🌙41_

70 4 18
                                    

"Şe - şey ben..." Uzun süredir yerin dibine girmemiştim. Zira Can'a her baktığımda yerin dibine girmekle kalmıyor, girdiğim o yerin dibinin derinliğini de ölçüyordum.

"Meldayla bir iddiaya girdik de..."
Eee girdik? Ya sonra? Yalan söylemeyi hiç beceremeyen ben, ortaya bir yalan atmıştım ve her zaman ki gibi devamını da getirememiştim. Ben soğuk soğuk terlerken, Can bana cümlenin devamını getir dercesine bakıyordu.

Bir süre ağzımda bir şeyleri gevelerken, Can'ın görmeyeceğinden emin bir şekilde Melda'ya "Acil beni ara, soru sorma" diye mesaj attım. O sırada Melda, telefonun başında mesajımı bekliyormuş gibi hemen aramıştı.

"Alo, efendim hocam. Hallediyorum merak etmeyin, öyle mi hemen geliyorum."

Hemen o an uydurduğum yalana ben bile inanamazken Can'a hızlı bir şekilde dönüp konuşmaya başladım.

"Benim çok acil hocamın yanına gitmem lazım"

"Ama o elin-"

"Dedim ya iddia, sana sonra anlatırım. Görüşürüz."

Cümlemi bitirir bitirmez çantamı kapıp yemekhanenin dışına çıktım. Melda, dikkat çekmemek adına iki dakika daha yemekhanede durup, öyle yanıma geldi. Akıllı kızdı, çünkü benim arkadaşımdı.

"Elif neler oldu, Can yanına gelip ne dedi?"

"Of Melda ya yerin dibine girdim."

Melda'ya cevap verdikten sonra ellerimle yüzümü kapattım.

"Neden, ne oldu?"

"Ya ne olacak Can elimdeki yazıyı görmüş bir şekilde, bana 'neden partner arıyorsun' dedi."

Melda iki elini birleştirip, bir psikolog edasıyla cevap verdi.

"Paşa hazretlerimiz bununla neden ilgileniyor acaba? Çok etrafında dolaşıyor farkında mısın? Her yerden çıkıyor."

Oflayıp umursamaz bir şekilde Melda'ya döndüm.

"Şu an tek derdimiz bu mu gerçekten."

"Elbette ki bu. Sen farkında değilsin ama gerçekten de çok karşına çıkıyor.."

"Melda. Artık onun yüzüne bakamaycağım, kesin beni çok yanlış anladı."

Yüzüm gittikçe asılmıştı. Zira bu hayatta en çok korktuğum şeylerden biri de hep yanlış anlaşılmak olmuştu ve korktuğum şey sonunda başıma gelmişti. Ben sevdiğim tarafından belki de yanlış anlaşılmıştım...

*****
" Merhaba. "
Kütüphanede bölümümle ilgili bir dersin ödevini yapıyordum, duyduğum sesle dikkatim dağılınca başımı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım. Karşımda benim yaşlarımda biri oturuyordu. Kahverengi gözleri, saçları ile bir bütün oluşturuyordu. Oldukça güleç biriydi ve yanaklarında gamzesi vardı. Daha fazla karşımdaki kişiyi süzmemem gerektiğini fark edip dudaklarımı araladım.

"Merhaba?"

"Ben elinizdeki yazıyı görüp geldim de..."

Duyduğum şeyi önce algılamaya çalıştım, ardından bir süre duyduğum şeyin gerçekliğini kendi içimde tartıştırken, birden gülmeye başladım.

"Siz ciddi misiniz? Hahaha kusura bakmayın, ben onu şaka niyetine yazmıştım ama gerçekten ihtiyacım var."

"Nasıl yani?"

"Şimdi şöyle, ben Sosyal Hizmetler bölümü öğrencisiyim. İki gün sonra tüm Sosyal Hizmet öğrencileri olarak ilimizdeki sevgi evini ziyaret edeceğiz. Sınıfta partnerim  olacak kimse kalmadı, sınıfımdaki herkes ikili gruplara ayrıldı ve hocamız çift olacak kişiyi kızsa erkek, erkekse kız olarak seçti. Maalesef ki sınıfta benim eşim olacak kimse kalmadı. "

Ay'da Bir GülümsemeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin