Ruh-u Revanların ya da kara şamanların ne zamandan beri var olduğunu kesin olarak söylemek mümkün değil. Ancak göçebe hayatını benimseyen Türk toplumunda bilinen ilk kayıtlarda şaman inancı ile birlikte anıldığını biliyordum. İlk defa ruhlarla diyaloglar yaşadığımda kontrol edemediğim ruhlar yüzünden çok sıkıntı çekince aile büyükleri bana yol göstermesi için bir kılavuz ayarlamayı uygun görmüşlerdi. Ama ne yazık ki bana yardıma gelen şifacı şamanlar ya da şaman alimlerden hiç biri beni anlayıp yol göstermede başarılı olamamışlardı. İşte o zaman tanışmıştım Şehzade ile , farklı tarzı ve sabırlı yapısı ile dikkat çekse de zaman geçtikçe ne kadar bilgili, öğrenmeye açık bir insan olduğunu da görmüştüm. Şehzade benden neredeyse 15 yaş büyüktü ama bakıldığında benden genç gösteren bir fiziki yapısı vardı. Herkesin düşündüğünün aksine Şehzade kibar bir insandı, başkalarını düşünen pozitif enerjisi ile her daim yanınızda olmasını isteyeceğiniz bir dosttu.
Şehzade'den ilk öğrendiğim ise bir beden iki ruhu kaldıramayacak bir yapıya sahiptir. Eğer bir bedene girmek gibi bir arzunuz varsa o bedende hala hazırda var olan ruhu bastırsanız bile iki ayrı ruhun anıları ile çok geçmeden delirir ve kalbiniz bu ikilemi kaldıramazdı. Yine de bir ihtimal bir bedeni sahiplenmek isterseniz asıl ruhun bedenden ayrıldığı zamanı seçmeniz gerekiyordu ki bunun da kuralları vardı. En başta bedenin ölümünün bedene tamir edilemez zararlar vermemesi asıl kısımdı. Bazı öğrendiklerimi hiç kullanmak zorunda kalmasam da bazıları hayatımı her seferinde kurtarmıştı. Yaşadığı o kadar olayda yanında olamamanın pişmanlığını yaşamıyorum dersem yalan olur. Belki gitmeseydim Şehzade'ye yardım edebilir miydim düşüncesi içimde bir yerlerde her zaman olmuştu. Şimdi ise eski dostum ve değerli hocam için yardım edebilme şansım vardı, üstelik bu sayede oldukça tehlikeli bir adamı da alt edebilirdim.
Odama giden yol boyunca hiç kimse tek kelime etmezken benim kafamın içinde binbir düşünce dolaşıyordu. Ruh-u Revan olmak hiç bir zaman kolay değildi, hayatımda her daim bambaşka hayatların kaosları ile boğuşuyordum. Ancak bunca yıldan sonra bunlara kendi hayatımın kaosu da eklenmişti ve artık bu düğümü tek başıma çözemez hale gelmiştim. Odaya geldiğimizde masama yönelip herkesin yerleşmesini bekledim. Yaser bey cam kenarındaki iki tekli koltuğun birine otururken , Atakan ve Sencer masamın karşısındaki ikili koltuğa yan yana oturmuşlardı. Yüzlerindeki endişeli ifade ile derin bir nefes alıp Atakan'a döndüm.
" Ruh-u Revan günlüklerine yani diğer adı ile ölülerim kitaplarına ihtiyacım var Atakan?"
" Yaman abi o işin kolay kısmı ama bizden bir şeyler istemeden önce bir açıklama yapman gerekmiyor mu?"
Masama oturdum ve başımı geriye yaslayıp bir süre durdum. Kafamda darma dağınık olan düşüncelerimi toparlamaya çalıştım. Ardından yerimde dikleşip bakışlarımı merak ve endişe ile bana bakan ikiliye çevirdim.
" İki ay kadar önce , Yasemin ablanızı gönderme kararı aldığım sırada Şehzade ile karşılaştım. Bana gitmek istediğini ama onu birinin burada tuttuğunu söyledi."
" Şehzade burada mı?"
Atakan'ın öfke ile karışık sesi kulaklarıma dolarken başım kapının yanında bizi izleyen Şehzade'ye kaydı. Yaptıklarını duymuştum ama o sıralarda Azerbaycan'da bir Türk konferansındaydım. Ne kadar herkes Şehzade'ye cephe alsa da ben onu onların tanıdığından farklı tanıdığım için cenazesine katılan bir kaç kişiden biriydim.
" Evet Şehzade burada ve o gün Yasemin'den beni kurtarmanı sağlayan da Şehzade aslında. Yaşarken son yaptıklarını ben de sizin gibi doğru bulmuyorum ama ben sizden çok farklı bir Şehzade tanıdığım için..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN
FantasíaO ne bir şaman ne de bir büyücü. O bu dünyadan gidemeyen ruhlara kılavuzluk eden bir ruh gören. Yaman Kırcı İstanbul üniversitesinde Türk tarihi dersi veren bir doçent olsa da asıl görevi gidemeyen ruhlara yardımcı olmak. Yakup Yaser Tezman, Yahudi...