2

1.3K 99 172
                                    

fundaaxx0  bu bölüm sana aşkım, nedenini başlayınca anlayacaksın zaten;)

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum🖤

************

"Aaaa kanka bak uçak uçuyor." Yanımda olan salak arkadaşımın pencereden dışarı bakarak söylediği şeyle beynini sorgulayan bakışlarla ona baktım. "Aaa gerçekten mi? Nasıl oluyor bu acaba," dedim ve kafasına vurdum bir tane. "Geri zekalı."

"Ya kanka ne vuruyorsun be?"

"Sus çok konuşma da Yiğit ne yapıyor onu izle." Pencere tarafında en arka sıradaydık. Benim pencere tarafına oturmama izin vermediği için yağuşuklu yarimi izlemesini ceza olarak vermiştim.

"Oha lan kim o yanındaki kız?" Aniden dediği şeyle hemen kafasını geriye çekip pencereden dışarı baktım. Ama salakta deve gibi boy vardı. "Ya Tahasu çekil şuradan göremiyorum kafan yüzünden."

"Ya amına koyayım düzgün söyle benim su adımı! Tahasu değil benim adım Taha." Omzundan ittirip sıradan düşürdüm ve pencere kenarına geçtim. "Çok konuşma da çekil önümden."

Arkamdan homurdanmalarının sesi geliyordu ama umursamadan gözlerimi kısıp bahçede gezdirdim. Yiğidim ve bir şırfıntı kız bankta oturmuş, gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Kızı tanıyordum, yan sınıfımızdaydı. Adı Nur'du. Ama hiçbir kız için böyle konuşmak istemezdim ama neredeyse her okulda olan şu yollu kızlardandı. Benim yağuşuklu yarimle ne alakası vardı bu şırfıntının merak ediyordum.

"Vay şerefsiz..." diye bir fısıldama geldi yan tarafımdan. Taha gelmiş benimle birlikte Yiğit ve o kızı izliyordu. Kaşları çatılmıştı. Kafami tekrar yiğidoya çevirdim. Kız ne söylüyorsa kahkaha atıyordu. Sinirlendiğimi hissediyordum. Sanki vücudum alev alev yanmaya başlamıştı.

Bana böyle gülmemişti puşt.

Anında Taha'yı kenara itip hızlı adımlarla sınıftan çıkıp merdivenlere yöneldim. Yanlarına gidip rahatsız etmem lazımdı onları. Yoksa bu gece asla uyuyamazdım.

Merdivenlerden inip bahçeye çıktım ve hızlı adımlarla yanlarına doğru yürümeye başladım. Ciddi bir konu konuşuyor gibiydiler. Kaşlarımı çattım. Acaba ödevle ya da sınavlarla ilgili mi konuşuyorlardı?

"Haklısın bence de çelenk paketleme de gri renk kullanılmamalı," diyordu Yiğit ben yanlarına yaklaşırken. Beni fark etmemişlerdi hala. "Bence de ya kırmızı ya da pembe kullanılmalı. Yoksa diğer renkler çok kötü duruyor."

"Dışardan o kadar ciddi görünüyorsunuz ki önemli bir şey konuşuyorsunuz sandım lan," dedim ve kahkaha attım. Gerçekten konuştukları konu bu muydu?

Nur beni gördüğünde göz devirdi, Yiğit ise bıkkınlıkla bakmaya başladı. Ona 'Sonra görüşeceğiz' bakışlarımı gönderip Nur'a döndüm. Geçen sene bu kızla bilgi yarışmasında karşılıklı kapışmıştık ve ben kazanmıştım. O günden beri beni sevmiyordu ama benim onunla bir sorunum yoktu. Gerçi, artık vardı. "Gerçi doğru, seninle nasıl mantıklı bir şey konuşulur ki? O mantığın M'si yok sende," dedim küçümser bir şekilde. Normal hayatımda asla insanları küçük görmez ya da küçüksemezdim ama bu kız benim yağuşuklu sevgilime yavşıyordu ve o kadar çocukla kirli bir geçmişi olduktan sonra. Benim yiğidomu hak etmiyordu.

"Mete, karşındaki bir kadın. Düzgün konuşur musun?" deyio rica ederken ses tonuyla da emretti Yiğit. Bakışlarımı ona çevirdim ve hiçbir şey demeden bankta kızı kenara ittirip -canını acıtmadan- tam aralarına oturdum. Yiğit bana şok olmuş bir şekilde bakıyordu. Çaktırmadan ona göz kırpıp bana sinirle bakan Nur'a dönüp meydan okuyan bakışlarımı gönderdim.

"Neyse Yiğit, sonra konuşuruz biz. Görüşürüz."

"Görüşürüz." Nur'un gidişini izlerken içimden kötü kadın kahkahaları atıyordum. Benim yarime yaklaşmak neymiş görsündü şırfıntı.

"Ya niye gelip kıza öyle davrandın oğlum." Yiğidomun sesiyle ona döndüm. Ona da sinirliydim. Elin kızlarıyla bahçenin ortasında flörtleşmek neymiş ona da gösterecektim.

"Hak etti şırfıntı," dedim sinirle. Kahverenginin en güzel tonuna sahip gözlerini şokla açıp bana baktı. Mavi gözlerimi kısıp bakışlarına karşılık verdim. Bir süre böyle birbirimize baktıktan sonra sonunda oflayıp bakışlarını çeken o oldu.

"Hele sen de bana bakayım, niye elin kızlarıyla öyle gülerek, kahkaha atarak konuşuluyor?" diyerek tek kaşımı kaldırdım. "Sana ne oğlum?"

"Ne demek bana ne? Ben senin kocanım kocan. Böyle konuşulur mu kocayla?" diyerek şokla gözlerimi açtım. Göz devirip ayağa kalktı. "Ben sınıfa gidiyorum." Ben de kalkıp kolundan tuttum. "Bir dakika böyle gidemezsin, önce soruma cevap ver."

"Of Mete ya şu an seninle uğraşamam. İşim gücüm var," diyerek kolunu çekip gidecekti ki kolunu daha sıkı tuttum. "O kızla konuşurken böyle değildin ama."

"O kız arkadaşım, sen arkadaşım mısın?"

"Doğru kocanım," diyerek sırıttım. Yine gözlerini devirdi. Çok göz deviriyordu. Bir gün gözleri öyle kalacaktı haberi yoktu. "Of Mete ya ben gidiyorum. Zil de çaldı zaten."

Gelen zil sesiyle yüzüm düştü. Tam çalacak zamanı buldu amına koyduğumun zili. Etrafa bakındım. Herkes okul kapısına yöneldiği için kimse bize bakmıyordu. Hızlıca yağuşuklumun yanağına bir öpücük kondurup geri çekildim. Anında etrafa bakıp korkuyla gözlerini pörtletmişti.

"Merak etme önlemimi almadan öpmem. Korkmana gerek yok," diye kulağına fısıldadım. Sertçe yutkunmuştu. (:D)

O ailesinden korktuğu için toplum içinde çok yakın bir temasa girmezdik. Yani ben girmezdim. Yiğidimin korkusunu bildiğim için ona göre davranırdım.

"Bir daha yapma," dedi sakince. Şaşırmıştım, normalde olsa kızardı hatta ağzıma sıçardı. Böyle sakin tepki vermesi garipti. Öğretmenler zilinin çalmasıyla kolunu yavaşça çekip arkasını dönüp yürümeye başladı.

"Görüşürüz, iyi dersler yavrum," diyerek arkasından seslendim.

"Sana da, teşekkürler."

"Ne demek aşkım."

**********

Nasıldı aşkolarrr??

Umarım beğenmişsinizdir :)

Bir sonraki bölüm görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın.

🖤🖤🖤

Yağuşuklu *BxB*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin