yine

18 2 0
                                    

Tanrı'm ben nasıl bir partiye gelmiştim böyle?

Ağır ter kokusundan dolayı yüzümü buruşturarak koridorlarda ilerliyordum. Koridorların çoğu seks yapan insanlar doluydu ve bu görüntü sahiden de oldukça igrençti.

Bana iğrenç gelen şeyin seks mi yoksa insanların ortalıkta yaptığı seksler mi olduğunu bilmiyordum. Fakat sanırım ikisi birdendi.

Ana tuvaletlere geldiğimde, duyduğum mırıldanmalar (ağlamaklı iç çekişler demek daha da mantıklı) ile hemen tuvaletin kapısına ilerledim.

Bu sesler Jeongguk'a aitti çok emindim. Düşünmeden kapının kulpunu zorladım.
Şansıma kapı kilitli değildi, o an kapının neden kilitli olmadığını düşünmeyecek durumdaydım.

İçeri girdiğimde burada düşündüğüm gibi bir manzara yoktu. Jeongguk'un yanında ne bir kız ne de bir erkek vardı.

Yalnızca içkisi ve sigarası vardı.

"Ne yapıyorsun burada?" Dedim Jeongguk'a itafen. Tuhaf görünüyordu, tuhaf ve çökmüş.

"Bilmiyorum." Dedi sesi kalın çıkıyordu. Kelimeleri yuvarlayarak söylemesi bana onun sarhoş olduğunu göstermişti.

"Sarhoş musun?"

"Madde." Dediğinde şaşkınca gözlerimi açtım.

"Bu yasa dışı." Dedim ve elimi ona uzattım.

"Kus ve maddeleri bana ver. Onları yakmamız lazım." Dediğimde başını iki yana salladı.

"İstemiyorum."

"Vermen gerekiyor."

"İstemiyorum."

"Ver." Dedim bu sefer daha sert bir ses tonu ile. Bir tepki vermedi.

"Zorla almak istemiyorum." Dedim bu sefer. Bakışlarını bana çıkardı ve elini açıp bana gösterdi.

Elinde bir poşete doldurulmuş uyuşturucu vardı, elinden çekip aldım ve kolundan çekerek onu klozetten kaldırdım. Poşeti klozeti içine attığımda Jeongguk şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Sifonu çekip Jeongguk'un kolunu bıraktım.

"Neden- neden bunu umursuyorsun?"

"Sana zarar veriyor."

"Beni neden umursuyorsun?" Dedi Jeongguk ısrarla.

Cevap vermeyen taraf bendim bu sefer. Ona bu konuda cevap veremeyecek kadar korkaktım zira.

"Sana bir soru sordum." Dediğinde yine cevap vermedim.

"Cevap ver!" Diye avazı çıktığı kadar bağırdığında korku ile ona döndüm. Gözlerinden ışıklar fışkırıyordu sanki. Sinirlenmişti, çok fazla sinirlenmişti.

Neden peki? Neden bu kadar sinirlenmişti?

"Cevap ver dedim!" Diye bağırdığında kaşlarımı çattım, uyuşturucu etkisindeydi yerinden kalktığı an adımı sekmişti. Bu beni rahatlatmıştı. Uyuşturucu etkisindeyken kendine hakim olamazdı sonuçta.

"Niye cevap vermiyorsun!? Korkuyor musun!?" Diye bağırdı bu sefer.

Evet, korkuyorum. Çok korkuyorum hem de bana vereceğin tepkiden.

Başımı iki yana salladım. Yapamazdım, ne Jeongguk'a onu sevdiğimi söyleyebilirdim ne de onda nefret ettiğimi. Üstüme doğru yürüdüğünde yine bir tepki vermedim.

Ellerini yakama yapıştırıp beni kendisine çekti.

Kendini tutamayıp bağırarak ağlamaya başladı, kafasını omzuma sertçe vurduktan sonra.

vincent | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin