Buket
Sabah Adel'in günaydın mesajıyla uyandım. Enerjim yerine gelmişti. Uyandığım andan itibaren kahvaltı masasına kadar onla konuşup duruyordum ve aynı zamanda gülüyordum. Annem gülüp bana baktı. "Hayırdır? Telefon elinden düşmedi. Baran mı o yazıştığın?" Anneme bakıp "Hayır, Başka biri." dedim ve Adel'le yazışmaya devam ettim. Bu uzun süre böyle devam etmişti.
"Yarın düğün var, işten izin alabilir misin?" Düğün falan istemiyorum artık. Gerçekten çok sıkıcı. "Off, anne.. Kimin düğünü yine?" Annemden kıçıma doğru bir tane terlik yemiştim. "Anneye oflanmaz eşek sıpası. Sen tanımazsın. Adel'in dayısı evleniyor. Adel de gelir büyük ihtimal. Aranız iyi diye biliyorum, birlikte takılırsınız işte." Adel'in gelecek olması aklıma yatmıştı. Kabul ettim. İzin alacaktım artık ne yapalım. Baran'ı çağırsa mıydım? Ay yok yok, istemez şimdi. Adel'i duyunca çok çabuk ikna olmuştum. Ne yapayım. Kız çok tatlı.
Adel
Dayımın düğününde ne giyicektim ben anasını satayım. Annem sanki dediğimi duymuş gibi ışık hızında yanıma damlamıştı. "Ayyy, elbise giysenee!" Kafamı ona çevirip yana doğru yatırdım. "Anne. Öyle bir şey giymeyeceğimi biliyorsun. Sevmiyorum ben elbise falan." Meraklı meraklı bakıyordu. "Ne giyeceksin o zaman?" Ah.. cevabını bilsem şu an mağazada falan olurdum büyük ihtimal. "Bilmiyorum, birazdan İpek hepimizi alıcak. Biliyosun onlar da ben nereye gidersem oraya geliyorlar. Kendilerine bir şeyler alırlar ve bana da yardımcı olurlar." Annem ellerini çırptı. "Tamam o zamann! Çok geç kalmayın." Tam o sırada Yağmur beni aramıştı. "Tamam tamam. Hadi ben gidiyorum." Annemin yanağından öpüp dışarı çıktım. İpek hepsini almıştı anlaşılan. Son olarak ben de bindim ve gittik.
Kabinde defalarca bir şeyler deneyip onlara gösterdim ama beğenmediler. En sonunda pes edip yanlarına gittim. "Neden basit şeyler deniyorsun ki? Dayın evlenmiyor mu kızım. Git takım elbise falan giy." İpek'in dediği mantıklı gelmişti. Sevinçten İpek'e sarıldım. Şimdi hepimizin istediği olmuştu. Gömleğim, kravatım, pantolonum. Her şeyim siyahtı ve kendimi bunların içinde aşırı özgüvenli hissetmiştim. Onlar da beğendiğine göre bunları alacaktım. Altuğ da kendine uzun kollu, kahverengi bir süveter almıştı. Evde beyaz bir pantolonun olduğunu söylüyordu, altına da onu giyecekmiş.
Ordan başka bir mağazaya geçtik. Yağmur kendine kırmızı bir elbise bulmuştu. Kabinde deneyip bize gösterdiğinde İpek'in ağzından salyalar akmaya başlamıştı. Tabii ki gerçekten değil ama kıza öyle bi bakıyordu ki.. Yağmur da elbisesini aldıktan sonra hepimiz İpek'e bakmıştık. Son olarak o kalmıştı. "Bana hiç bakmayın. Paramı boşa harcayamam. Evden beyaz gömlek ve siyah pantolon giyip üstüme blazer ceket geçiririm olur biter." Demişti. Hepimiz onu haklı bulmuştuk. Arabaya bindikten sonra Altuğ düğünün hangi gün olduğunu sordu. "Yarın. Aslında düğünün başka bir zaman olmasını tercih ederim çünkü baristayı görmek istiyorum." Arkamdaki Yağmur kafama geçirmişti. "Başlarım baristana. Yeto artık." Güldüm. Aklıma dün baristayla yaşadığımız şeyler geldi ve hemen onlara anlattım. "E çüş artık. BİLDİĞİN ÖPÜŞMEKTEN KAÇINMIŞ BE KIZ" Yağmur çingene gibi bağırıyordu arabada. "Sevgilisi var ne yapsın. Doğal olarak öpmekten kaçınması normal." İpek'ten Yağmur'a böyle bir cevap gelmişti. Hemen sonrasında "sevgilisi de sevgili olsa be ayol! Herif kim bilir daha görmediğimiz kimlerle aldatıyor kızı!" Altuğ'nun bunu demesi hepimizi güldürmüştü. Altuğ sevgilisinin veya herhangi bir topluluğun içinde gerçekten çok farklıydı. Ama bizim yanımızda aşko kuşko birine dönüşüyordu. Salak çocuk. Şebeklik yapmadan duramıyor yanımızda.
Akşam olduğunda hepimiz evlere ayrılmıştık. Eve geldiğimde annem meraklı meraklı bakıyordu. Odamda aldıklarımı giyip aşağı indim ve anneme podyum yürüyüşü sergiledim. Giydiklerimle bu yürüyüş ne kadar uyumludur bilemem. Bana, daha doğrusu yürüyüşüme gülüp duruyordu. Gülüp yanına oturdum ve sarıldım. "Ee, beğendin mi?" O da bana sarılıp, öpmüştü. "Beğendim. Beğenmez olur muyum. Her şey yakışır benim kızıma." Gülüp sımsıkı sarıldıktan sonra yanaklarını öpücük yağmuruna soktum.
Akşamına babam gelince ona da aynı yürüyüşü yaptım. İkisi de gülüp duruyordu. Babama da beğendirmiştim bu hâlimi. Altuğ'lar olmasa düğünde hiç bir bok yapamazdım sanırım. Onların gelecek olması iyi oldu.
Herkes uyuduktan sonra ben de yatağıma geçip telefonu elime aldım. Buket'ten mesaj gelmişti. Konuşmaya başlamıştık.
Buket
Hâlâ benim de düğüne geleceğimden haberi yoktu. Bana bir şeyler anlatıp duruyordu. Annesi söylememişti sanırsam. Şapşal.. onla konuşurken sürekli gülümseyip duruyordum. Gerçekten durduramadığım bir şeydi bu. Elimde değil.. düğüne geleceğime dair ona bir şey söylemek istemedim. Sürpriz olsun istiyordum. Ha bir de bugün kendime çok güzel bir elbise aldım. Tanımadığım birinin düğünü için elbise almak saçmaydı ama.. Bilmiyorum. Adel'e güzel görünmek istiyorum sanırım..
Rahat 1-2 saat sohbetimiz devam etmişti. En sonunda uyuyacağımı söyleyip iyi geceler mesajı attım ve yatağa iyice gömüldüm. Yarını düşünmekten uyumam biraz zaman alacaktı büyük ihtimal.. ama çok uykum vardı. Bu yüzden uyumam lazımdı. Hadi buket.. yaparsın! Uyuyabilirsin!
9. Bölümü de gece(üşenmezsem) yazarım büyük bir ihtimal. Buket'in önceden gıcık olduğu, sürekli gelen müşteri yavaş yavaş hoşuna gitmeye başlıyor. Ne düşünüyorsunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘉𝘢𝘳𝘪𝘴𝘵𝘢 | gxg
RandomHetero olduğunu düşünen barista ve sürekli onun çalıştığı kahve dükkanına gelen lezbiyen müşterinin ilişkisini konu alıyor.