19. BÖLÜM: "PUSULASI BOZUK KADIN"

17.3K 1.4K 1.1K
                                    

Bu bölüme ait hissettiğiniz şarkıları buraya bırakabilirsiniz! Bu hafta şarkıları siz seçiyorsunuz!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu bölüme ait hissettiğiniz şarkıları buraya bırakabilirsiniz! Bu hafta şarkıları siz seçiyorsunuz!

Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayınız! 💜

Ve seni, benim hayatıma uğratan kaderin de vardır bir bildiği.
Özdemir Asaf

19. BÖLÜM: "PUSULASI BOZUK KADIN"

Kader, saatin ibresini göğsüme saplamıştı yıllar önce. Saatin içine hapsolan akrep ve yelkovan döndükçe, kaburgalarımın ardında saklanan kalbime bir ağrı saplanıyordu. Kimsesizlik, sevgisizlik, acılar hiçbir zaman benim canımı yakmamıştı fakat büyük bir sevgi benim içimi çok yakıyordu.

Ufak, pirüpak bakan, kalbinde herhangi bir kötülük lekesi bulunmayan bir çocuğun sevgisi kalbimi çok acıtıyordu. Sevgisi, kirli kalbimi temizliyor olsa da bu temizliğin geçici olduğunu biliyordum.

Bin kere düşsem, bininde de geri kalkardım lâkin ufak bir çocuğun gülümsemesine yenilirdim.

Boğazıma dizilen hisler, nefesimi kesmek ister gibi büyüdüğünde zaruretle yutkunarak içimdeki hisleri yok etmeye çalıştım. Sonuç, hüsrandı. Sonuç hep hüsrandı.

Dudaklarıma astığım yalancı bir gülümsemeyle lüks evlerin olduğu yerde yürümeye devam ettim. Kabanımın kalın kumaşı beni soğuktan korumuyor, rüzgârın uğursuz nefesinin bedenimi üşütmesine izin veriyordu.

Telefonu kapattıktan sonra eve gitmiş, üzerimi değiştirmiştim. Bu akşamı atlattıktan sonra Can'a her şeyi teker teker anlatacak, abisiyle ilişkimizi sonlandırdığımı ve her zaman onun ablası olarak kalacağımdan söz edecektim. Tepkisi ne olurdu, beni reddeder miydi, beni kabul eder miydi, bilmiyordum ama kararım kesindi.

Yüksek topuklu ayakkabılarımın yankılandığı sokakta yürürken, birkaç saat önceye giden zihnimin aksine umursamaz bir tavırla elimdeki konumu kontrol ederek İdil Hanımın evine doğru yürüyordum.

Evren'i, İdil Hanımın numarasını rica etmek için aradığımda beklediğimin aksine kesinlikle bizi basmasının konusunu açmamıştı. Daha sonra numarayı vermişti, bende İdil Hanımı arayarak Can'ın ısrarından söz etmiştim. Kendisinin zaten bizi beklediğini, Can'ın saatler önce onu aradığını söylemiş ve bana evinin konumunu atmıştı.

Büyük, iki katlı beyaz bir evin önünde durduğumda kısık bir nefesle göğsümü şişirdim. "Bu gece son," dedim kendime telkinde bulunarak. "Bu gece son olacak, bir daha karşı karşıya gelmeyeceksiniz."

Dudaklarımdaki gülümseme genişlediğinde elimdeki tatlı poşetini, telefonumu tuttuğum elime aldıktan sonra bahçe kapsının ziline bastım. Birkaç saniye sonra otomatik kapı açıldığında içeriye girerek taşların oluşturduğu yoldan ilerlemeye başladım.

SESSİZLİĞİN ARDINDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin