Bölüm Şarkısı: Dediler ki - Duy Beni
Can Koç - Anlatma Artık
Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayınız! 💜 (Hatta başlamadan direkt yıldıza basınız🥲.)Eğer hepsini yeniden kaybedeceksem fazla bağlanmak istemiyorum.
Anne With An E13. BÖLÜM: "GÜRÜLTÜLÜ YALNIZLIK"
Bencil biri olmamıştım hiçbir zaman, ruhum eşikten geçmek için can atarken önce sevdiğim insanların geçmesine izin verirdim. Kafama bir silah dayasalar, yine sevdiğim insanı seçer, kendi canımdan vazgeçebilirdim.
Annem bir keresinde bana, "Kendine saygını yetirmeden, hep çok sev kızım," demişti. "Bencil olma ama kendini de hakir görme, çok sev ama yeri geldiğinde kendini seç."
Anlamamıştım neden öyle bir şey söylediğini, sadece kardeşimin duygularını önemsemeden kendi çıkarlarım uğruna birkaç şey söylediğimi hatırlıyordum. Gerisi bozuk bir plak gibi cızırtılı ve fluydu.
Fakat şu an, şu an kendimi dünyanın en bencil insanı gibi hissediyordum. Arslan'a karşı hep bencildim, bir kez olsun onun ne hissettiğini düşünmemiş, hep dilimden dökülen kelimelerle onu hedef haline getirmiştim. Kokumdan rahatsız olmasını bile şımarıklığına bağlamış, bunu kendime inandırmıştım.
Can'ı izlerken derin bir nefes alıp zihnimin duvarlarına depremleri hissettiren tefekkürleri dağıtmak amacıyla dudaklarımı araladım. "Resimlerine bakacaktık, göstermeyecek misin bana?"
Kalemi tutan eli duraksadı, ardından kafasını salladı. "Sormayacaksın zannettim."
"Bakmak için yanına gelebilir miyim?" diye sordum. Arslan, insanlarla temas etmediğini söylemişti. Direkt yanına gidip onu ürkütmek istemiyor, yavaş yavaş yakınlaşmaya çalışıyordum.
"Olur."
Oturduğum yerden doğrulup onun yanına gittim, tekli koltukta olduğu için beyaz sehpaya bıraktığı defterlere eğilmişti. Bende bacaklarımı kırıp, beyaz sehpanın yanında bağdaş kurarak oturdum. "Resimlere baktıktan sonra yemek yapalım mı?" Güldüm. "Ben çok açım."
"Patlıcan yapar mısın?" Heyecanlı sorusu, salonun tavanının üzerime düşmesi kadar acıyı hissettirdi bana. "Yemekte bahsetmiştin, merak ediyorum."
Ruhumun sokak sokak kaçtığı şeyler, yollarımın asfaltına gömülüydü sanki. Durmadan duvarlara çarpıyor, durmadan ayaklarım kayıyor, durmadan kendimi aynı döngüde buluyordum. Patlıcana artık eskisi gibi bakmadığımın, bakamayacağımın bilincindeydim.
"Patlıcan evde yok," dedim gözlerimi kapattığımda. "Başka bir şey yapabiliriz, ne istersin?"
Elindeki eskiz defterini bana uzattı. "Burada sürrealist karakalem çalışmalarım var, bunlara bakabilirsin." Defteri açtığımda sırtımı koltuğun kol kısmına yasladım. "Domatesli makarna yapabiliriz, Arslan da seviyor. Gelince birlikte yeriz, olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİĞİN ARDINDAN
Teen FictionKader, saatin ibresini hayatımın ortasına sapladı. Zaman durdu, zaman aktı, zaman kayboldu. Sustum, konuşturdular. Konuştum, susturmaya çalıştılar. Dilime vurulan paslı prangaları kırılan tırnaklarımla açtım, parçaladım. Parçaladığım her prangay...