CEVAPSIZ KALAN SORULAR

179 28 7
                                    

     Hayatta her sorunun cevabı olması gerekmediği söylenmişti bana. Bazı sorular cevapsız kalmaya mahkumdurlar ama ben hiç bir  zaman sorularıma cevap aramaktan vazgeçmeyenlerdendim. Örneğin neden ruh-u revan seçildiğim gibi, Ailemde hiç kimse Türk topluluğundaki ruhsallara yakın değildi. Annemin bilgileri kulaktan dolma iken babam ve abim için bu konular konuşulacak kadar bile önemli değildi. Bu nedenle ne kadar hazırlıklı olurlarsa olsunlar onlardan adam akıllı bir cevap alamamıştım. Açıkçası hayatımın ruhu revan kısmında hayaletlerden bile uzaktılar. Yine de kendilerince yardım etmeye çalışsalar da beni anlamaya ya da bana yardım etmek için bilgilenmeye çalışmadılar. Belki de bu yüzden her zaman benimle birlikte yaşadıklarıma cevap arayan Şehzade benim için ayrı bir yere sahipti.

 Ben bu düşünceler ile fakülteden ayrılıp otoparka geldiğimde dalgın bedenimin yolunu kesen Yaser ile duraksadım. Kaşlarını çatmış bana bakan Yaser’e anlamaz bakışlarımı sunarken tok sesi ile:

“ Benim aracımla gidiyoruz.” dedi. Derin bir iç çekip:

“ Sizin gelmenize bile gerek yok” dediğimde ise dudağının kenarı kıvrıldı.

“ Seni yalnız bırakamam. Bu yüzden bana zorluk çıkarma.”

“ Neden?”

Her soruna cevap aramaktan vazgeç ama yine de cevap istiyorsan seni aracımda daha iyi  koruyabilirim.”

“ Neden?”

 Duruşunu dikleştirdikten sonra gözlerini gözlerime dikti.Dipsiz bir kuyuya benzeyen gözleri beni kendine çekerken elini kaldırıp yüzüme yaklaştırdığında olduğum yerde dondum kaldım. Elini alnıma uzatıp yüzüme dökülen bir tutam saçı geriye attı.

Bilmem şimdilik merak sonrasını sonra düşünürüm.”

 Nefesim boğazımda takılı kalmıştı. Bakışlarını ve elini benden çektiğinde tuttuğum nefesi verip başımı eğdim. Aramızda güçlü bir bağ vardı ve bu bağı ben yapmamıştım. Yenilmişlikle bana arkasını dönüp aracına ilerleyen adamın peşine takıldım. Onun yanında kendimi hem çok güvende hem de çok savunmasız hissediyordum ki bu iki duyguya da yabancıydım.Aracın kapısına geldiğimizde gördüğüm tanıdık yüzle yüzüme buruk bir gülümseme yerleşti.

“ Eşiniz aramızdan ayrıldı mı Said bey?”

 Yaser araca binerken bakışlarını bana yönelten Said bey hafif bir tebessümle:

“ Evet Yaman bey, zaten ben izin vermesem de çok geçmeden çoklu organ yetmezliğinden hayata veda edecekmiş. Doktorlar bunun en doğru karar olduğunu söylediler. Bu sayede ki kendisi çok istiyordu organlarının bazılarını kurtarmayı başarıp bağışta bulunabildik.”

Said beye hafif bir tebessüm sunup” başınız sağolsun” dediğimde bana verdiği selamı alıp araca bindim. Özgürlüğün bir çok farklı tanımı vardı ve bazen özgürlük sana verilen bedeni zamanında terk etmekti.

  Araç hareket ederken Yaser beyden olabildiğince uzak oturmaya gayret ediyordum. Sert görünüşünden ziyade sözcükleri ve davranışlarının içine yerleştirdiği alaycı üslubu beni fazlasıyla tedirgin ediyordu. Aklından geçenleri tahmin edememenin verdiği rahasızlıkla temkinli davranmaya çalışıyordum.

“ Daha fazla kaçabilecek bir yerin yok Yaman zira arabada ancak bu kadarcık yer var.”

Kaçtığımı nereden çıkardınız acaba? Sadece rahatsızlık vermemeye çalışıyorum.”

RUH-U REVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin