bölüm 17

9.8K 261 97
                                    

Adel

Resmi olarak sevgili olmamızın ardından 1 hafta geçti. Artık daha mutluyum diyebiliriz. Buket her şeyim de destek olup beni mutlu ediyor. Asla göz yaşı dökmemi istemiyor. Ben de ona karşı öyleyim. O kadar güzel bir ilişkimiz var ki..

Bugün Altuğ, Zehra, ben ve Buket bir kafeye gideceğiz. Yağmur ve İpek'in işi vardı. Bu yüzden gelmeyecekler.

Üstüme koyu gri, kısa kollu bir gömlek, altıma da siyah bir pantolon giydim. Buket'i almaya gittiğim de ise beni, siyah bralet büstiyer, üstüne beyaz bir gömlek ve pantolonla karşılamıştı. Üstüne bir şey döküldüğü anda mahvolacaktı. Dikkatli olması gerek, bunları giymek cesaret ister.

Arabaya bindiğinde gözlerimi bralet büstiyerine dikmiştim. "Küçük gözüküyorlar" ilk başta ne dediğimi anlamamış olsa gerek, yüzünü garip bir ifade kaplamıştı. Göğüslerinden bahsettiğimi anladığın da kızmıştı. "Döverim seni Adel." Arabayı çalıştırdım. "Özür dilerim hanımefendi! Kızmayın, acıyın bana!" Gülüp, kafama yavaşça vurmuştu. "Şımarma da gidelim şu kafeye. Altuğ'lar çoktan varmıştır." Güldüm ve kafeye doğru sürdüm.

Buket'in dediği gibi, Altuğ'lar çoktan gelmiş ve boş bir yer bulmuşlardı. Yanlarına gitmeden önce kahvelerimizi alıp yerlerimize oturduk. Hâlâ kahvelerden anlamayan bir insanım ama Buket yüzünden sürekli kahve içmem gerekiyor. Bana, kahvelerin adlarını ezberletmeye çalışıyor.

Güzel güzel sohbet ederken Buket etrafına bakındı. "Eskiden çalıştığım kafeyi özledim." Ona baktım ve elini tuttum. "Belki birgün, kendi kahve dükkanı açarsın. Çalışan olmana gerek kalmaz." Dudaklarını büzüp bana baktı. "Ama ben yaptığım kahveleri insanlar denesin, tatsın istiyorum." Yanağından öptüm. "O zaman hem patron, hem de barista olursun." Gülümsedim. Fikrimi beğenmişti. "Mantıklı bir fikir, ilerde neden olmasın?" Bana gülümsedi. Altuğ iğrene iğrene bize bakıyordu. "Iyy çok yapış yapışsınız." Zehra alttan Altuğ'nun bacağını cimciklemiş olsa gerek, canının yandığını belli ederek bağırmış ve üzgün üzgün Zehra'ya bakmıştı. Altuğ'nun taklidini yaptım. "Sanki senin Zehra'ya yaptığın hareketleri görmüyoruz" hepimiz gülüp muhabbete devam ettik.

Kalkıp, kafeden dışarı çıktığımız da kimi gördük dersiniz? Baran piçini. Ondan büyük olduğu belli olan bir kadınla sarmaş dolaş bize doğru yaklaşıyorlardı. Buket onları görünce biraz duraksamıştı çünkü, şerefsiz Baran resmen kıza gözünü dikmiş öyle geliyordu. Buket'in elini sımsıkı tuttum. "Korkma, ben varım." Buket'e, ihtiyacı olan cesareti verdikten sonra ilerlemeye devam ettik. Baran ve o kadın yanımıza tam olarak geldiklerin de dimdik Baran'a baktım. Piç piç sırıtıyordu. Bizi geçip, gittiklerin de durdum. Buket, Altuğ ve Zehra bana bakmıştı. Buket kolumu tuttu. "Ne oldu Adel?" Geriye dönüp hızlıca Baran'ların yanına gittim. Kafeye girmeden önce onlara yetişmiştim. Yaklaştığım da Baran'a seslendim.  "Piç Baran!" Durup, arkasını bana döndüğünde  yakasından tutup kafayı geçirdim ve yere ittirdim. "Buket'e nasıl vurmuştun?" Koluna tekme attım. Acıdan bağırması, içimin yağlarını eritiyordu. "Böyle mi vurmuştun?" Bacağımı baya yükseğe kaldırıp bir karıncayı ezermişçesine karnına vurdum. "Böyle vurmuştun galiba." Üstüne tükürdüm ve kafasına ayağımla bastırdım. "Pis orospu anandır diyeceğim ama yazık kadına. Eğer ki onun bir günahı varsa, tek günahı seni doğurmaktır sanırım. Bundan sonra benim olana zarar vermesen iyi olur. Sakalını siktiğim.." Koşarak Buket'in yanına gittim ve elini tutup arabaya bindim. Altuğ arkadan bağırıyordu. "WOUU!! İŞTE BENİM KIZIM!" gülüp gaza bastım ve oradan uzaklaştım.

Sahil kenarına geldiğimiz de bu olayla ilgili konuşup, güldük. Buket'in hoşuna gitmişti anlaşılan. İç çekip etrafına bakındı. "Buraya bizimkilerle gelmeliyiz." Dediği mantıklıydı. Hep manitayla mı romantiklik yaşayacağız burada? Azıcık da agaları getirip onlarla romantik anlar yaşayalım, di mi? "Geliriz güzelim. Şuraya bir ateş yakarız belki. Yine piknik gibi bir şey yaparız. Sadecee.. Altuğ beni tekrar suya itmezse güzel olur." Gülüp, vücudunu bana doğru iterek, beni sarstı. Kafasını omzuma yaslamıştı. Ben de kolumu onun omzuna atıp kafasından öptüm. "Seni seviyorum." Bunu demesi o kadar hoşuma gidiyordu ki.. Elim de olsa burada çocuk gibi koştururum. O kadar mutlu ediyor. Kafamı onun kafasının üstüne yasladım. "Ben de seni seviyorum sevgilim."

Buket

Şapşal şapşal Adel'le birlikte otururken telefonuma, bilmediğim bir numaradan mesaj geldi.

*** *** ** **:  Senin aldatıldığını bilmesine rağmen sana söylemeyen biriyle sevgili olmak nasıl bir his? Ah.. kesinlikle aptal hissediyorsundur. Yazık sana. Hiç beklemeden ayrıl derim. Hem, tek bir kişiyle uzun süre devam ettirecek birine de benzemiyor. Adel gibiler böyledir. Birkaç güne kalmaz, aldatır seni. Neyse.. yine de senin kararın, görüşürüz hayatım💋

Aldatılmak? Adel? Ne?! Bu mesaj kafamı çok karıştırmıştı. Ne demek istediğini bile anlamamıştım. Ayrıca kimdi bu mesaj atan?! Benim numaramı nereden biliyordu?...

Adel bir süre sessiz kaldığımı fark edince bana baktı. "Bir şey mi oldu?" Telefonu hemen kapatıp cebime attım. "Ah, hayır.. biri mesaj atmış.. ona bakıyordum." Bu kadar ani tepki vermeme şaşırmıştı. Kaşlarını havaya kaldırdı. "Öyle mi? Kim? Bakabilir miyim?" Cebim de duran telefonu sımsıkı tuttum. "Hayır, hayır. Bakmasan daha iyi." Bir süre sessiz kalıp, bir cebim de duran telefona, bir de bana baktı. "Benimle mi ilgili bir mesaj?" Panik olmuştum, çok fazla şey soruyordu. "Hayır! Değil!.. neyse, boş verelim." Tam bir aptalım. Neden birden bu kadar bağırıp, sert çıkıştım ki? Adel'in yüzü düşmüştü. Hiçbir şey demedi ve öylece kaldı. Ben de sustum. Saat geç olunca beni evime bırakmıştı. Hala ikimizden de ses yoktu.

*****

Eh.. Buket hanım. Bu dediklerimden sonra hâlâ Adel'e karşı, aynı hisleri ve duyguları besleyecek misin? Ve Adel.. Buket'le olduğun için seni o kadar pişman edeceğim ki. Sizi ayırmadan yakanızdan çekilmeyeceğim. İkiniz de üzülüp, acı çekeceksiniz..

Sizce kim bu bilinmeyen kişi? Tanıdığınız biri. Hikayede çok karakter olmadığı için tahmin etmeniz çok kolay. Bakalım neler bekliyor bu güzel çiftimizi?

𝘉𝘢𝘳𝘪𝘴𝘵𝘢 | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin