bölüm 16

10K 315 44
                                    

Adel

Hepimiz piknike gitme planını kabul etmiş ve sabah olunca hazırlanmaya başlamıştık. Ben birkaç içecek alacak ve annemin yaptığı kekten götürecektim. Yağmur, sigara böreği yaptığını söylüyordu. Vasıfsız ipek de çay içebilmek için termos getirecekmiş. İçecek olarak kola falan olacaktı fakat İpek'in içindeki doblocu enişte yüzünden çay da içecektik. Mangal yapsa tam olacaktı. Buket'in annesi, yani Fatma abla da sarma yapmış. Allah razı olsun ondan valla. Aç aç kalıcaktık yoksa orda. Altuğ bir şey yapmadığını söylüyordu ama flörtü tuzlu kurabiye yapmış. Yengemiz de hamarat çıktı ne güzel. Böylece ekip tamamdı işte..

Buket'i evinden alıp İpek'in attığı konuma doğru sürmeye başladım. Onlar çoktan gidip, yer bulmuştu bizim için. Altuğ da flörtünü almış, peşimizden geliyordu. Şerefsiz, biraz gazlayıp önümüze geçmişti. Ben de gaza basıp arabaları yan yana getirdim ve Buket'in camını açtım. Beni fark etmişti. İkimiz de yavaşlamıştık. Camı açması için el kol hareketi yapıyordum. En sonunda ne dediğimi anlamış ve kendi camını açmıştı.

"Ulan, şerefsiz Altuğ! Var mısın yarışa? İlk giden kazanır!" Onun arabasında egzoz vardı. Egzozunu açıp, sırıtarak bana baktı ve bastı gaza. "Ulan.." gazı köklemiş peşinden gidiyordum. Yanımda olan Buket gülüyordu. Bu hız, onun hoşuna gitmişti galiba. Hoşuna gittiğini görünce iyice gaza gelmiştim. Altuğ'nun önüne geçip gazlamasına izin vermedim. Saat erken olduğundan yol neredeyse boştu. Bu yüzden bu kadar rahattık. Bir süre böyle durduktan sonra kornaya basıp piknik alanına gazladım.

Arabalardan indikten sonra hepimiz İpek ve Yağmur'un yanına gitmiştik. Altuğ'nun flörtüyle tanışmıştık. Tatlı bir kızdı. Adı Zehra'ydı. Göl kenarı gibi bir yerdi burası. Pek insan yoktu. Hoşuma gitmişti. İpek'lerin çoktan yerleştiği piknik masasının etrafına eşyalarımızı dizmiştik. Hepimiz açtık, bu yüzden sofrayı hemen hazırladık. Herkes tabaklarını doldurmuş, hayvan gibi yiyordu.

Tabağımdaki sigara börekleri bitince masanın öbür ucun da olan böreklere uzanmaya çalıştım. Yetişemiyordum. O sırada Buket alıp, bana uzatmıştı. Utanarak elindeki böreği ısırdım ve sonrasında kendi elime aldım. İkimiz de birbirimize gülümsemiştik. "Siz şimdi sevgili misiniz?" İpek'in bu sorusu yüzünden yediğim lokma boğazım da kalmıştı. Altuğ sırtıma vurup "sakin ol lan" demişti. Buket yanımda sessize kıkırdamıştı. "Nee?! Hâlâ sevgili değil misiniz yani?! Adel, hemen çıkma teklifi etmen gerek! İnanıyorum sana kızım, yaparsın!" Yağmur, İpek'in ağzına sigara böreği tıkıştırmıştı. "Senin de, benim yaptığım böreğin tadına bakman gerek, değil mi güzelim." İpek ağzında ki kocaman sigara böreğiyle konuşuyordu. "Ovot hoyotom, çok lozzotlo olmoş. Olono soğlok!" Yağmur gülümsedi. "Afiyet olsun."

Herkes karnını doyurduktan sonra sofrayı topladık. Çöpleri poşete attık. Altuğ, ipek ve ben gölün etrafında geziniyorduk. Buket, Yağmur ve Zehra çekirdek çitliyerek, güzel güzel dedikodu yapıyordu masada. Bizim olduğumuz yer biraz yüksekteydi, göl alçakta kalıyordu ama baya derin gözüküyordu. Islık öttürdüm. "Vay anasını! Baya yüksekteyiz!" Arkam da olan Altuğ da baktığım yere bakıyordu. "Aynen öyle.. Adel, bir baksana." Arkamı dönüp, Altuğ'ya baktığım an da beni ittirmişti. "İyi bıcı bıcılaar!!" Göle düşmüştüm. "GÖTÜNÜ S.. ALTUĞ" yukardan bana gülerek bakıyordu. "İltifat için sağol canı-" Altuğ egolanırken İpek arkadan gelip, onu itmişti. İpek hayvan gibi anırıyordu. "GERİZEKALI PUHAHHA" olduğu durumdan hiç memnun olmayan, somurtan Altuğ'ya gülerek baktım. "İNTİKAAAM" diye bağırıp su sıçrattım. O da bana sıçratmaya başlamıştı. Bu büyük fighttan sonra ikimiz de çıkıp, İpek'in yanına gitmiştik. Kızlar da oradaydı. Seslerimize gelmiş olmalılardı.

Buket'in yanına titreye titreye gittiğimde bana gülerek bakıyordu. Hırkasını bana sarmıştı. "Çocuk musun sen? Şu haline bak." Gülerek saçlarımı düzeltiyordu. Gülerken güzel olan sayılı kişilerdendi gerçekten.. Ona hayranım.

Dalmış olsam gerek, Yağmur'dan sert bir tokat yemiştim. İpek, arkadan "Yaşasın! Benim yaşadığım acıları artık bir başkası daha yaşıyor!" Diye bağırıp, seviniyordu. Yağmur'un eli gerçekten ağırmış. İpek nasıl dayanıyor acaba?
Altuğ "Kaçırma bu kızı Buket. Gördün mü sana bakarken nasıl daldığını. Kör kütük aşık işte, sakın kaçırma." Diye darlıyordu kızı. Buket, utanıp bana bakmıştı. Kulağına yaklaştım ve "Utanma, dalga geçiyor sadece." Diyebildim, gülümsemişti.

İçecekleri ve termostaki çayı bitirmiştik. Getirdiğimiz yemekler de bitmiş sayılırdı. Yere örtü gibi bir şey sermiştim, ona uzanıp gökyüzüne bakmaya başladım. Buket'te yanıma uzanmıştı. Elimi tutmuştu. Zehra bize bakarak "oo çifte kumrular!" Demişti. Ona bakıp güldüm. Buket'te gülüyordu.

Saat akşamüstüne doğru yaklaşınca hepimiz evlere ayrılmıştık. Buket ve ben hariç. Arabada, öylece el ele tutuşarak duruyorduk. Sessizliği bozan Buket oldu. "Emm.. Biz şimdi neyiz?" Bana meraklı gözlerle bakıyordu. Kalp atışım hızlanmıştı, bu soru beni çok germişti. Derin bir nefes alıp, verdim. "Uzun süredir.. çok çaba göstermesem de, sahip olmaya çalıştığım, benim olmanı istediğim kadındın. Şimdi ise ellerin ellerim de. Artık bana.. Hayır, gözlerimin içine bakarken, gözlerindeki ışıltıyı net bir şekilde görebiliyorum. Ben istediğimi aldım Buket. Ne olduğumuza sen karar ver." Gülümseyip bir süre öylece bana baktı. "O zaman.." dudağıma uzun bir öpücük bırakmıştı. "Sevgilimsin."

Ehh benden bu kadar. Günde 3 bölüm. Wow.. cips-kola+dizi keyfi yapmaya gidiyorum. Size iyi okumalar. Kısa oldu bölümler ama yapıcak bir şey yok artık😵

𝘉𝘢𝘳𝘪𝘴𝘵𝘢 | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin