Beni bebek gibi besleyip, görmesem de seslerden anladığım kadarıyla mutfağı topladıktan sonra gitmesi gerektiğini söylemişti ama duymazdan gelmiştim.
"Yardım edebileceğim herhangi bir şey var mı?"
"Hayır gel otur lütfen."
Bakışlarını benden başka her yerde gezdirirken yavaşça gelip çaprazımdaki koltuğa oturmuştu. Rahat değildi hali ama yine de sanki kalmak için bir neden arıyor gibiydi. Sanırım kendini borçlu hissediyordu.
"Tae? Cidden tatil gününde yapacak daha iyi bir işin yok muydu?"
Bir süre düşünmüştü cevap vermeden önce.
"Sinemaya yada tiyatroya giderim genellikle ama..." bir süre durup beklemişti kelimelerini seçmeye çalışıyordu anladığım kadarıyla.
"... gerçekten aklım sendeydi ve içim hiç rahat değildi.""Şimdi rahatladın mı? Yani gördüğün gibi iyiyim büyütülecek bir şey değil."
Derin bir nefes alıp başını onaylamazca iki yana sallamış ve daha önce sesinde hiç duymadığım bir tınıyla konuşmaya başlamıştı.
"Jungkook, sen gerçekten anlamıyorsun. Ben çok teşekkür ederim. Yaptığın şey benim için tahmin edebileceğinden çok daha önemli. Benim yüzümden sen-"
Bu sefer sözünü kesen ben olmuştum. "Bak kaç defa daha söylemem lazım? Yeterince teşekkür ettin. Ve kendini suçlamayı kes lütfen."
"Hayır hayır anlamıyorsun. Sen olmasaydın ben-yani ben senin kadar kolay atlatamazdım. Yani durumunu hafife almıyorum sakın yanlış anlama ama..." derin bir nefes alıp verişten sonra devam etmişti; "bir kez ölümden döndüm ve yine aynı şeye dayanamam, şimdi olmaz." Sesi titremişti. Koskoca adamın, tüm erkeksiliğine rağmen o tok ve derin sesi titremişti.
"Ölümden mi döndün?"
"Evet dansa uzun bir süre ara verdim. Nerdeyse bırakmak zorunda kalıyordum."
"Haa anladım. Bir dansçının ilk ölümü..."
Onaylamıştı beni, hafif bir şaşkınlıkla. Dansa ilgim sadece izleyici koltuğundan ibaret olsa da biliyordum. Şarkı sözlerinden de biliyordum. Bir dansçının ilk ölümü... dansı bırakışı.
"Bu kadar önemli mi senin için dans etmek?"
Yine sessizce onaylamıştı.
"Aslında anlamak zor değil." Bakışlarının beni bulmasını beklemiştim devam etmek için. O da ben susunca merakla birleştirmişti bakışlarımızı
"Yani dansın senin için önemi... sahnedeyken bambaşka biri oluyorsun. Oraya ait olduğun çok belli. Müzik sanki bedeninin bir parçası gibi, bütünün gibi."
Gülümsemişti.
"Nefes aldığımı hisse-"
"Çok büyük bir balığın sadece okyanusta yaşayabileceği gibi..."Aynı anda konuşmaya başladığımızda cümlesini tamamlayan ben olmuştum ve yaptığım metaforla iyice sessizleşip yüzümü izlemişti.
"Kahve içe-"
"Ben artık gitsem iyi olur. Sen de dinlen..."Yine aynı anda konuşmuştuk ve tamamlayabildiği cümlesi hiç hoşuma gitmemişti. Benim evimde, onunla baş başaydık ve bir nevi sohbet ediyorduk. Ruhum devam etmek için yanıp tutuşuyordu.
"Gitme..." duyduğu kelimeyle tüm hareketleri durmuştu. "Çok sıkılıyorum."
"Sıkılıyor musun? Ne yapmamı bekliyorsun seni eğlendirmek için." Yine o mimik dolu ezici ifadesine bürünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zenne - TaeKook
FanfictionTeninin üzerinde kayan bir buzdur uzak bakışlarım... Semekook #1 Powerbottom #1