Adel
Koltukta gıcır gıcır bir öbür tarafa bir bu tarafa dönüp duruyordu. Uyan artık, kulaklarım sikiliyor burada.. uyanması için sandalye de sallanıp durmuştum. Tam duracakken fazla sallandığımı fark ettim ve yere kapaklandım. En azından bu ses onu uyandırmıştı. Yerinden sıçrayıp bana bakmıştı. "Rahat dur." Diyip sandalyeyi kaldırmaya çalışmıştı. "Ne kadar ağırsın!" Islık öttürdüm. "Valla benim için hava hoş. Uyumasaydın gözümün önünde. Ayrıca susadım, su getir bana." Kaldırmayı bırakıp bana ters ters baktı. "Pardon? Ne zaman emir vermeye sen başladın?" Karnıma tekme atıp odadan çıkmıştı. Hay sokayım böyle işe. Beni resmen yerde bırakıp gitmişti.
İpek
Saat öğlen saatleriydi. Polisler evin önüne gelmiş bizimle konuşmaya başlamışlardı. "Maalesef, hâlâ bir iz yok.. Yine de umudunuzu kesmeyin derim." Serpil abla kendini yere bırakmıştı. Oracıkta bayılmıştı kadıncağız.. Buket hemen onu kaldırıp eve götürmüştü. Ben polisle konuşmaya devam ettim. "Adel Hanım'ın arası bozuk olduğu birileri var mıydı? Kaçırılma vakası da olabilir.." Siktir..
Buket
Serpil ablayı koltuğa oturtup, ellerine kolonya sıkmıştım. Biraz kendine gelince öylece düşünmeye başlamıştı. "Biraz daha iyisin di mi Serpil abla?" Elini tuttum. Bana gülümsedi ve kafasını 'evet' anlamında salladı. "Merak etme, onu bulacaklar." Beni, aynı kızıymışım gibi koynuna almıştı. Sımsıkı sarılmıştı. "İnşallah yavrum, inşallah." Bunu söylerken sesi titrek çıkmıştı. Bir o kadar ben de ağlamak istiyordum fakat kendimi tutuyordum. Şimdi güçlü olmam lazımdı. Adel'in olmadığı yerde, ben vardım. Onlara, kendi ailemmiş gibi destek sağlamam lazımdı. Biz mutlu mutlu sarılırken içeriye pat diye İpek daldı. Hepimiz gözlerimizi ona diktik.
Adel
Sıfatını siktiğim, gözlerini ovuştura ovuştura içeri gelmişti. Beni burada bırakınca tekrar uyumaya gitmişti anlaşılan. "Günaydın orospu." Piç piç sırıttım. Hemen kaşlarını çatmıştı. "Senin tipini kaydırmam bir iki saniyemi alır. Laflarına dikkat et." Küstah bir bakış attım. "Ya.. Demek öyle, Denesene." Derin "çocuklar!" Diye bağırmıştı ve yaklaşık 3-4 dakika içerisinde odaya, 2 tane deve gibi adamlar gelmişti. Derin kafasıyla işaret vermişti. Sandalyemi düzeltmişlerdi, sonunda, etrafımı tekrar düz görüyordum. Yamuk görmek yorucuydu. "Ah, teşekkürler!" Zincirlerimi kırmışlardı. Ne oluyor ulan? Biri, kolumun altına girmişti. Diğeri de öbür kolumun altına girmişti ve beni 3-4 cm havaya kaldırmışlardı.
Derin birkaç saniyeliğine bir yere gitmiş ve elin de kemerle beraber geri dönmüştü. Hassiktir. Amerikan filmlerinde ki mafya sahnelerini mi çekiyoruz kardeşim! Bu kadarı da abartı yani. "Derin, sakın.."
Tişörtümü sıyırıp, ucunu buruşturmuştu ve ağzıma tıkıştırmıştı. Vücudum tamamen açıktı. Göğüslerim de sütyen var, korkmayın.Hiç beklemeden kemerle karnıma vurmuştu. Acıdan ağzımdaki tişörtü sıktım.
Bir şeyler sorup, kafamı sallayarak yanıtlamamı istiyordu. Yanlış cevap verdiğim de ise kemeri yapıştırıyordu. Bu döngü saatlerce devam etti.Derin omuzlarını oynatıp, kafasını kıtlattı. "Huh.. yoruldum. Devam etsem m-" içeriye polisler dalmıştı. "Kaldır elleri! kaldır! Kaldır! Kaldır!" Bu 2 dev gibi adam beni o yüksekten bırakmışlardı. Yere düştüğüm de karnım çok fena acımıştı. "ADEL!" ağlaya ağlaya Buket'in bana doğru koştuğunu gördüm. Karnımı tutarak doğrulmaya çalıştım ama olmadı. Buket yanıma oturup, bana sarılmıştı. "Aşkım.." ben de ona sarıldım. "Her şey için çok özür dilerim, sana kaba davrandığım için kendimi aptal gibi hissediyorum!" Kafasını okşadım.. "ssh.. senin bir suçu- ah! Siktir." Sarılmaktan dolayı karnıma baskı uygulanmıştı ve bu canımı acıtmıştı. Buket hemen geri çekilip tişörtümü sıyırdı. "Hassiktir! Ne yaptılar sana! Hepsini bu piç Derin mi yaptı?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘉𝘢𝘳𝘪𝘴𝘵𝘢 | gxg
RandomHetero olduğunu düşünen barista ve sürekli onun çalıştığı kahve dükkanına gelen lezbiyen müşterinin ilişkisini konu alıyor.