13

787 59 17
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

İyi okumalar.

*********

Okuldan çıkmış, Taha'yla birlikte bizim eve doğru yürüyorduk. Otobüse binelim diye ısrar etmiştim ama geri zekalı izin vermeyip zorla yürütüyordu bizi. Sıcaktan başımdan dumarlar yükseldiğini hissediyordum.

"Oruspu çocuğusun Tahasu," dediğimde umursamadan koluma daha çok girmişti. Bu vardı bir de. Yanında yürüdüğü birine temas etmeden duramazdı. İlle de yapışırdı götüme.

Benim Taha'ya sövmem, onun umursamamaları eşliğinde sonunda eve varmıştık. Anında odama girip üstümü değiştirdim. Terden sırılsıklam olmuştum.

"Kanka bana da bir tişört versene." Kafamla dolabı işaret edip mutfağa gitmek için odadan çıktım. Kendisi alıp yanıma gelirdi. Arada bize geldiği için benim vermeme gerek yoktu.

"Kanka internette çok güzel bir dondurma tarifi gördüm. Birlikte yapalım mı?" Kafama diktiğim şişeyi indirip kafa salladım. Hince sırıtıp, "Abim de dondurma çok sever biliyor musun?" dedim.

"Kesin yapalım o zaman," dediğinde kahkaha attım. "Malzemeler ne?" dediğimde telefonunu açıp tarifi gösterdi. Evde kendimiz Magnum yapacaktık aslında. Kolaydı. Birkaç malzeme eksikti sadece. Onları da sipariş edip alırdık.

Yaklaşık yarım saatte siparişlerimiz gelmiş, dondurma yapmaya başlamıştık. Daha doğrusu Taha yapıyordu ben de yardım ediyormuş gibi yapıyordum.

"Yalandan yardım ediyormuş gibi yapma sikerim belanı ha," dediğinde gülüp yardım etmeye başladım. Yarım saatte halletmiş buzlukta donmalarını bekliyorduk. Bu sırada da Taha makarna yapmaya başlamıştı. Şerefsiz yemek yapmaktan bir bok anlamasa da makarnayı mükemmel yapardı. E abime de aşık etmeye çalıştığımız için yemeği onun yapmasını istemiştim. Sonuçta bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçerdi değil mi?

Taha makarnayı yaparken ben de bir yandan salata yapmıştım. Bitirdikten sonra masayı kurmaya hazırlanıyorduk ki kapı çalmıştı. Saate baktığımda abimin gelme saati olduğunu gördü. Taha'ya dönüp, "Abim geldi kapıyı açsana," dediğimde itiraz etmeden kalkıp kapıyı açtı.

Mutfağa geri döndüğünde abimin odasına gittiğini anlamıştım. Biz masayı kurduktan sonra da abim giydiği sıfır kollu tişört ve dizinde biten bir şortla mutfağa gelmişti. Yemekleri doldurup masaya oturduk. Abim başa otururken biz de sol tarafında yan yana oturmuştuk.

Abim çatalın eline alıp makarnaya daldırdı ve kocaman bir çatal aldı. Art arda hızlıca yerken yüz ifadesinden beğendiği belli oluyordu. "Lan Mete sen ne ara bu kadar güzel makarna yapmayı öğrendin?" dediğinde sinsice sırıttım. "Ben yapmadım ki abi, Taha yaptı," dediğimde gözlerini bu sefer ona çevirdi. "Ellerine sağlık, valla çok güzel olmuş," dediğinde Taha utanıp bakışlarını kaçırdı. "Afiyet olsun."

Yemeğe devam ederken gözlerim Taha'ya kaydı. Gözleri abimin kol kaslarında ve boynunda geziniyordu. Azıcık yaklaşıp "Yiyecekmiş gibi bakma adama, fark edecek şimdi kafana vuracak bir tane," dediğimde kendine gelmiş gibi gözlerini kaçırıp tabağına dikti. Piç sırıtışımla ona bakıp geri yemeğime döndüm.

Yemeğe devam ederken telefonuma gelen mesajla çatalımı bırakıp cebimden çıkardım. Tahmin ettiğim gibi Yiğit yazmıştı.

Yiğit: Bordumdayım seni bekliyorum.

Mete: On dakikaya oradayım.

Ayağa kalkıp bizim ikiliye baktım. "Yiğit çağırıyor gitmem lazım benim. Yarım saate gelirim." Dönüp abime baktım. "Yemeği biz yaptık bulaşığı da sen hallet," dediğimde kafasını salladı. Taha'ya dönüp göz kırptım. Gülümseyerek karşılık verdiğinde arkamı dönüp dış kapıya doğru ilerlemeye başladım.

"Yavrum bana bir tabak daha makarna verir misin?" diyen abimi duyduğumda sırıtıp terliklerimi giydim ve kapıyı kapattım. Abimi aşık etmek çok da zor olmayacaktı sanırım.

Merdivenleri ikişer ikişer inip bodruma indiğimde duvara yaslanmış yeri izleyen Yiğit'i gördüm. Benim adım seslerimi duyunca kafasını kaldırıp bana baktı.

"Selam."

"Selam."

Yanına yaklaşıp arada beş adımlık mesafe bırakarak karşısına geçtim. "Anlat," dediğimde kafasını sallayıp duvardan sırtını ayırdı. "Sana o sözleri isteyerek ya da içimden gelerek söylemedim."

"Ne için söyledin peki?"

"Bak belki saçma bir sebep olarak gelebilir ama korktum. Ailemden korktum. Sana bir şey olur diye korktum. Aslında o geceden sonra sana açılacaktım ama babamı televizyon izlerken gördüm. Haberlerde LGBT yürüyüşleri ile ilgili bir haber vardı ve o da 'Böyle ahlaksızlardan birini gördüğüm an öldüreceğim, gereği bu.' demişti. Bunu duyduğum an ne kadar korktuğumu bilemezsin Mete. Sana bir şey olur diye çok korktum, kendi canım umrumda değildi ama sana zarar verir diye çok korktum."

Gözleri dolmaya başlamıştı ve sesi titriyordu. Birkaç adımda yanına yaklaşıp omuzlarından kavradım ve kendime çektim. Kollarını belime dolayıp sıkıca sarıldı. Başını omzuma koyduğunda derin bir nefer aldığını duydum. Gülümserken kafamı sola eğip omzumdaki kafasının üstüne koydum.

"Şimdi ne değişti peki?"

"Sırf birilerinden korktuğum için istediğim şeyleri yaşamaktan vazgeçmenin saçma olduğunu anladım. Sevdiğim kişileri kırmanın anlamsız olduğunu çok iyi anladım. Çok pişman oldum. Hem de o kadar pişman oldum ki Mete, kendinden nefret etmeye başladım. Özellikle sen bana soğuk davrandıkça bu nefretim daha da arttı. Daha sonra da karar verip seni öptüm işte."

Bir şey demeden sarılmaya devam ettim. Birkaç dakika böyle kaldıktan sonra konuştu. "Bu beni affettiğin anlamına mı geliyor?" diye sorduğunda kafamı iki yana salladım.

"Hayır."

Kafasını kaldırıp bana baktı. "Nasıl yani?" dediğinde kollarını açıp ayrıldım ve birkaç adım atıp geriye gittim. "Özür diledin diye hemen affedecek değilim herhalde. Kendini affettirmen lazım. Sürün biraz," dediğimde kaşlarını çatıp kafasını yere eğdi. "Ayıp oluyor ama, nedenini anlattım sana."

"Olabilir, haklı bir sebebin var belki ama ilk başta bana gelmeliydin. Kırıcı sözler söylemek yerine korktuğun durumu bana söylemeliydin. Bu yüzden sürünmen lazım önce. Kendini affettir."

"Nasıl yapacağım ki onu?"

"Kendin düşün onu da. Her şeyi ben söyleyecek değilim." Kafasını salladığında biraz daha geri gidip arkamı döndüm. "Daha sonra görüşürüz o zaman. Kendini nasıl affettireceksin merak ediyorum. En yakın zamanda çalışmalara başla derim," diyerek merdivenleri çıkarken arkamdaki delici bakışlarını hissediyordum. Yapacak bir şey yoktu ama. Öyle özür diledi diye hemen affedecek değildim. Biraz sürünmesi lazımdı.

*********

Bir bölüm daha gelecekti ama şarjım çok az kaldı aşklarım. Oyalıyormus gibi oluyor biliyorum ama yarına kaldı malesef :(

Bu arada diğer bölüm ilk Taha-Ata bölümü olacak. Onları yazmak için çok heyecanlıyımmmm.

Neyse, bir sonraki bölüm görüşmek, kendinize iyi bakınnn.

🖤🖤🖤

Yağuşuklu *BxB*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin