Yoongi: O ne demek şimdi?
Elindeki peçeteyi alıp ağzımı sildim.
Taehyung: Duydun işte. Jhope sizi ki görmüş.
Yoongi: Taehyung anlamıyorum ne kız arkadaşı?
Taehyung: Restoranda aşırı samimi olduğun kız arkadaşın işte.
Yoongi: Ama-
Taehyung: Bana açıklama falan yapmak zorunda değilsin. Senden hoşlanıyordum hepsi bu. Senin de bana aynı duyguları beslediğini düşünmüştüm. Gerçekten hyung o kadar güzel bakıyordun ki. Ne bileyim sen öyle bakınca seviyorsun sanmıştım. Ama gelmedin bile. Neden gelmedin ki? Bak beni sevmek zorunda değildin. Aslında sevsen ne güzel olurdu. Niye gelmedin? Gelip Taehyung ben senden hoşlanmıyorum sen yanlış anlamışsın. Ama sen beni orada yapayalnız bıraktın. Saatlerce bekledim biliyor musun? Saatlerce. Belki gelirsin diye.
Yoongi: Taehyung-
Taehyung: Sözümü kesme! Gitmek için acelen mi var? Belki kız arkadaşın seni bekliyordur. Ne yani o kadar güzel kızlar dururken beni mi sevecektin. Özür dilerim hyung. Seni sevdiğim için özür dilerim. Beni sevmeyeceğini bilsem de. Bizim bir ihtimalimiz olmasa da. Hâlâ seviyorum seni. Bu yüzden uzak duralım. Ben kendi evimde kalacağım. Birbirimizi göremezsek bütün sorunlar çözünür. Sen kız arkadaşınla mutlu olursun. Hayatınızdan çıkarım tamamen. Bir daha rahatsız etme. Nasıl olsa beni sevmiyorsu-
Sözüm yarım kalmıştı. Gerçi çok fazla konuşmuştum. Delirmiş gibi konuşuyordum. Ama şuan önemli olan bir konu vardı. Dudaklarını hissediyordum. Yoongi hyung beni öpüyordu. Bir anda hemde. Şaşkınlıkla donmuş bir şekilde öylece duruyordum. O ise daha da fazla hareket ediyordu. Yüzümü avuçlamış gözlerini ise kapatmıştı. Dudakları ise dünyada ki herşeyden daha güzeldi. Yavaşça geri çekildiğinde hala şaşkın bakışlarımı atıyordum.
Yoongi: Seviyorum seni.
Taehyung: Ne?
Yoongi: Taehyung bende seni seviyorum. Anlasana. Seviyorum işte. Kız arkadaşım falan yok. Restoranda Sang Hee ile birlikteydik. Jhope yanlış anlamış. Sang Hee'yi biliyorsun.
Taehyung: Gerçekten mi?
Yoongi: Gerçekten Tae. Gerçekten seni çok seviyorum.
Dudaklarımı yaklaştırıp dudaklarının üzerine yerleştirdim. Hayal veya rüya değildi. Gerçekti. Yaşadıklarının hepsi gerçekti. Deli gibi aşık olduğum adam da beni seviyordu. Mutluluktan dudakları yukarı kıvrılırken vakit kaybetmeden anında beni öpmeye başladı. Bu sefer şaşkınlığım azaldığı için bende karşılık vermeye başladım. Nasıl da hayalini kurmuştum bu dudakların. Sonunda nefessiz kalınca ayrılıp alınlarımızı bir birine yasladık.
Taehyung: İnanamıyorum.
Yoongi: İnan.
Taehyung: Neden gelmedin hyung.
Yoongi: Ben şey- Ne? Hala hyung mu diyorsun sen? Biraz önce birbirimizin dudaklarını sömürdük Tae hala utanmadan hyung mu diyorsun?
Taehyung: Ama ben senin hakkında kendi kendime bir şey düşünürken bile hyung diyordum.
Yoongi: Artık deme.
Taehyung: Tamam. Dikkat edicem hyun- Yani Yoongi hyung. Hayır hayır sadece Yoongi.
Gülüp yanağımı okşamaya başladı.
Yoongi: Ben senden özür dilerim Tae. Beni affet olur mu?
Taehyung: Affederim tabiki. Ama cidden neden gelmedin?
Yoongi: Bilmiyorum. Gerçekten aşırı kötü bir gündü benim için. Seni sevdiğimi bilsemde kendimden bile emin olamadım. İçimde gereksiz bir korku vardı. Bir anda istemeden Jimin ile telefonda konuştuklarınızı duyunca olmaz ki dedim. Bizden olmaz. Aklımdan binlerce düşünce geçti. Sana zarar verecekmişim gibi hissediyordum. Ama sonra neyi fark ettim biliyor musun? Asıl biz olmadan olmazmış Tae. Ben sensiz yapamazmışım. Sensiz uyuyamıyorum hatta onu geç nefes. bile alamıyorum. Birde tabi Jimin'in söyledikleri daha da kötü hissetmeme neden oldu. O kadar çok pişman oldum ki. Senin ne kadar üzüldüğünü duyduğumda kendimi dövesim geldi.