Adel
Aklımdaki o kız yüzünden yatağımda debelenip duruyordum. Beynimi kemiren bu düşüncülerden kurtulmak isteyip bi hızda gözlerimi açtım. Doğrulup oturur pozisyona geldim ve telefonumu elime aldım. Whatsappa girdiğimde gruptan bir sürü mesaj geldiğini fark ettim. Bu saatte ne konuşmuş olabilirlerdi ki? Zibidiler. Asla susmuyorlar.. en saçma şeyin üstünde bile çok fazla konuşuyorlar.
Mesaja tıklayıp grupta yazılanları okudum. Yine saçma bir hikayeydi. Ağaçtaki kedi Altuğ'nun kafasına atlamış..bla bla bla. Biraz düşündüm. Yarın tekrar o cafeye gitmek istediğimi yazdım. Online olan İpek'ten hemen "bana uyar fakat hala vazgeçemedin mi o kızdan? Ne bu barista aşkı :D" cevabını almıştım. Diğerleri mesajı görmemişti, muhtemelen uyumuşlardı. İpek'in mesajına birşey demeden whatsapptan çıktım. Telefonu kapatıp tekrar uzandım. Bu sefer gerçekten uykum gelmişti. Hemencecik uykuya daldım.
Akşamüstü cafeye gelmiştik. Gözlerim baristayı arıyordu. Bulamadım, gelmedi sanmış ve üzülmüştüm. Ta ki Altuğ'nun "seninki geliyor" demesine kadar. Onu görünce gülümsemiştim. Her hafta sonu gidip geliyordum. Daha beni fark etmedi bile. Ne sinir bozucu..
Kahvelerden hiç anlamam. Elit elit kahve alan arkadaşlarımın arasında kutu kolayla komik görünüyordum büyük ihtimal ama pek umurumda değildi. Tek umursadığım baristaydı. onu izlemek çok keyifliydi. Yaka kartında buket yazıyordu. Evet, onun hakkında tek bildiğim buydu. Komik. Omuz hizasına gelen kumral saçları çok hoştu. Her zaman al olan yanakları ve hafif dolgun dudakları.. yanındaki arkadaşı onu izlediğimi fark etmiş olsa gerek ona beni göstermiş ve gülmüşlerdi. Acaba dalga mı geçiyorlardı? Hiç bilmiyorum ama umarım benim hakkımda güzel şeyler söylüyorlardır.
Buket
Her zaman ki gibi gelen kişilere birşeyler hazırlıyordum. Derin arkamdaydı, o da birşeyler hazırlıyordu. "ssh, şu karşıdakine baksana. Her haftasonu gelip duruyor. Seni izlediği çok belli."
Derinin bunu söylemesiyle işaret ettiği kişiye gözlerimi diktim. Simsiyah wolfcut modelinde saçları olan buğday tenli bir kızdı. Kısa bir süreliğine onu süzdükten sonra sırıttım. "Bu kaçıncı benden hoşlanan lezbiyen olacak acaba? İlla sevgilim var diye pankart asmam gerekiyor sanırım. Saçmalık." Bunu dedikten sonra derin bana bakıp güldü. "Sakin olsana kızım, sana bir zararı olmadı sonuçta. Sessizce gidip geliyor. Hem ne bu tavrın? nefret edermiş gibi."
Derin'in yüzüne baktım. Oflayıp geri işime döndüm. Bi nefretim yoktu. Sadece bu tarz kızların bana yapmadığı kalmadı. İğrenç. Ayrıca sevgilim varken hala yürümeleri ayrı iğrençti.Bu konuşulanlardan sonra gözlerim kıza takılıp durdu, gerçekten güzel ve tatlı gözüküyordu ama onun da diğer kızlar gibi olduğundan hiç şüphem yoktu. Onu boşverip işime daldım. Bu süreç çok hızlı geçmişti. Saatin geç olduğunu fark edince oradakilere gideceğimi söyledim. Üstüme trençkotumu geçirip dükkandan sessizce çıktım.
Adel
Pek de güzel şeyler konuştuklarını sanmıyordum. Mimiklerinden bile belli oluyordu. Bu durumun moralimin bozduğunu anlayan yağmur koluma girip yanağımdan öpmüştü. Bu moralimi düzeltmese de gülümsememi tutamadım. Gerçekten tatlı kız. Beni mutlu etmek için her şeyi yapar. Güvendiğim insanlardan..
Saat geç olduğu için hepimiz ayaklanmıştık. Barista ortalıktan kaybolmuştu. Gitmişti sanırım. Çocuklarla Birbirimize sarılıp veda ettikten sonra hepimiz evlere dağılmıştık.Kaplumbağadan daha yavaş olan adımlarımla, yere baka baka gidiyordum. Acaba kızı rahatsız mı etmiştim? Kafama takılmıştı. Evime yaklaşmama rağmen içeri girmek istemiyordum. baristayı tekrar görmek istiyordum. Hafta içi cafeye gittiğimde veya haftaya okulda görebilecektim belki ama uykusuzluktan her ders, her teneffüs uyuyacaktım büyük ihtimalle. Aynı okulda olmamıza rağmen beni bir kere bile görmemişti sanırsam..
Etraf karanlık ve sessizdi. Sokakta sadece birkaç köpek, kedi ve ben vardık. Kedilerden biri gelip bacağıma süründü. Eğilip onu sevdim. Kedilerin mırlamaları insanları çok rahatlatıyordu. Her insanı olmasa da en azından beni rahatlatıyordu. Sevimli hayvanlar. Güzel güzel bu tatlışı severken birden bir çığlık sesi duydum.Buket
Karanlık sokaklardan geçerken asla sakinliğimi koruyamam. Çok ürkütücü.. Hızlı adımlarla giderken aklıma yine o müşteri geldi. Bugün niye kafamı bu kadar o kıza takmıştım bilmiyorum. Ne kadar tatlı biri gibi gözükse de gülmediği zaman çok soğuk gözüküyordu. Birden titredim. Çekik gözleri ve güzel bakışları vardı. Çok hoştu. Her neyse, şimdi kafamı buna takmamalıydım.
En azından bir süre rahatlamak ve sevgilimi aramak için telefonumu çıkardım. Onun sesini duyarsam hem rahatlayacaktım, hem de bir süre aklımda kötü şeyler kurmayacaktım. Aramama cevap vermeyince telefonu kapatıp cebime soktum. Belki de uyumuştur diye düşündüm. Yürürken etrafıma bakındım. Daha önce böyle bir sokaktan geçtiğimi hatırlamıyordum. Kaybolduğumu fark edince ağzımdan bir küfür savruldu.
Etrafta kimsecikler yoktu, korkutucu. Doğru yolu bulmaya çalışırken birden bir ses duydum. Kafamı hemen o tarafa çevirdim. "Kim var orda?!" Diye seslendim ama cevap alamadım. Yürümeye devam ettim ve tekrar bir ses geldi. Bu sefer gerçekten çok fazla tırsmıştım. Birden birisi arkamdan gelip ağzımı eliyle kapatmıştı. Kurtulmaya çalışıyordum ama bu her kimse ona gücüm yetmiyordu. Birden sağ tarafımda da bir beden hissettim. Çantamı almıştı. Beni tutan kalın sesli piç konuşmuştu. "Bu çıtır baya güzelmiş. Eğlenebiliriz aslında." Diyip gülmüştü. Çantamı alan dövmeli ve genç gözüken garip tip de gülmüştü. "bu güzelliği şimdilik bırakalım. Başka zaman görürsek yakalarız." Demişti. Bunu derken saçımla oynuyordu, pislik.
Arkamdaki herifin konuşurken elinin biraz aralandığını fark edince çığlığı bastım. Ağzımı yine sıkıca kapamıştı. "Sus ulan!"Adel
Çığlığı duyunca etrafıma bakındım. Ses yan sokaktan gelmişti büyük ihtimalle. Koşturarak oraya gittim. İki adam ve bir kadın vardı sokakta. Ne yaptıkları belliydi, Orospu çocukları.. ikisinin de arkası dönüktü. Belki bir şeyler yapabilirdim.. Hızlıca onlara yaklaştım ve alelacele kızı tutan adamın boğazına kollarımı sarıp sıkmaya başladım. Kızı bırakmış kendini kurtarmaya çalışıyordu. Kendisi iriydi fakat buna sadece 1 dakika dayanabilmiş ve bayılmıştı. Şerefsiz. Kızın yüzünü hala görememiştim. Ona sadece "çantanı al!" Diyebilmiştim.
Beni duyan kız adamdan çantasını almış, genç gözüken elemanın kafasına çantasıyla vurmaya başlamıştı. Komik bir durumdu. Terbiyesiz bulduğu gençlere çantasıyla vuran, minyon tipli yaşlı teyzelere benziyordu. ama gülemedim. Ciddi bir durumdaydık. Onun için ne kadar korkutucu olduğunu düşünmeme bile gerek yoktu. Anlayabiliyordum.
Kızın vurması sayesinde eğilir pozisyona gelen çocuğu tutup küçük sikine tekmeyi basmıştım. Ağzından bir inilti çıkmıştı. sonrasında elimi yumruk yapıp kafasının üstüne sertçe geçirmiştim. Neden böyle birşey yaptığımı bilmiyordum ama güzel bir histi. Sanki bir şey eziyormuşum gibi rahatlatmıştı. Şerefsiz pipisini tuta tuta kaçmaya başlamıştı. İşte buna gülmüştüm. Gülmeyi bırakıp arkamı döndüm. Karşımdaki Kıza baktığımda gözlerim kocaman açılmıştı. Bu adının buket olduğunu bildiğim baristaydı. Beni görünce o da şaşırmış olsa gerek onun da gözleri ve ağzı birden açılmıştı..
Can sıkıntısı ve eğlencesine hayalimdeki ergen ilişkisini buraya döküyorum. Umarım seversiniz^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘉𝘢𝘳𝘪𝘴𝘵𝘢 | gxg
RandomHetero olduğunu düşünen barista ve sürekli onun çalıştığı kahve dükkanına gelen lezbiyen müşterinin ilişkisini konu alıyor.