{Uzun süredir bölüm yayınlamadığımın farkındayım. Kusura bakmayın sınav dönemindeydim ve yoğundum. Bununla ilgili duyuru da paylaşmıştım zaten, seviliyorsunuz🫶🏻}
~
Saraya vaktinden geç gelen leydi Lalisa hızlı adımlarla koridorda yürüyordu. Lordlar ve leydilerle selamlaşıyor, hizmetçiler önünde baş eğiyordu.
Koridoru sola döndüğünde karşısına çıkan kişi onu şaşırttı. Heykellerin arasında adamlarıyla konuşan Jungkook, Lalisa'yı görünce yeniden adamlarına doğru dönüp bir şeyler söyledi. Lalisa ise bu süreçte oldukça hızlı buradan ayrılmak istiyordu.
Talih Jungkook'tan yana olmalı ki adamları kısa sürede onu dinleyip gittiler. Lalisa eteğini kaldırmış hızlı adımlarla duvarlarında portreler olan koridorda yürürken peşinden gelen adım seslerini duymazdan geliyordu.
"Leydi Lalisa!" Jungkook'un tüm hitaplarını duymuyormuşçasına ve bir yerlerde feci bir olay olmuşçasına hızlı adımlarla yürüyordu. Koluna dokunan elle irkilip elin sahibinden birkaç adım uzaklaştı. "Leydi Lalisa..." Jungkook nefes nefeseydi. Sonra Lalisa fark etti ki kendisi de nefes nefeseydi.
"Arşidük..." Lalisa şaşırmış gibi kaşlarını kaldırdı. "Bir şeye mi ihtiyacınız vardı?"
Jungkook eldivenlerini düzeltirken Lalisa'nın gözleri onun eldivenlerine kaydı. "Hayır, lakin niçin böyle hızla koşuyordunuz merak ettim." Bir elini saçına sokarken diğer elini beline koymuştu. "Beni duymamış olmanız inandırıcı değil, leydim." Yüzündeki muzip gülümseme ona tokat atmak duygusu uyandırıyordu Lalisa'da.
Lalisa gözlerini ondan çekip, "Aklım bu zamanlar hayli karışık", dedi. "Duymamış olmam muhtemel." Gözleri yeniden Jungkook'u bulduğunda adamın gözlerinde hoşuna giden bir ifade ile karşılaştı. Onu merak ediyormuş gibi, bakıyordu Jungkook.
"Elbette." Jungkook elini saçından çekip onu da beline koydu. Başını aşağı eğip bir süre yere baktıktan sonra konuştu. "Sizin oldukça değerli bir leydi olduğunuzu biliyorum." Gözlerini kaldırıp Lalisa'ya baktığında Lalisa zoraki gülümseme eşliğinde iç çekti.
"Kabul edelim ki bir düşmanı sarayımızda görmemiz alışık durum değil."
"Beni hâlâ düşmanınız olarak görüyorsunuz." Jungkook gülümsedi.
Lalisa bir süre duraksadı. Kafasını hafif sola çevirmişti, ama gözleri hâlâ önündeki adamda takılıydı. "Ah hayır, prenses Tzuyu ile nişanınızdan bahsediyorsanız..." Lalisa kaşlarını kaldırdı. "Kraliyet ailesinin dost bildiğini düşman görmek hakkımız yoktur."
Jungkook yavaşça öne eğildi. "Gerçek düşünceleriniz böyle demiyor ama." Gözlerindeki sinsi ifade Lalisa'yı bir yerlere kıstırmıştı.
Lalisa çenesini kaldırdı. Elleri hâlâ yanlarında asılıyordu. "Gerçek düşüncelerimin burada bir anlamı yok, arşidük."
"Bilirsiniz, leydi Lalisa... Sevdiğimiz insanlar nefret ettiğimiz insanlara dönüşebilirler veya aksine." Jungkook bir adım atarak Lalisa'ya yaklaştı. "Nefret ettiklerimiz sevdiklerimize dönüşürler."
Lalisa bu yakınlığa anlam veremedi. Kaşlarını kaldırıp kafasını belli belirsiz salladı. "Sanırım haklısınız."
Jungkook, Lalisa'nın duyarsızda diğer tarafa bakmasına alındı. "Birini mi arıyorsunuz? O yüzden mi böyle koşuyorsunuz?" Lalisa, Jungkook'a kocaman gözlerle baktığında Jungkook'un dudakları sola kaydı. "Ve sanırım bu marki Wonho?"
Lalisa başını hafif öne eğdi. "Neden böyle düşünüyorsunuz?"
"Onunla hayli yakınsınız." Jungkook gözlerini Lalisa'nın gerdanına daha sonra göğüslerine indirdi. "Nişanlınız olabileceğini düşündüm." Gözlerini kaldırdığında tek nedeni Lalisa'nın ifadesini gözlerinden okumaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/294174070-288-k22978.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo | Crystal Crown
FanfictionOmuzlarımdan itip beni kendinden uzaklaştırdığında gözlerimi yüzüne diktim. "Dur artık, Jisoo", dedi. Direnmeye devam ettim. "Neden duralım? Birbirimizi gerçekten sevdiğimiz halde-" "Duyguların bir önemi yoktur." Cümlemi bitirmeme izin vermeden kend...