Satır aralarına yorum yapıp bu heyecanlı yazarı mutlu etmek istemez misiniz????
Çok severek yazıyorum bu hikayeyi umarım siz de seviyorsunuzdur.
Fazla uzatmayacağım. 20. Bölümü görmeden final. Umarım yani ;)
Keyifli okunmalar 😍
Günlerim akşamı beklerken sıkılmama fırsat tanımayacak ama beni çok da yormayacak kadar dolu geçiyordu. Eşyaları toplamak psikopatça eğlenceliydi...
Neleri Fransa'ya götüreceğimi ayırmıştım önce bir kenara, sonra Busan'a götürmeleri için bizimkilere vereceğim bir kaç koli hazırlamıştım. Ben yokken güvenli bir yerde tutacakları ıvır zıvırlardı aslında.
Bir kaç gün önce ev sahibiyle görüşüp anlaşmıştım. Evi eşyalarımla birlikte başka birine devredecektim ay sonunda ve bir kaç kişiyle görüşüp ev sahibine yönlendiriyordum. Son söz onundu sonuçta ben sadece eşyalarımın parasını alacaktım. Çokça talip çakınca oldukça oyalamıştı beni bu görüşmeler.
Akşam olduğunda ise yolunu ezbere bildiğim salona gidiyor büyük bir zevkle provaları izliyordum.
Tae kendi bölümü gelene kadar tüm ekibi özenle izliyor, notlar alıyor, ciddiyetle komutlar veriyor ve kendi sırası geldiğinde ise beni mest eden figürlerini sergiliyordu.
Dün dekorun temel parçaları ile çalışmaya başlamışlardı. Henüz tam olarak kurulmayan dekor tehlike arz ettiğinde Tae çalışmayı durdurmuş ağır olmasa da hantal duran sütunların sağlamlaştırılmasını beklemişti ama olmamıştı. Provaya bu riskle devam etmek istemediğini söylediğinde düşünceli bakışları boşlukta gezinirken beni bulmuştu. Aynı şeyi mi düşünüyorduk bilmiyorum ama hemen atılmıştım öne.
"Ben tutabilirim." Gözler bana dönmüştü. "Yani birileri yardım ederse... siz sahneyi tamamlayana kadar..." Tae'nin yüzünde olumlu bir şaşırma varken arka çaprazımda oturan seyircilerden biri destek olmuştu bana. "Ben de yardım ederim."
Şimdi adının Han olduğu öğrendiğim sadece bir kaç kez gördüğüm iri cüsseli çocukla sahnenin bir köşesinde sütunları tutuyorduk. Kız kardeşi için burada olduğunu öğrenmiştim.
Koreografide dansçıların sütunların çok yakınından dolaştığı bir sahne vardı ve bize çarpmamaları imkansızdı.
İkinci tekrarda da aynı sorun yaşandığında Tae oldukça yakınımda içinde bulunduğumuz konumu izliyordu ciddiyetle. Dansçılar geçeceği an yaklaşırken ritme uygun adımlarıyla arkama yaklaştığını farkettim.
Onula aynı sahnede olmak benim için yeterince heyecan vericiyken şimdi ellerini omuzlarıma koymuş, benim sütunu tutuşumu engellemeden bedenimi yönlendirip dansçılara yer açıyordu.
Elleri omuzlarımdaydı...
Parmak uçlarını görebiliyordum ve kesinlikle iştahım kabarıyordu.İşini o kadar ciddi yapıyordu ki avuçları altındaki bedenin bana ait olduğunun farkında bile değildi bence.
Dansçılar benim olduğum taraftan sorunsuz geçtiğinde omuzlarımı sıkmıştı mutlulukla 'oldu' der gibi belirsizce mırıldanmış ama ben sütunu tek elimle tutmaya devam edip ona döndüğümde afallamıştı.
Gülümseyip profesyonelce teşekkür etmişti.
"Ben teşekkür ederim." Sessiz ve ima doluydu benim kelimelerim ve bu onu şaşırtmıştı."Sen... neden?" Dudaklarım tek yana doğru kıvrıldığında gözlerini devirmesini izlemek eğlenceliydi.
İş ciddiyetine dönüp "tekrar!" diye salonu tok sesiyle doldururken aynı şeyi yapmak için bu sefer Han'ın olduğu tarafa geçmişti. Pür dikkat onu izliyordum. Bana tutunduğu gibi değildi bu sefer hareketleri. Daha temkinli daha mesafeli yönlendiriyordu iri bedeni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zenne - TaeKook
FanfictionTeninin üzerinde kayan bir buzdur uzak bakışlarım... Semekook #1 Powerbottom #1