28✼

147 17 10
                                    


Jisoo,

Beyaz çiçeklerle süslenmiş bahçede hazırlanan yemek masası olması gerekenden daha gergindi. Güneş neredeyse hiç yoktu, lakin buna rağmen hava soğuk da değildi.

Masada Tzuyu ile oturmuştuk. Kısa süre sonra sarayda olduğu gerekçesi ile Lalisa da aramıza katıldı. Mor çiçeklerle süslenmiş masa asil görüntüsü ile dikkat çekiyordu. Çatalların altın olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.

Ben meraklı gözlerle bu muhteşem masayı seyrederken adım sesleri kısık konuşmalarla beraber bize yaklaştı. İmparator Taehyung yaklaştığında masadaki herkes ayağa kalktı. İmparatorun yanında dikilen dük Mingyu önümde baş eğdi. "İmparatoriçelik makamınızı kutlarım."

"İlginiz ve saygınız imparatorluk ailesi için pek önemli." Ellerimi önümde birleştirmiştim. Taehyung cevabımı sevmiş olmalı ki kafasını aşağı yukarı sallayıp hafif gülümsedi. Yıllarca Su imparatorluğunda aldığım talimler kendi meyvesini veriyordu.

Masaya geçtikten sonra Tzuyu'ya kaçamak bakışlar attım. Dük Mingyu savaştaki anılarını imparatorun ricası ile anlatmaya başlamıştı. Tzuyu ise bu konudan oldukça uzak ve ilgisizdi.

Dük Mingyu, leydi Lalisa'yı fark ettiğinde kaşlarını kaldırdı. "Ne etkileyici bir leydi. Sabah sabah buraya kadar at arabasında gelmiş." Leydi Lalisa'yı inceledikten sonra devam etti. "Üstelik süsünden püsünden de geri kalmamış." Cümleleri yorgundu.

Nihayet Dük Mingyu yeni çıkan haberlerden konuşmaya başladığında leydi Lalisa da bu konuda bilgili olduğundan konuşmaya katılmıştı. "Evet, dük Jisub genç markizle yakalanmış, doğru." Lalisa peçetesine uzandı.

Dudağımın sol tarafını geriye çektim. "Erkekler ve kendilerini kontrol etmedeki beceriksizlikleri bir gün bu dünyayı yok edecek."

Sağ tarafta hissettiğimiz hareketlenmeden dolayı gözlerimiz oraya kaydı. Arşidük Jungkook yanında genç erkek hizmetçisiyle yanımıza yaklaştı. Taehyung ve benim önümde reverans yaptıktan sonra doğruldu. Onun burada ne yaptığını bilmiyordum, fakat Tzuyu'nun ilgisini çekmiş olacak ki bakışları anında Jungkook'u bulmuştu.

Jungkook iznimizle masaya oturduktan sonra hizmetçinin elindeki kutuyu alıp solundaki leydi Lalisa'ya taktim etti. Jungkook'un sağında oturmakta olan Tzuyu içerlemiş gibiydi. "Tatlılar sizin için, leydi Lalisa."

Lalisa şaşkın gözlerini Jungkook'a kaldırdı. "Tatlılar mı?"

Jungkook yüzündeki huzurlu ifade ile kaşlarını kaldırıp gülümsedi. "Evet, sever misiniz?"

Lalisa gözlerini kırpıştırdı. "Ah, tatlı sevmek için fazla yaşlıyım."

Jungkook azacık Lalisa'ya doğru eğilip fısıldarcasına konuştu. Sır veriyor gibiydi. "Tatlıya düşkünlüğün kesinlikle yaşla bir alakası yoktur, leydim."

Tzuyu'nun çatalı sertçe tabağı ile kavuştuğunda gözler o tarafı buldu. Tzuyu bizden özür dileyerek suyundan bir yudum aldı.

"Sizi burada görmek oldukça şaşırtıcı." Taehyung bıkkın gözlerle tabağına bakıyordu.

"Aslında prens Seokjin'le beraber geldik." Lalisa'ya doğru eğilmiş olan Jungkook, Taehyung'un cümlesinden sonra belini dikleştirdi.

Taehyung kıstığı gözlerini kaldırdı. "Prensiniz son zamanlarda bana selam vermek konusunda oldukça tutarlı."

"Prens Seokjin adaplı birisidir." Seokjin'i koruyacağım yüz yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Lakin işin ucunda Jennie'nin Su imparatorluğundan ebedi olarak gitmesi yatıyordu. Taehyung'a baktım. "İnsan kendini prens Seokjin'in yanında rahat hissediyor."

vsoo | Crystal CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin