Jhope canlı yayını hazırlarken benim aklım hala Yoongi hyungun dediği şeyde kalmıştı. Neden Jungkook ile yakınlaşmam onu rahatsız etmişti ki?
Jimin: Tae
Taehyung: Hı?
Jimin: Dalgın mısın sen? Başlatıyoruz diyorum.
Taehyung: Hayır değilim. Başlatın.
Canlı yayın başlayınca düşünmeyi bir kenara bırakıp biraz olsun eğlenmek amacıyla bizimkilere uydum. Yayının sonuna doğru Jungkook'ta bize katılmıştı. Eğlenceli bir yayından sonra vedalaşıp kapattık.
Jhope: Hey dışarı mı çıksak. Hava alırız.
Jimin: Çok güzel olur.
Jungkook: Ben diğerlerine soracağım. Belki gelmek isterler.
Taehyung: Ben gelmeyeceğim.
Jimin: Nedenmiş o?
Taehyung: Yorgunum
Jimin: Hadi ama Taee hayatında kaç kere Paris'e geldin de şimdi gezmeyi reddediyorsun? İtiraz yok gidiyoruz.
Nede olsa Jimin'i ikna etmek imkansızdı. Diğerleri gelmek istemeyince sadece dördümüz dışarı çıktık. Biraz sokaklarda gezdikten sonra atmosferi harika olan bir mekanda biraz bir şeyler içip sahile yürüdük. Gerçekten de kendimi tüy kadar hafif hissediyordum. Çok ama çok hafif sarhoşluk ile rüzgar baya iyi geliyordu bana. Kumların üzerine oturup denizi izlemeye başladık. Bir ara Jungkook ile Jhope yürümek için uzaklaştığı sırada Jimin bana manalı bir bakış attı.
Taehyung: Niye öyle bakıyorsun?
Jimin: Acaba biraz konuşsak mı?
Taehyung: Ne hakkında?
Jimin: Jungkook'a ilk aşık olduğumda ne hissediyordum biliyor musun Tae?
Gözlerimi gözlerine sabitleyip dinlemeye başladım.
Jimin: Yıllarca yan yana olmamıza rağmen bir sürü şey yapmamıza rağmen aşık olduğum zaman defalarca yaptığımız şeyler beni daha da heyecanlandırıyordu. Ve çok mutlu ediyordu. Onun yanında sonsuz huzuru hissediyordum Tae. Biraz klasik olacak ama kelebekler Tae. Sürekli içimde kelebekler uçuyordu. O bana çok iyi hissettiriyordu. O üzülünce bende üzülüyordum ya da sevinince. Bütün duygularını iki katı yüksek yaşıyordum. Başlarda aklımdan bile geçmedi. Daha sonra kolayıma geldiği için kabul etmedim. Ama artık öyle bir noktaya geldim ki Taehyung canımı yakıyordu. Sonra ne oldu biliyor musun? Ona açılmama tek sebep olan şey gözlerinde gördüğüm kıvılcım oldu. Minicik bir kıvılcım. O kadar iyi hissettirdi ki cesaretimi topladım. Artık korkmuyordum. Sonuç ne olursa olsun. Hem Jungkook'un da bana karşı aynı duyguları beslediğini öğrendim. Şimdi iyiki ona açılmışım diyorum. Kesinlikle beni tamamlayan diğer yarım Jungkook.
Gözlerimin parladığını ve bir yanda da dolduğunu hissediyordum. O kadar içten konuşmuştu ki resmen büyülenmiştim. Hem anlattıkları. Bir dakika ben?
Jimin: Sana neden mi bunları uzunca anlattım? Tae eminim ki benim hissettiğim şeyleri sende hissediyorsun.
Hemde hepsini
Jimin: Gözlerinden bunu anlayabiliyorum. O kişiyi tahmin de ediyorum. Ve uzun zamandır farkındayım da. Sadece kendine açıklama yapmanı bekledim ama sen Tae. Sen bir adım bile yol kat edemiyorsun. Sana yardım etmek zorundaymışım gibi hissettim. Taehyung. Kendine itiraf etmeye hazır mısın?
Taehyung: Yoongi hyung
Bunu kesinlikle düşünmeden söylemiştim. Ama şuan beynim yerine kalbim hakimiyeti ele almış gibiydi. Jimin kocaman gülümseyip omuzumu okşadı.