Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar!
*********
Sabah Taha'yla uyanmış okula gelmiştik. Şimdi ise öğle arası tenefüsündeydik ve bahçede boş boş oturuyorduk.
"Off bundan daha boş bir günüm olmamıştı," dediğinde bende oflayıp kafa salladım. "Bütün saçma dersleri de bugüne vermişler. Bir tane bile kimya dersi yoktu," dedim üzgünce. Kimya dersi olmadan geçen bir gün bizim için dünyanın en kötü günüydü.
"Şu geri zekalı tarih hocası da sinirimi bozdu. Dersin başında isteyen uyusun ses yapmasın diyor, uyuyunca da kızıyor. Valla en son saydıracaktım gelmişine geçmişine," diye homurdandığında güldüm. Gece uyuyamamıştı abimle uyuduğu için.
"Of onu boşver de sınava az kaldı," dediğimde suratını asıp kafa salladı. "O yüzden de çok gerginim. Elimden geleni yapıyorum ama yine de kötü puan alacakmışım gibi hissediyorum."
"Ben de öyle," diyerek onu onayladım. Ben de öyle çok sıkı çalışmasam da bir şeyler yapıyordum. Zaten şehir dışı hedefim yoktu. Yaşadığım şehirde bir üniversite benim için uygundu. Onu da her türlü kazanırdım zaten.
"Şu karşıdan gelen Yiğit değil mi?"
Kafamı kaldırıp bize doğru gelen Yiğit'e baktım. Elinde de birkaç abur cubur vardı. Göz göze geldiğimizde gözlerini ayırmadan yanımıza kadar geldi. Tam ortamıza oturduğunda kafamı sağa dönüp ona baktım.
"Selam," dedi tatlı bir şekilde gülümseyip. İstemsizce gülümseyip kafamla selam verdim.
"Selam yenge." İkimizde aynı anda Taha'ya döndüğümüzde kirpiklerini kırpıştırıp bize baktı. Bakışlarımı Yiğit'e çevirdiğimde kızgın olmasını beklemiştim ama o utangaç bakışlarını ayaklarına indirip hiçbir şey demedi. Onun bir şey demeyeceğini anlayınca bende sessiz kaldım.
"Atıştırmalık bir şeyler getirdim. Yiyelim mi?"
"Olur yiyelim," dediğimde bölüştürüp yemeye başladık. Taha telefona gömülmüş bizimle ilgilenmiyordu. Yiğit'te bana biraz daha yaklaşmıştı. Kokusu aklımı dağıttığı için ne dediğine çok odaklanmıyordum ama çaktırmamaya çalışıyordum.
"O kızla hala konuşuyor musun?" diye sorduğumda kaşlarını çattı. "Kiminle?" dediğinde "Nur yellozu," diyerek cevap verdim.
"O kızla hiç konuşmadım ki."
"Aynen ben de akpliyim zaten," dediğimde güldü. "Sadece birkaç kere denk gelip konuşmuştuk o kadar. Zaten daha sonra niyetini anladım iletişimimi kestim."
"Niyeti neymiş?"
"Sence?" Dilimi ısırıp sakin kapma çalıştım. Boşuna yelloz demiyordum ben o kıza. Benim yiğidimi yatağa atmanın peşindeydi şırfıntı.
Birkaç dakika konuşmayıp cips yedik. En son sessizliği bozup konuştu. "Akşam sahile gidelim mi?" dediğinde kısaca düşündüm. Akşam işim yoktu. Abim de geç gelecekti zaten. Gitmemem için bir sorunum yoktu.
"Olur gidelim."
"Tamam ben sana yazarım o zaman," dediğinde kafa salladım. Birkaç saniye sonra çalan zille ayağa kalkıp ellerimi sirkeledim. Onlar da benimle birlikte kalktığında sınıfa ilerlemeye başladık. Yiğit'le ben öndeyken Taha arkadaydı ve biriyle mesajlaşıyordu. Sallamadan önüme döndüm.
Sınıflarımız yan yana olduğu için ilk Yiğit'i bırakıp sonra biz sınıfa girdik. Dersin felsefe olduğunu hatırlayınca şansıma güzel küfürlerimi gönderip sırama oturdum.
Bugün neden bitmiyordu ki.
**********
Evet bir bölümün daha sonuna geldikkk. Kısa oldu biliyorum ama bu aralar nedense bölüm yazasım yok ve ilham gelmiyor. Bu yüzden de ister istemez kısa oluyor bölümler.
Neyse bu sorunu da çözerim yakında herhalde. Diğer bölüm Taha-Ata olacak, bir buçuk saate gelir diye düşünüyorum.
Diğer bölümde görüşmek üzereee🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağuşuklu *BxB*
Teen Fiction(Tamamlandı) "Lan oğlum benim annem Kuran hocası babam imam. Gay olmamı nasıl beklersin benden?" "Ne alaka amına koyayım baban pezevenk anan orospu olsaydı sen de jigolo mu olurdun?" ********** Text- Düz metin karışık İki erkeğin aşkını konu almakt...