24. BÖLÜM: "KÂBUSA DÖNÜŞEN MASAL"

17.8K 1.3K 601
                                    

incompatiblewriter beni buradan takip edebilirsiniz!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


incompatiblewriter beni buradan takip edebilirsiniz!

NOT: Arkadaşlarım, edit, tweet atıyorsunuz fakat kitabın adını hashtag yapmadığınız için göremiyorum... Buna dikkat ederseniz bu akşam Twitterdan ve diğer sosyal medya hesaplarından paylaşımlarınızı kontrol edeceğim👉👈💖

Bölüm şarkıları: Krobak - it's snowing like it's the end of the world
Cem Adrian - Zincir

Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayınız! 💜

İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı, onu bağırmaya zorlayan acısından çok daha ağırdır.
-Füruğ Ferruhzad

24. BÖLÜM: "KÂBUSA DÖNÜŞEN MASAL"

"Bir sır seninle mezara kadar gelmez," demişti annem. "Seni mezara sokar ama mezarın içine girmez, muhakkak bir yerden söküğü olur."

Bu cümleyi bana değil, teyzeme ithafen söylemişti. Zamanını hatırlayamasam da plastik bebeklerimle oynadığım bir yaştaydım. Ceyda hemen karşımda oturuyor, benimle birlikte oyunlar oynuyordu. Sarı saçlarımı annem yine balıksırtı örgüsü yapmıştı, hatırlıyordum.

Çay bardağını zarifçe masaya bıraktığında, "Sırların üzerini örtemezsin Sevilay," diye devam etmişti. "Saklanan gerçek, yalanın kılıfına girip seni kandırır. Sonra kılıfından çıkıp karşında dikiliverir, tek bir gerçeğe muhtaç kalırsın."

"Sırlar, gerçeğin günahlarıdır." Teyzem bu kez konuştuğunda gözlerimi onların üzerinden almıyordum. "Söylesene Asya, hangimiz daha günahkârız?"

"Sıla," demişti Ceyda dikkatimi çekmek ister gibi. "Senin bir sırrın var mı?" Her ne kadar oyuncaklarımızla oynuyor olsak da ikimizde büyüklerimizi dinliyorduk. "Benim yok."

Merakla annemleri seyreden gözlerimi Ceyda'ya çevirdiğimde benden bir cevap bekler gibi yüzüme bakıyor, aynı zamanda bebeğinin saçlarını tarıyordu. Gözlerim titrerken bakışlarımı bebeğimin mor saçlarına dikip, "Var," demiştim kısık bir sesle. "Ama babamın yanında söyleme, olur mu Ceyda?"

"Vay canına!" demişti çocuksu bir heyecanla. "Neymiş sırrın? Söylemem eniştemin yanında, merak etme." İkinci adımın Nil olduğundan bihaberdi çünkü annem bana baş başayken Nil der, kalabalık ortamlarda Sıla diye seslenirdi. Bunun nedeni ise babamın duymaması ve canımı yakmamasıydı.

Gözlerime korkunun emareleri bulaştığında ona biraz yaklaşıp, heyecanla kasılan kalbimi kontrol etmeye çalıştım. Elimle kulağına duvar ördüğümde ufak dudaklarımdan sırrım döküldü. "Benim adım, Nil. Sıla değil, ben büyüyünce hep Nil olacağım ve hiç Sıla olmayacağım." Gülümseyerek ondan uzaklaştığımda gözlerinin parladığını gördüm. "Anlamı lacivert demek, gözlerim gibi işte."

SESSİZLİĞİN ARDINDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin