SAFİR TUNA ARSLANOĞLU
Kavga ettikleri gece:
Simay ile olan kavgamızdan sonra çekip gitmişti. Haklıydı fakat kendime engel olamamıştım. Sinirlerim bozulmuştu. Ona benden başkasının yaklaşmasına sinir olmuştum. Bu kişi kardeşim olsa bile.
Evet, ona böyle bir şey demeye hakkım yoktu ama kalpti bu. Sevdiğini kıskanıyordu. Şimdi kendimi nasıl affettirecektim? Yapmadan önce düşünecektin. Dedi kafamdaki ses. Ona hak verdim. Çünkü sonuna kadar haklıydı.
Mekanın kapısına gittiğimde biraz önce Parla'nın kendini düşmanım ilan ettiği adamla konuştuğumu gördüm. Hem bana yalakalık yapıp hemde düşmanım diyebileceğim adamla -bunu bilmesine rağmen - nasıl oturup yemek yeyip eğlenebiliyordu?
Artık ona da bunu çok görmüyordum.
Simay'ın arabasının dibindeki arabaya tekmeler savurup küfür etmesini dinledim bir süre. Sonra daha önce burada hiç görmediğim bir adam gelip arabayı çekmeden önce bir şeyler söyledi. Bu uzaklıktan duyamıyordum ve adamın sırtı dönüktü. Simay'ın dudağını okuyabiliyordum gördüğüm kadarıyla.
Özür dileyip oradan ayrıldı adam. Simay arabaya binene kadar çıkmadım oradan. Bir süre çıkmadı. Bir kaç adım öne çıktım tam bir şey mi oldu diye bakacakken arabayı çalıştırdı. Camı filimli olsa da bana baktığını hissettim. Ardından sinirini arabadan çıkarmak ister gibi gaza köklendi.
O gittikten sonra bende arabama binip gideceğim yere gazladım. Kafam bulanık olduğunda deniz kenarındaki balıkçıya gidiyordum. Maksat balık yemek değildi. Ramiz dayı ile sohbet edip kafa boşaltmaktı.
Ramiz dayının yanına geldiğimde mangala attığı balıkları çevirdiğini gördüm. İçeriye girip arkasındaki sandalyenin birini çekip oturdum. Kafasını bana çevirmeden geldiğimi anlamıştı. "Hoş geldin deli oğlan." Dedi her zamanki babacan tavrı ile.
"Hoşbuldum dayı." Dedim. Sesimdeki tınıdan bir şeyler olduğunu anlamıştı. Gözlerini çevirip saniyeliğine bana bakıp ardından tekrar balıklara döndü. "Hayırdır? Neyin var?"
"Biraz önce suçu olmayan birini kırdım."
İki balığı yan yana çevirip piştiğini anlayınca indirip tepsiye koydu. Yerine yenilerini dizdi. "Bu birisi senin için ne kadar önemli?"
Bir süre cevap vermedim. Simay benim için ne kadar değerliydi? Evet, ilgimi çektiği doğruydu. Güzel bir kızdı. Fakat ilerisi var mıydı? Galiba vardı...
"Çok" diye cevapladım dakikalar sonra. "Bunu yeni fark ettim."
Mangal maşasını tuttuğu elini dizine yasladı. Bana dönüp, "bak evlat. Eğer bir kalbi kırdıysan ve o kırığın enkazı altında kaldıysan vay haline. Yaptığın yanlışın büyüklüğünü geçtim o kişi sana ne kadar değer veriyorsa en ufak bir hakaretinde bile kalbi paramparça olur. Bunu düşünerek hareket et. " Dedi. Yanmasın diye balıkları çevirmeye devam etti. Yaptığım yanlış büyüktü. Hemde çok... Ama Simay'daki yerim ne kadar büyüktü? İşte bunu bilmiyordum.
"O kişideki yerimi bilmiyorum dayı ama o kişinin bendeki yeri büyük."
Güldü. "Kopan çiçekler kurumadan yetişmelisin, oğul. Eğer kopan çiçek solarsa yerine yenisini de getiremezsin, o çiçeği de geri getiremezsin. Fakat çiçek kurumadan yetişip de onu suya koyarsan, filizlendiğinde onu tekrar toprağa ektiğinde işte o zaman onu kurtarmış olursun. Tek onu değil kendini de kurtarırsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ GELİYORUM DEMEZ!! °Yarı Texting°
AcakUykusunu her şeyden önde tutan bir kızın evinin yanında yeni bina çalışması yapılır ve kızı uykusundan alıkoyarsa ne olur? 𖥸𖥸 Siz: şu inşaatı durduracak mısın yoksa ben gelip o inşaatı başına mı yıkayım? Paragöz CEO: kimsiniz? Neyden bahsediyorsun...