19

720 46 20
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

İyi okumalarrr.

**********

Okuldan eve gelmiş, Yiğit'in mesaj atmasını bekleyordum. Beklerken karnımı doyurmuş biraz da ders çalışmıştım. Sıkıntıdan patlıyordum artık. Onun yazmasını beklemek yerine kendim yazmaya karar verdim ve telefonumu çıkardım.

Mete: Hazırlanayım mı?

Ekranı kapatıp telefonumu kucağıma bıraktım. Saniyeler sonra bildirim gelmesiyle geri elime aldım. Mesajıma cevap vermişti.

Yiğit: Evet, yarım saat sonra binanın önünde buluşuruz.

Mete: Tamamdır.

Telefonu koltuğun üstüne atıp odama doğru yürümeye başladım. Odaya girdiğimde hızlıca dolabın önüne geçip elbiselerime göz attım. Ne giyebilirdim ki?

Birkaç dakika düşündükten sonra siyah bir tişört ve bol bir kot pantolonda karar kıldım. Hızlıca üzerime geçirip aynadan kendime baktım.

Her zamanki gibi çok yakışıklıydım.

Dolabın kapağını kapatacakken gözüme çarpan çekmecedeki göz kalemine baktım. Uzanıp direkt aynanın karşısına geçtim ve dikkatlice gözüme sürdüm. Uzun zamandır sürmemiştim.

Göz kaleminin kapağını takıp aynadan gözlerime baktım. Simsiyah kalem, mavi gözlerimi çok güzel gösteriyordu. Gerçi benim gözlerim her zaman çok güzel görünüyordu ama o başka meseleydi şimdi.

Saate baktığımda yirmi dakika geçtiğini gördüm. Evde durmak yerine ayakkabılarımı giyip aşağı indim. Temiz hava burnuma dolarken derin bir nefes aldım. Hava kararmıştı çoktan.

Yaklaşık beş dakika sonra bina kapısının sesiyle arkama döndüm. Yiğit sanmıştım ama üst komşu Selim abiyi görünce kafamla selam verdim. O da aynı şekil selam verip yanımdan geçti ve yürümeye devam etti. Umursamadan önüme dönüp beklemeye devam ettim.

Birkaç saniye sonra bina kapısı tekrar açılınca bu sefer Yiğit'in geldiğini gördüm. Hafifçe gülümseyerek yanıma gelirken yavaşça süzdüm. Bir insan beyaz tişört ve siyah pantolonla bile nasıl bu kadar muazzam görünebilirdi?

"Selam, çok beklettim mi?" diye sordu yanıma ulaştığında. Yavaşça yürümeye başlayıp cevap verdim. "Selam, hayır çok beklemedim. Yeni çıkmıştım ben de," dediğimde kafasını sallayıp önüne döndü.

Yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra sahile varmıştık. Yiğit'in isteği üzerine insanlara uzak kısımda olan kayalıkların en ucuna gidip yan yana oturduk. Burada hiç kimse yoktu ve deniz inanılmaz güzel görünüyordu.

Gelirken marketten aldığımız içecekleri poşetten çıkarıp ona uzattım. Poşeti kenara bırakıp içeceği açtım ve kafama diktim. Kısa sürede yarısına gelmiştim.

Birkaç dakika sonra Yiğit konuşmayınca kafamı ona çevirdim. Bana değil denize bakıyordu ve olduğumuz ortamda sadece ay ışığı olduğu için gözleri ve bembeyaz teni parlıyordu. İstemsizce yutkunup konuştum.

"Neden buraya gelmek istedin?"

"Çünkü insanlar olmadan seninle yalnız kalmak istedim. Geçenlerde burayı gördüğümden beri de aklımda seninle buraya gelmek vardı," dediğinde tekrar yutkunup önüme döndüm. Yiğit'in bu hallerine hiç alışkın değildim ve istemsizce etkileniyordum.

Olduğu yerde iyice kayıp dibime girdi ve başını omzuna yasladı. Elimdeki içeceği diğer elime aldım ve boşta kalan elimi omzuna atıp iyice kendime çektim. Hissettiğim huzurla kocaman gülümsedim. Sonunda yıllardır olan hayalime kavuşmuştum.

Aklıma gelen şey ile telefonumu cebimden çıkarıp kamerayı açtım. Hafifçe kaldırıp ikimizinde kadraja girmesini sağladıktan sonra birkaç fotoğrafımızı çektim. Gülümseyerek inceleyip geri cebime koydum.

"O fotoğrafları bana atmayı unutma."

"Tamam gülüm."

Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum ama en son cesaretimi toplayıp kolumu omzundan çektim ve Yiğit'e seslendim. "Yiğit, senden bir şey isteyebilir miyim?" diye sorduğumda kafasını omzumdan kaldırıp bana baktı ve kafa salladı.

"Seni öpebilir miyim?" Cevap vermeden etrafına bakındı. Kimse yoktu ve kimsenin bizi kolaylıkla görebileceği bir yerde değildik. Etraf karanlıktı zaten.

Sonunda güvenli olduğunu anlayınca yavaşça kafasını salladı. Zaten yakın olduğumuz ellerimi beline koyup yüzüne eğildim ve alt dudağını yavaşça ağzıma aldım. Hareketsizce durup daha sonra dudağımı hareket ettirmeye başladım.

Yavaşça dudağını emerken karşılık vermeden duruyordu. Hafifçe ısırdığımda kendine gelmiş gibi o da dudaklarını hareket ettirmeye başladı. Kollarını boynuma doladığında hareketlerimi hızlandırıp daha hızlı emmeye başladım.

Nasıl bu kadar tatlı olabilirdi aklım almıyordu.

Dilimi ağzının içine gönderdiğimde kısıkça inledi. İnlemesiyle daha çok hızlanırken dilimle ağzını talan etmeye başlamıştım.

Saniyeler sonra ikimizde nefessiz kaldığımız için geri çekildik. Nefes nefese birbirimize bakıp gülümsedik. Ömrümde hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim.

"Nasıl öpülür insan gördünüz mü Yiğit Bey?" diye sorduğumda gülüp kafa salladı. "Seninki öpmekse benimki ne?" dediğinde kahkaha atıp geri çekildim ve kolumu tekrar omzuna attım. O da kafasını omzuma koyunca az önceki halimize geri dönmüştük.

Dakikalar sonra Yiğit'in bana seslendiğini duyunca başımı onun kafasının üzerine yaslayıp "Efendim," dedim.

"Seni çok seviyorum." Kalbimin atışları anbean hızlanırken gülümseyip cevap verdim. "Ben de seni seviyorum."

***********

Bölüme başlarken öpüşmeleri asla aklımda yoktu. Yazarken kendiliğinden gelişti.

Sizce çok hızlı mı oldu yoksa yerinde miydi?

Çok hızlı geldiyse silip tekrar yazabilirim bölümü.

Her neyse, bir sonraki bölüm görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakınnn.

🖤🖤🖤

Yağuşuklu *BxB*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin