SESSİZLİK

249 33 24
                                    

Yaşamım dışarıdan bakıldığında fazlası ile sakin görünse de gerçekte oldukça hareketliydi. Bir düşünün çevrenizdeki insanlar kadar da ruh tarafından kuşatıldığınızı. Çoğu zaman sakin ve sessizce yanlarından çekip gidebilsem de bu çok sık olan bir durum değildi. Bir ruh gitmemek için direndiğinde değil kendi sesini duyurmak istediğinde beni buluyordu. Ama bu konudaki tek tesellim tek ruh gören olmamamdı. Hepsi ile tanışmam mümkün değildi zira dünyanın dört bir yanında ruh görenler vardı ama ben dört beş tanesini tanıma şansına nail olmuştum. Ama en ilgimi çeken ruh gören Almanya'da bir seminerde tanıştığım Asude isimli kişiydi. Kendisi bir antika dükkanı sahibiydi ve ruhlara kılavuzluk ediyordu.

  İşte o zaman öğrenmiştim sessizliği. Asude'nin eşi Asude'ye aşırı güvenen , her zaman arkasında destek olan bir adamdı. Asude bana sessizliğin yolunu anlatmıştı o zamanlar. Dünya üzerinde ruh görenler olduğu gibi ruhların yanaşamadığı yaşayanlarda olduğunu söylediğinde garibime gitse de , eşi yanında iken ki rahatlığı ve neşeli hali söylediklerini destekler gibiydi.

" Yaman , bir ruh gören için iki çeşit liman vardır. Biri sana aşk ile bağlı olan koruyucu ruh eşleri ki onlarında ruh kovan denilen bir enerjisi varsa , diğeri de inançsız limanlar. Ben ilkini bulduğum için şanslıyım ama eskiler bu inançsız limanlardan söz ederlerken bu kişilerin ruhlara , öbür dünya gibi maneviyata inanmayan bu nedenle de ruhlara karşı negatif bir enerji yayan kişiler olduğundan söz ederlerdi. Ama ikisinde de prensip aynı bu kişilerin sana rızaları ile dokunup yardım etmeleri gerek yoksa bu enerjiden yararlanamazsın."

 Şu an parmakları kollarımda beni tutan adam yüzüme şaşkın şaşkın bakarken hayatımda uzun zamandır hasretini çektiğim sessizliğin tadına varmıştım. Ama bu çok uzun sürmedi, Yaser beyin duruşumu düzeltmesi ile elleri bedenimden uzaklaşırken derin bir iç çektim, zira çevremde az önceki korkunç manzara hariç tüm ruhlar yeniden belirmeye başlamışlardı. Yaser beye dönüp:

" Teşekkür ederim bir an başım  döndü, size de rahatsızlık verdim." dediğimde bakışları ile beni süzüp:

" Dikkat edin Yaman bey" dedi. Başımla onu onayladığımda Dekanın sesi kulaklarıma doldu.

" Yaman hocam bir konu da konuşabilir miyiz?"

" Buyurun Tarık bey ."

" Şey yalnız."

 Ortamdaki insanlara başım ile selam verip dekanın peşine takıldım. Binanın yanındaki kolonun arkasına geçip bana dönerek:

" Şey istemem pek uygun değil ama yani konuşmacı bizim değerli bir sponsorumuz ve katılım istediğimiz gibi olmadı ..... ben ..... öğrencilerin anfide kalsa dersi konuşma bittikten sonra işlesen diyorum. Olmaz mı ha?" dediğinde anında kaşlarım çatıldı. Dersimi kendi çıkarlarına alet etme çabası içimde rahatsız edici bir kızgınlığa neden olurken:

" Dekan bey, bu zamana kadar pek çok defa sınıfımı elimden alıp beni küçücük odalara mahkum ettiğiniz ya da asistanlarıma zorluk çıkardığınız yetmedi şimdi de bu mu? Hayır." dediğimde derin bir iç çekip:

" Yaman hocam o zaman seninle bir anlaşma yapalım. Sen dediğimi yap ben de senin çocukların yollarını açayım ne dersin?" dedi. Açıkçası çok kötü bir teklif olmasa da ,Dekan da olsa bu adama güvenmeyi reddeden bir yanım vardı. Öncelikle dersimi gereksiz ve boş buluyordu ki bunu da sık sık dile getiriyordu. Ama bunun dışında en önemli sebep ise bu adamın kendi çıkarı için yalan söylemek ve birini harcamaktan kaçınmayacağına birinci elden şahit olmuştum. Ben düşünürken Yaser beyin soğuk sesi ile ikimizinde bakışları sütunun arkasına yöneldi.

RUH-U REVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin