Jungkook: Aynen hyung sanki bizi yiyecek. Alt tarafı bir böcek değil mi? Abartan biziz. Tabi korkak olan da. Keşke sende korksaydın da zehirli böceği eline almasaydın.
Hastane odasında kolunda serumla yarı uyanık Yoongi hyungun başında bekliyorduk. Böcek zehirli bir böcekti. Bu yüzden de hyung zehirlenmişti. Alel acele hastaneye getirdiğimizde tam zamanında müdahale edildiği için bir şey olmamıştı. Ama aşırı korktuğumu dile getirmem gerek.
Jimin: Tamam kook daha fazla gitme hyungumun üzerine.
En küçüğümüzün Yoongi huyungu azarlaması da ayrı bir konuydu tabi.
Yoongi: Ben nereden bileyim zehirli olduğunu. Alıp atacaktım.
Jhope: Ah pis böcek. Ne hale getirdi Yunkiyi. Ağzı kopaydı bacakları kırılaydı.
Taehyung: Merak etme Jhope üzerine basıp ezdim. Yani intikamını aldım hyung
Jin: Afferin Taehyung. Çok cesurdun. Yoongimizin kanını yerde bırakmadın.
Yoongi hyung abartılı bir şekilde gözlerini devirip çok fazla konuştuğumuz için bizi odadan kovmuştu. Zaten serumu bitince eve gideceğimiz için çok beklememiştik.
Serum bitince eve geldik ve hepimiz aşırı yorgun oldugumuz için uyumaya gittik. Ertesi gün Jin sağolsun en erken saatte uyanmıştık. Kısa bir prova yapıp konserin olacağı yere geçecektik. Akşama çok büyük bir konser vardı. Haftalardır hazırlandığımız konser. Ve yeni şarkımızın ilk dansını sergileyeceğimiz konser. Hepimiz aşırı derece heyecanlanıyorduk. Yıllarca konser vermemize rağmen hala her seferinde sanki ilk konserimizmiş gibi geliyordu.Jhope: Pekala hiçbir sorun yok.
Jhope video kayıdını izlemiş ve bir sorun bulamamıştı.
Namjoon: Tamam beyler aynı kusursuz performansı birazdan sahnede de gösteriyoruz ve Army'e ne kadar değer verdiğimizi hissettiriyoruz. Asla unutmayın düşük tempoya yer yok. Size güveniyorum
Taehyung: Başaracağız
Hep bir ağızdan: Başaracağız.
Son hazırlıklar tamamlandıktan sonra sis ve ışık gösterisi ile sahneye çıktık. Şarkımızın dansını ilk defa hayranlarımıza sunduk. Hepimiz aşırı tempolu ve titiz bir şekilde dansa özen gösterdik. Koreografi ve özel ışık sistemleri ile dansımızı güzelleştirirken Army'nin çığlıklarını çok net duyabiliyordum. Dansın son parçasında Yoongi hyung partını söyleyerek bitirdi ve yere çöktü. Müzik yavaşlıyormuş gibi olurken bir anda hızlanınca takla atarak ayağa kalktı ve söylemeye devam etti. O sırada biz hemen arkasında duruyor dans figürlerini yapıyorduk. Sonunda şarkı bitince harika bir alkış ve bağırış sesleri geliyordu. Nefes nefese yan yana geçip el ele tutuştuk ve eğildik. Hepimizin belli konumumdan dolayı yine Yoongi hyung ile el ele tutuşmuştuk. Her seferinde yorulduğum için ritimsiz atan kalbim daha da ritimsiz hale geliyordu. Elimi bıraksın istemiyordum ama her seferinde ilk elini çeken o oluyordu. İzin verse bir ömür elini tutup asla bırakmazdım. Performanstan sonra biraz dinlenip konsere devam ettik. Sonunda konser bittiğinde hazırlanma odasında yorgun bir şekilde her birimiz bir yere yayılmıştık. Yoongi hyung saatini kontrol etti ve aceleyle ayağa kalkıp üzerini değiştirmeye gitti. Bunu görünce bende üzerimi değiştirdim ve peşinden gittim.
Yoongi: Tam da içeri geliyordum. Bizimkilere gittiğimi söyler misin Taehyung
Taehyung: Bende seninle geleceğim
Yoongi: Taehyung
Taehyung: Nereye gittiğini çok iyi biliyorum. İzin ver geleyim lütfen
Kafasını sallayıp önden çıktı. Hemen arkasından ona yetiştim. Arabasına binip arabayı çalıştırdı.
Yoongi: Kemer
Taehyung: Ah pardon. Son zamanlarda çok dalgınım.
Yoongi; Bir sorun mu var?
Taehyung: Hayır ama yine de dalgınım.
Yoongi: Dikkatli ol o zaman.
Bir süre yol gittikten sonra yol kenarında bir çiçekçi dükkanı gördüm
Taehyung: Sağda durabilir misin?
Soru sormadan kabul etti ve arabayı durdurdu. Aşağıya inip çiçekçi dükkanına gittim ve en sevdiğini bildiğim çiçeklerden bir buket yaptırıp geri arabaya gittim. Araç tekrar çalışıp gideceğimiz yere gelene kadar tek kelime etmemiştik. Yoongi hyung aracı park edince aşağıya indik ve ilerledik. Onu bulunca durup bekledik. Çiçeği Min Joon'unun mezarına bırakıp geri çekildim ve biraz uzaklaştım. Yoongi hyung yanlız kalmak ve konuşmak isteyebilir diye. Uzaktan onu izlemeye başladım. Gece olduğu için hava karanlıktı. Yoongi hyung mezarın yanına çöküp eliyle toprağı okşadı. Konuşuyordu ama bu mesafeden duyamıyordum. Geçen 2 sene gibi yine ikimiz sadece ikimiz buradayık. Yine o mezarın başında ağlıyorken ben onu uzaktan izliyordum. Yaklaşık 1 saat kaldığımıza emindim. Ama hiçte uzun gelmemişti. Yoongi hyungu izlerken zaman uçmuştu neredeyse. Sonunda yerden kalkıp bir iki adım attı. Gözleriyle beni bulunca bana doğru geldi. Bir saniye gözlerime baktıktan sonra bana sıkıca sarıldı. Şaşırmıştım. Elbette daha önce bir çok kez sarılmıştık ama bu çok farklıydı. Sebebini bilmiyorum ama bana öyle hissettirmişti. Kalbim yerinden çıkacaktı. Olayın büyüsünün bozulmasına izin vermeden kollarımı kaldırıp bende sarıldım. Yoongi hyungun göz yaşları omuzumu ıslatmıştı. Dışarıdan bakan biri onu duygusuz ve soğuk bulabilirdi. Hatta çoğu zaman bu konuda eleştiri alıyordu ama Yoongi hyung tam tersine duygularını her zaman yanımızda yaşayan biriydi. Hatta özellikle ağladığı zamanları benimle daha çok paylaşıyordu. O ağlamayı güçsüzlük olarak algılamıyordu. Benimde aynı fikirde olduğumu bildiği için rahat rahat yanımda ağlıyordu. Bir süre öyle durup bekledik. Daha sonra yine ilk o ayrıldı. Biraz daha iyi görünüyordu artık. Min Joon'un mezarına son kez bakıp arabaya ilerledik. Bu sefer arabayı ben kullandım. Eve geldiğimizde anahtarlar ile kapıyı açıp içeri girdik. Jin hyung dışında herkes uyuyordu.
Jin: Yoongi nasılsın?
Yoongi: İyiyim Jin merak etme.
Jin: Üzgünüz. Konserden dolayı tamamıyla aklımızdan çıkmış.
Yoongi: Sorun değil. Gerçekten. Hem Taehyung yanımda oldu. Beni yalnız bırakmadı.
Taehyung: Her zaman hyung.
Yoongi: Ben uyumaya gidiyorum. İyi geceler.
Jin: İyi geceler.
Jin mutfağa gitti. Yoongi hyung merdivenleri çıkarken durdu ve bana döndü.
Yoongi: Teşekkür ederim Tae. İyiki varsın ve iyiki benim hayatımdasın.
Arkasını dönüp çıkmaya devam etti. Öylece dururken bir ara nefes alamadığımı farkettim. Kelebekler tekrar harekete geçmiş deli gibi dans ediyorlardı. İyiki benim hayatımdasın demişti. Ben onun hayatındaydım ve o buna İyiki diyordu.
Jin: Niye aptal aptal gülümsüyorsun?
Jin hyungun sesini duyunca irkildim.
Taehyung: Ne?
Jin: Aşık falan mısın? Ne diye ayakta dikilip aptal bir aşık gibi gülümsüyorsun?
Anında tuhaf hissedip kafamı iki yana salladım
Taehyung: Ne alakası var hyung? Ne aşkı? Kimseye aşık değilim ben!
Jin: Sakin ol Tae. Şaka yaptım. Sakin. Evdeki herkes bir garip. Ben uyumaya gidiyorum.
Taehyung: İyi geceler
Jin: Sanada
Jin de gidince bende odama çıktım. Yatağa girdim ama yorgun olmama rağmen uyuyamadım. Odamda ki balkona çıkıp bir sigara yaktım. Dumanın ciğerlerimi işgal etmesine izin verip gözlerimi kapattım.
Yoongi: Daha kaç kere şunu içmemeni söyleceğim?
Oluyor muu?