşmamız gerek."

 Konuşmalıydık ama bunun için benim koruyucu bariyer hazırladığım yatak odamdan çıkmam lazımdı. Konuşmalıydık çünkü Yaser beyin gücü hakkında bilgisi vardı ve benden saklamıştı. Yerimden sakince kalkıp banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp işlerimi hallettikten sonra yatak odasının kapısında bekleyen Şehzade'ye aldırmadan kapıyı suratına kapattım. Üzerimi değişip hazırlandıktan sonra yatak odasından mutfağa adımlarken Şehzade de peşimden geldi.

" Kızgın mısın? Kızma emin değildim."

 Durdum, derin bir iç çekip geriye döndüm.

" Böyle bir olasılıktan bana hiç söz etmedin?"

" Açıkçası Yaser en iyi aday değildi ve ben bu işe el atmadan sen yurt dışına çıktın. Gerisi malum."

 Bir ya sabır çekip tezgaha ulaşarak demini ayarlayıp çayı ocağa koydum.

" Başından söyleyebilirdin."

" Kasti bir durum değildi Yaman . Umutlanmanı istemedim."

" Neden?"

 Ses gelmeyince arkamı döndüm. Şehzade masamdaki sandalyelerden birine oturmuş bana dik dik bakıyordu.

" Bak ne dersen haklısın ama gerçekten fırsat olmadı. Üstelik doğru kişi ile karşılaşacak olan sendin ve ancak o zaman sana kılavuzluk edebilirdim."

" Yaser bey doğru kişi mi? Neden şimdi?"

 Şehzade derin bir nefes alıp dudaklarını birbirine bastırdı. Bu huyunu bana kılavuzluk ettiği zamanlardan hatırlıyordum. Eğer anlatacağı şey onu zorlarsa bu hareketi yapıyordu. Sabırla bekledim ama o düşüncelerini sıraya sokarken acıkan karnım beni zorlamaya başlamıştı. Bu aralar yoğunluktan neredeyse günü sadece basit bir öğün kahvaltı ile geçiştiriyordum. Dolabı açtım ve kahvaltılıkların olduğu kabı çıkardım. Masaya koyup kaynamaya başlayan çayı demledim. Ekmeği keserken demi tam olarak oturmasa da bir bardak çay koyup masaya Şehzade'nin karşısına oturdum. Ben yemeğe başlarken hafif bir öksürük sesi kulaklarıma dolduğunda başımı kaldırıp baktım. Şehzade lokmamın bitmesini bekliyordu. Çayımdan bir yudum alıp çatalımla birlikte masaya bıraktım.

" Dinliyorum"

" Şey yazılı bir kural olmasa da ruh_u revanların koruyucuları ile olan bağları genelde gönül işi ile noktalanıyor. İstisnalar olsa da genel durum bu. Yani yönelimini bilmiyordum ve adaylardan kadın olanlarla hiç bir şekilde uyum sağlayamadın. Üstelik o zamanlar Yaser için babası bir eş ayarlamıştı."

RUH-U REVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin