Merhabalar, yorumlar ve oyların artması gerekiyorken gittikçe düşüyor. Buna dikkat etmenizi rica ediyor, bu düşüklükte giderse sınır koymak zorunda olacağımı üzülerek belirtiyorum...
Bölüm Şarkısı: Cem Adrian - Sen Ağlama
Vedat Özkaya - Kırgın ve İçkiliOy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayınız! 💜
Daha derin bir kişiye dönüşmüş olmak, acı çekmiş kişilerin ayrıcalığıdır.
Oscar Wilde35. BÖLÜM: "GÖĞÜS KAFESİNDEKİ CESETLER"
Bazen, bilhassa gecenin en karanlık saatlerinde sessizce oturur, tavanı seyrederdim. Karanlıkta sergilenen o ucuz anı tiyatrosuna dalar, geçmişin pençelerinin arasında sıkışıp kalırdım. Yara alır, kanar, sessizce gözyaşı dökmeden ağlar, içimdeki yeisi yok etmeye çalışırdım.
Hafıza, kurşun gerektirmez bir silahtı; seni kendi anılarınla öldürebilirdi.
Hafızamı silmeyi isterdim; anıları, acıları, gözyaşlarını, içimi parçalayan sayhaları, hepsini yok etmeyi isterdim.
Bu mümkün müydü peki? İnsan, kendi zihnindeki anıları yok edebilir miydi? İnsan, kendi zihnini tırnaklarıyla parçalayarak, kanatarak, acılarından kurtulabilir miydi?
Mümkün değil, dedim içimden. Mümkün olsaydı bunu ben yapardım.
Evimdeydim. Kendi mabedimdeydim.
Hastaneden çıktıktan sonra Arslan'ın arabasıyla eve gelmiştik, teyzem direkt olarak onlarda kalmam için ısrar etmişti fakat ben kendi evimde, kendi yatağımda, kendi yalnızlığımla dinlenmek istemiştim.
Şimdiyse kafamdaki tefekkürler zehirli sarmaşıklar gibi zihnimin damarlarına dolanmış, beni alabora etmek için hazırda bekliyordu. Gözlerim duvarda asılı olan resme odaklanmıştı; Can'ın, beni ve Arslan'ı tasvir ettiği resimdi. Resme bakıyor gibi dursam da durum öyle değildi, geçmişime bakıyordum sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİĞİN ARDINDAN
Teen FictionKader, saatin ibresini hayatımın ortasına sapladı. Zaman durdu, zaman aktı, zaman kayboldu. Sustum, konuşturdular. Konuştum, susturmaya çalıştılar. Dilime vurulan paslı prangaları kırılan tırnaklarımla açtım, parçaladım. Parçaladığım her prangay...