SAÇMALIK

346 52 15
                                    

İnsan duyu organları ile algılamadığı şeylere şüphe ile bakar. Ancak inanç da beş duyu organımız ile değil kalbimizle benliğimizle yapılır. Pek çok insanın karşısına geçmiş ve inanmakta zorlanacakları benim gerçeklerimle onların gerçeklerini çarpıştırmış biri olsam da her seferinde ilk defa yapıyormuşcasına tedirgin oluyordum. Bu yüzden bedenimi kaplayan heyecan ile elimi kapıyı açan medusa kabartmasına atıp yavaşça çevirdim. Tık diye bir ses ile açılan kapıdan sakince girdiğimde Yaser ve Hüseyin beyin bakışları hızla beni buldu. Yaser bey'in kaşları anında çatılırken Hüseyin bey şaşkınlığın verdiği bir ifadeyle bana bakıyordu.

" Özür dilerim rahatsız ediyorum ama sizinle konuşmam gerek Hüseyin bey."

 Hüseyin bey sık sık nefes alarak gözüne dolan yaşları elinin tersi ile sildi. İlk soracağı soru Selin hanımın benimle paylaştığı ilk bilgiydi.

" Burayı nasıl biliyorsun?"

 Ruhlar ile temas kurmak istedikleri kişilere ulaşmaya çalışırken genelde en özel alanları vasıtası ile ilk diyaloğumuz yaşanırdı. Ne kadar fakir ne kadar zengin olurlarsa olsunlar her insanın sevdikleri ile yalnız zaman geçirdikleri özel bir bölge vardı ve genelde bu yerlerde konuşmak daha rahat ve güvenliydi.

" Selin hanım sayesinde öğrendim."

 İlk şaşkınlığını atsa da hala soracak çok sorusu olan Hüseyin bey derin bir nefes alıp:

" Orayı sadece Selin ve ben biliyoruz. Bu ev ...." sözünü bitirmesine izin vermeden araya girdim.

" Bu ev eskiden yahudi bir aileye aitmiş. Ve yapımı sırasında her odaya açılabilen bir tünel ağı ile örülü."

 İkilinin garip bakışlarına müsaade ettim, çünkü ardından gelecek saldırı için benim de zamana ihtiyacım vardı. İlk tepki Yaser beyden gelirken sözleri duyduğum diğer sözlerden farklı olmasa da hala insan olmamın etkisiyle kırıcıydı.

" Acılı bir babadan yararlanmak istediğinizi bilsem yardımcı olmazdım."

  Sözlerinin bana verdiği kırgınlığı belli etmemek adına yüzümü düz tutarak Hüseyin beye dönüp:

" Sizden bir beklentim ya da isteğim yoktur öncelikle bunu belirteyim. Ben Selin hanımın ricası daha doğrusu ısrarı üzerine buradayım. " dediğimde adamın sinirlenmeye başladığını anlamak için alim olmaya gerek yoktu. Dişlerini sıkarak:

" Kızım öldü ve sizin safsatalarınızla uğraşacak halim yok. Hiç bir şeye hürmetiniz yoksa da acıma hürmet edin diyeceğim ama o anlayışa sahip olsanız bu konuşmayı yapmazdık." dedi. Adamın öfkeli sesinin ardından Selin hanımın yumuşak ama titreyen sesi ile dikleştim.

" Ona bu kadar büyük bir acı yaşattığım için kendimden nefret ediyorum. Yaman bey ona annem öldüğünde bana söylediklerini tekrarlar mısınız?"

 Selin hanımı başım ile onayladığımda Selin hanım ile birlikte kurduğu cümleleri tekrarlamaya başladım.

" Annem öldüğünde çok acı çekmiş günlerce odamdan çıkmamıştım. Baba sen yanıma gelip ölen insanların sevdikleri üzüldüğü müddetçe cennete gidemediklerini söylemiştin. Bunun ardından bana sımsıkı sarılmış ve kulağıma Ölüm gerçekte dirilik; görünüşte yokluk; hakikatte ebediliktir. Demiş ve annemin bizim kalbimizde ve anılarımızda hep var olacağını söylemiştin."

 Sözlerim bittiğinde artık ayakta duramayan Hüseyin bey en yakındaki koltuğa yanaşıp koltuğun kolundan destek alarak oturdu ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. En zor kısmı kabullenişti ama benim hala vermem gereken bir mesaj vardı ve anladığım kadarı ile bu mesaj bir çok hayatı etkileyecekti.

RUH-U REVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin