bölüm 14

9.3K 315 158
                                    

Adel

Mışıl mışıl uyurken odamın kapısının açıldığını duydum. Giren kişi her kimse sessiz sessiz bana yaklaşmıştı ve yatağıma oturup yüzümü seviyordu. Sonradan o tanıdık ses geldi. "Adeeel, Uyaan!" Buket'in sesiydi. Mızmızlanıp öbür tarafa döndüm. "Gıcıklık yapma Kalk işteee!!" Bunun ne işi vardı burda be?!

Beni gıdıklamaya başlamıştı. Hemen gözlerimi açıp kendimi savunmaya aldım. Üstüme oturup beni durdurmak için kollarımdan tutmuştu. Bana pek gücü yetmiyordu ama neyse.. gülümseyerek baktı. "Uyandın sonunda" ben de ona gülümsedim. Onu tekrar öpmek istiyordum ama götüm yemiyordu. "Buket.. geçen günden hiç bahsetmedik. Yani, öpüşmemizd-" hemen üstümden kalktı ve komodin de ki küçüklük fotoğrafımı alıp konuyu değiştirdi. Sinir bozucu. "Hadi canım! Senin küçüklüğün mü bu?!!" Gerçekten beni o kadar çıldırtıyordu ki.. "hmhm.. Benim küçüklüğüm. Başka görmek istersen anneme sorarsın, sana gösterir. Şimdi odamdan çıksan iyi olur. Üstümü değiştiricem." Hafif sert bir ses tonuyla söyledim bunu. Yüzü düşmüştü. Elindeki tabloyu yerine bırakıp odadan çıkmıştı. Peh, o beni kaç defa üzdü şimdi bunun için boşuna sinirlenmesin. Sinirlenmez diye düşünüyorum zaten ama üzüldüğü belliydi.

Üstümü giyinip aşağı indiğimde annem ve Buket'in gayet iyi anlaştığını fark ettim. Çok tatlı gözüküyorlardı. Yanlarına gidip anneme sarıldım. "Hatunum n'apıyormuş bakayım!" Annemin yanaklarından öptüm ve işaret parmağını 'hayır' der gibi sağa sola sallayıp konuştu. "Ben babanın hatunuyum. Burda hatunum diyeceğin birisi varsa o da yanında duran güzelliktir." İkimiz de Buket'e baktık. O da bize şaşkın şaşkın bakıyordu. Bana baktığın da ona gülümsedim. O da gülümseyip başını aşağıya indirdi. Utanmıştı büyük bir ihtimal. Annem yanımızdan ayrılıp bana kaş göz etmişti.

Annem gidince Buket'in yanına gidip ellerini tuttum. "Biraz sert çıkışmış olabilirim, kusura bakma." Kafasını kaldırıp ellerimi sımsıkı sıktı. "Asıl ben özür dilerim. Yaşananlardan asla bahsetmek istemiyorum, cesaret edemiyorum. Çünkü seni öylece bıraktım Adel. Bunu hatırlamaya devam edersem hem senin için daha çok üzülürüm hem de ilişkim tehlikeye girebilir. Bunu asla istemiyorum, o yüzden lütfen beni anla." Hiçbir şey demeden kafa salladım. Bu durum gerçekten üzüyordu beni. Yüzümün düştüğünü görünce sarıldı. "Özür dilerim" dedi. Kafasını okşadım ve yine sessiz kalmayı tercih ettim.

Buket evden gittiğin de annem yanıma geldi. Sırtımı sıvazlayıp bana baktı. "Çok seviyorsun değil mi?" 'evet' anlamında kafamı salladım. Çok seviyordum. Asla kıyamıyordum, her şeyim olmuştu. "Ona hiç açılmayacak mısın? Sevgilisinden ayrılmasını bekleyerek nereye kadar böyle? Hep üzülen sen oluyorsun kızım. İstemiyorum bunu, sen üzülünce ben de üzülüyorum." Dedi annem. Sonra da başımı öpüp sarıldı. "Ben.. ne yapacağım hiç bilmiyorum anne. Ya hiç ayrılmazlarsa? Ya ben hep onların ilişkilerini izlemek zorunda kalırsam?" Annem beni susturmuştu. "Bak şimdi, bence Buket'te senden hoşlanıyor. Sana bakışlarını görüyorum. O da sana asla kıyamıyor ama farkında değilsin. Sen odadayken bir şeyler anlattı biraz. Baran'a karşı olan hisleri değişmeye başlamış sanırım. Baran ve sen arasında kaldı büyük bir ihtimal ve ikinizden birisini seçmesi gerek. Bundan sonra ne yapar bilemem. Ama kendini çok üzme tamam mı? Yine de bir umut var." Annemin dedikleri kalbime büyük bir umut vermişti. Yüzüm gülüyordu artık. Anneme sımsıkı sarıldım. Beni ayakta tutan bu kadındı. Babam böyle bir karısı olduğu için, ben de böyle bir annem olduğu için çok şanslıydım.

Buket

Baran yine eve gelmişti. Annemler evde yoktu ve Odamda rahat rahat öpüşüyorduk. Yine aklıma Adel geldi ve birden geri çekildim. Baran ne olduğunu anlamamış bir şekilde bana baktı ve ben bir şey demeyince tekrar öpmeye başladı. Gerçekten onu ne kadar kaybetmekten korksam da, tiksinmeye başlıyordum. Bu sefer yine geri çekildim ve kaşlarını çatmıştı. "Ne oluyor buket?!?!" Cevap bekler gibiydi.. "Ah, şey.." ayaklanıp bağırmaya başladı. "Şu sıralar ne kadar garip davrandığının farkın da mısın? Her öpmeye kalkıştığım da geri çekiliyor veya ittiriyorsun! Kafan mı iyi amına koyayım!?!" Artık ezik gibi kalmak istemiyordum. Şu zamana kadar hiç ona karşı gelmedim çünkü kaybetmekten korkuyordum. Bu yüzden hep altta olan taraf ben oldum. Hep beni küçümsedi, bağırdı, kızdı..

Ayaklanıp Baran'ı ittirdim. "Bana bağırıp durma artık Baran! Hep beni küçük düşürüyorsun, bıktım bundan!!" Yaklaşıp o da beni ittirdi. "Bir daha bana karşı gelmeye kalkışırsa-" sözünü tamamlamadan tokatı çakmıştım yanağına. Sinirli sinirli burnundan nefes alıp, veriyordu. Üstüme üstüme gelip duruyordu. Korkmadım değil.. gerçekten çok korkutucuydu şu an..

"Eğer bir daha böyle bir şey yapmaya kalkışırsan o elini alır her parmağını teker teker kırarım. Anladın mı beni!!" Sadece ona bakıyordum. Ellerim buz kesilmiş ve titremeye başlamıştı. "Cevap versene amına koyayım!!" Elini kaldırmıştı. Bana vuracağını anlamıştım. Başımı aşağı indirip, yüzüme siper amaçlı kollarımı koydum. Kollarımdan tutup çekmiş ve beni yere ittirmişti. Yere düştüğümde dayanamayıp ağlamaya başlamıştım. Yerde oturur pozisyonda olan beni görünce tekme atmıştı. Artık tamamen yerdeydim. Üzerime tükürüp "Pis orospu.." demiş ve ceketini alıp evden gitmişti.

Adel

Balkonda sigara tüttürüyordum. Evet odamın içinde bir balkon vardı. O kadar hoşuma gidiyor ki böyle olması.. Güzel güzel manzarayı seyrederken telefonum titremeye başladı. Arayan Buket'ti. Açıp konuşmasını bekledim. Sadece adımı söylemişti. Sesi titrek geliyordu. "Adel.. beni almaya gelir misin? Kapı açıktır büyük ihtimal... Odama gel." Burnunu çekip duruyordu. Siktir, ağlıyordu büyük ihtimal. "Geliyorum Buket. Olduğun yerde kal ve sakin ol. 2 dakikaya ordayım." Evlerimizin yakın olması ilk defa bir şeye yaramıştı. Hemen arabaya atlayıp gittim. Kapı dediği gibi de açıktı. İçeri girip etrafıma bakındım. Odasının yerini bilmiyordum. "Buket?!" Ortamda biraz sessizlik olunca seslendi. "Yukarı çık! Soldaki oda!" Koştura koştura odasına gittim. Bana ağlayarak bakıyordu. "Adel.." ağlamasını tuttuğu belliydi. Adımı söyledikten sonra salya sümük ağlamaya başladı. Yanına gidip sarıldım ve kafasını okşadım. "Şş.. tamam güzelim, geçti.. bir şey yok, burdayım.." Çocuk gibi kafasını göğüsüme gömmüş, belimden sımsıkı sarılarak ağlıyordu.

Sakinleştikten sonra sarılmayı bıraktım. Yatağına oturup konuşmaya başlamasını bekledim. Hızlı hızlı olan biteni anlatmıştı. Kolunda olan morluğu da görmüştüm. Kızın elini morartmıştı piç kurusu. "Orospu çocuğu.. sana iyi biri olmadığını söyledim ama beni dinlemedin!" Göz yaşlarını silip benden gözlerini kaçırdı. Elini tutup onu ayaklandırdım. "Prensesin gülmesi lazım. Ağlaması değil!"

Elinden çekeleyerek dışarı çıkardım ve arabaya oturttum. Alnından öpüp kapısını kapattım ve kendi koltuğuma geçtim. "Eveet.. nereye gitmek istersiniz hanımefendi? İlk önce biraz stres atmalıyız değil mi?"

Bakkala gidip 10-15 tane cam şişe aldım ve ormanlık bir alana getirdim hanımefendiyi. Bagajdan sopa çıkarıp eline tutuşturdum. Ne yapacağını bilmeyerek bana bakıyordu. "Peki.. şimdi bu sopayı al ve şişelere sırayla vur." Dediğimi yapıp çığlık ata ata şişelere vuruyordu. O deli gibi bağırırken kulaklarımı kapattım ve onu gülerek izledim. Bütün şişeleri kırdıktan sonra derin nefes alıp bana baktı. Elindeki sopayı yere fırlatıp hızlıca bana doğru yaklaştı..

Banane kardeşim! Ölün meraktan, kalın böyle. Diycem de.. atarım bir daha ki bölümü bu gece..

𝘉𝘢𝘳𝘪𝘴𝘵𝘢 | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin