bölüm 4

16.9K 549 210
                                    

Buket

Misafirler çoktan gitmiş, saat akşamüstünü geçmişti. Babam ve annem odalarına çekilmişti. Ortam çok sessizdi. Baran ve ben tek kalmıştık. Bir şeyleri öğrenmek ve açığa çıkarmak istiyordum. Ayrıca sabah ki konuşmamız da çok yetersizdi. Bu yalnızlığı fırsat bilip konuşmaya başladım. "Şu sıralar hiç birlikte vakit geçiremiyoruz. Geceleri ne yapıyorsun bilmiyorum ama sen o saatte uyuyacak bir insan değilsin Baran. Neler çeviriyorsun?" Bana dönmüş, kaşları çatılmıştı. "Buket ne saçmalıyorsun sen? Uyuyorum diyorum anlamıyor musun?! Aptal aptal konuşuyorsun bazen.."  hızlıca pılını pırtını toplayıp çıkmıştı evden. Ne demiştim ki? Bu kadar sinirlenmesi saçmaydı. Ah, belki de hiç sormamalıydım. 1 yıllık sevgilimden şüphe ediyordum. Ne aptalım.. Peşinden gitmeliydim.

Koşturarak peşinden gittim ve kolundan tuttum. "Özür dilerim.." yüzüne bakamamıştım. Ondan şüphelendiğim için utanıyordum. İç çekip bana yaklaştı ve sarıldı. Ben de sıkıca ona sarıldım. "Hadi seni biraz gezdireyim. Kafamız dağılır." Demişti. Kabul edip çocuk gibi arabaya binmiştim.

Adel

Bizden sonra Altuğ, Yiğit ve Derin üçlüsü de gelmişti. Umarım Derin yine bana yapışmazdı. Altuğ ve Yiğit ortama geldiği için kimse konuşmuyordu. Hepimiz sesleri duymuştuk çünkü. En sonunda bi tane garson gelmiş ve sessizliğimizi o bozmuştu. Hepimiz ne istediğimizi söyledikten sonra garson gitmiş ve yine birbirimize kalmıştık. Herkes birbirine bakıyordu. Çok sıkılmıştım. Bu sessizlik beni boğuyordu. İpek'in cebinden aldığım sigarayı yakmıştım. Birden Derin "hadi, fotoğraf çekinelim!" Demişti. Altuğ en uzunumuz olarak telefonu eline almış ve ayağa kalkmıştı. İpek ve yağmur yan yana gelmişlerdi. Birbirlerine arkadan tavşan kulağı yapıyorlardı. Bunu görünce sırıttım. Derin yanıma gelmişti.. Kurtarın beni!!! Koluma girip yanağımı öpüyormuş gibi poz vermişti. Şimdi kusucam az kaldı. Yiğit kısa boylu olduğu için ayakta duran Altuğ'nun yanına gidip ona sımsıkı sarılmıştı. Altuğ "Sakın kıpırdamayın! Çekiyoruum!!" Diyip fotoğrafı çekmişti. Derin telefonunu alıp hemen instagram storysine atmış ve bizi de etiketlemişti. Herkes yerine geçince güzel bi sohbet başlamıştı.

Buket

Baran'ın bana aldığı pamuk şekeri hiç görmemiş gibi yiyordum. Gerçekten tadı çok hoşuma gidiyordu. Şekerli şeylere bayılıyordum. Sahil kenarında el ele geziyorduk. Bir banka oturup etrafı izlemeye başladık. Bir tane teyze bize gülerek bakıyordu, çok şirindi. Sonra teyzeden bir soru geldi. "Evli misiniz?" Gülerek yanıtladım. "Hayır teyzecim sevgiliyiz." Baran'ın koluna girip demiştim bunu. "Birbirinizi çok sevdiğiniz belli. Allah ayırmasın yavrum. İnşallah hep böyle olursunuz." Teyze bunu dedikten sonra Baran göğüsünü sıvazlayarak bir şey demişti. Hiç güler yüzlü bakmıyordu. Ne dediğini tam olarak algılayamamıştım. "Bir şey mi dedin aşkım??" Dediğimde yüzüne sahte bir gülümseme ekleyip. "Teyze çok tatlıydı diyorum hayatım." Dedi. Alnımı öpmüştü. Böyle bir şey demediği kesindi. Moralim bozulmuştu. Bir süre sonra "Gidelim artık." Dedim ve hiçbir şey demeden beni evime bırakmıştı. Nesi vardı bu çocuğun?

Yatmadan önce instagrama girdim. Derin story atmıştı. Girip baktım. Tanıdık yüzler vardı.. görünce şok olmuştum. Önde Yiğit ve sarıldığı bir çocuk, arkada Adel ve Derin.. Onların yanında ise Adel'in arkadaşları olan iki kız. Derin'le Adel yakın görünüyordu..
Herkes gülümsüyordu fakat aralarında tek gülmeyen Adel'di. Elinde sigarası. Donuk bakışlarıyla kameraya bakıyordu. Yine titremiştim. Neden gözlerini gördüğümde veya düşündüğümde sürekli titriyordum? Derin'in yanında hiç mutlu değil gibi gözüküyordu. Herkes gülerken o mutsuzdu. Ait olmadığı bi yerde gibi hissediyordu buna eminim. Onu anlayabiliyordum. Hey, neden şimdi empati kurup ona üzüldüm ki?! Ne bok yiyorsa yesin. Pislik.

𝘉𝘢𝘳𝘪𝘴𝘵𝘢 | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin