Onüç

138 22 23
                                    


Bugünkü ikinci yb. Öncekini okumayı unutmayın. Bir de yıldıza basmayı

Keyifli okumalar 😍

"Tae?"
"Merhaba. Rahatız etmiyorumdur umarım?"

Karşımdaydı. Ben neden aramıyor diye sinir krizleri geçirirken o burada, kapımda, tam karşımdaydı.

"Sen? Nasıl?" Hala kapıda dikilirken sormuştum.

"Hobi'den aldım adresini."

Anladım der gibi başımı sallamıştım. Ortam sessizdi, ben hala şaşkındım ve ne demem gerektiğini bilmiyordum.

"Ben, nasıl olduğunu merak ettim. Uygunsuz bir zamanda geldiysem..."

Zoraki konuşuyor gibiydi, tıpkı kapımda emanet duran bedeni gibi, ha gitti ha gidecek.

"Neyse... iyi görünüyorsun. Ben gitsem iyi olacak. Hoşçakal. Görüşürüz... yani provada falan, gelirsen işte... evet. iyi akşamlar."

Tutukluğum karşısında monolog halinde konuşup gitmek üzere arkasını dönmüştü.

"Hey nereye bi dak-Ahh!"

Refleksle koluna tutunan elim sağ tarafım olmuştu ve bu cidden can yakıcıydı.

"Napıyorsun Jungkook! Of tanrı aşkına daha iyileşmemişsin!" Bu sefer kolundaki elimi çekmemiş diğer eliyle elime kapanmıştı.

Onun bedeninin desteğiyle kendi evime girmiş yeniden koltuğuma yerleştirilmiştim.

"İyi misin?"
Koltukta yanıma oturmuş ve endişeyle omzumda ve yüzümde gezdirmişti bakışlarını.

"İyiyim, o anda acıdı sadece..."

"Peki..."
Yine sessizlik ve fonda çalan tanıdık şarkı. Hassiktir.

O da benim gibi yeni farkettiğinde gözleri büyümüştü. Canımı acıtacak hızda doğrulup kapatmıştım şarkıyı ama bu sefer canımın acısını belli etmemeye çalışmıştım.

"Yavaş ol. Canını yakacaksın yine." Cevap vermemiştim ama arkama yaslanmak için daha yavaş davranmıştım bu sefer. Yüzüne baktığımda şok olmuş bir şekilde çatık kaşlarıyla yanımda bir yerlere bakıyordu. Yüzümü o tarafa çevirdiğimde minderi görmüştüm.

Yine bir Hassiktir ve bu sefer çok daha büyüğünden!

"O- benim- hırkam-mı?"

"Şey evet. Yalnızlıktan çok sıkıldım da sohbet ediyorduk sen gelmeden önce."

Ciddi olup olmadığımı sormak ister gibi bakıyordu gözleri ve ben de dudaklarımı birbirine bastırıp başımı yana eğmiştim. Aslında bir de omuzlarımı kaldırıp indirmem gerekiyordu ama işte ah o acı...

Tıslar gibi gülümsemişti yine ve başını iki yana sallarken "sen iflah olmazsın" demek istediğini düşünüyordum. Yine de gülümsüyordu her şeye, tüm rezilliklerime rağmen.

"Jimin'i arayıp nasıl olduğunu sormak istemiştim ama açmadı, Hobi'ye ulaştım. İkisi de sevgilileriyle beraberlermiş. Hobi bu kadar detay vermese de olurdu ama işte... yalnız olduğunu duyunca uğramak istedim. Belki bir şeye ihtiyacın olur diye." Benim sessiz kalışımın yarattığı gerginlikten dolayı aralıksız konuştuğunu anlamak zor değildi.

"Arayabilirdin..."

"Büyük ihtimalle, iyiyim derdin ve benim içim rahat etmezdi." Sanki daha önceden cevabını kendine vermişti benim sorumun.

"Numaram var mı sende?"

"Adresin de yoktu yarım saat öncesine kadar."

Bu sefer gülümseyen ben olmuştum.

Zenne - TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin