"Öncesinde buradan geçmiştik öyle değil mi?" Dedi Taehyung etrafına bakınarak.
"Evet, Aaron'dan da bizi direkt buraya getirmesini istemiştik. Yanlış yerde olamayız." Jeongguk önündeki duvara dokundu sözlerinden sonra.
"Bu duvarda neyin nesi o zaman?" Dedi Taehyung tıslayarak. Çok yakınlaşmışken şimdi önlerine bu engelin çıkması onu sinir etmişti.
"Sakin olalım, bu duvar içeri girmemiz için yapılmış olamaz. Amaçları içeri girmemiz. O zaman," Dedi Jeongguk gözlerini Taehyung'a çevirirken. "içeri girenin bir daha çıkmaması için yapılmış olabilir mi?"
"Evet!" Dedi Taehyung heyecanlı bir şekilde, fakat ardından yeniden kaşlarını çattı.
"Tamam da bu bilgi bize ne kazandırır ki?"
"Jungkook'u bu diyardan farklı bir yerde tutuyorlar. Bu duvar yeni. Yani, Jeongguk diyardan çıkamıyor değil. Tutulduğu kale ya da herhangi bir yerden çıkamıyor. Kalenin etrafındaki duvarı yok edersek, bizim gibi çıkıp Vincent'e ulaşabilir."
"Haklısın." Dedi Taehyung kaşlarını düzeltirken.
"Ayrıca," Dedi Jeongguk işaret parmağını kaldırıp tebessüm ederken. "bütün olayın kendi diyarlarında sonlandırılmasını istiyor olmalılar. Belki de şu lanet denilen şey, Jeongguk'un olduğu duvardadır ve o duvar yok edildiğinde, ortaya çıkacaktır."
"H-Haklısın." Dedi Taehyung gözlerini büyüterek Jeongguk'a bakarak.
"İlk başta şu duvarı yok edelim. Ardından gerisine bakarız." Dedi Jeongguk kılıcını kabından çıkararak.
"Umalım da maskene ve kılıcına zarar gelmesin." Dedi Taehyung orağını büyütürken.
İkisi de aynı anda duvara vurduklarında, duvar bir geçit şekli alarak onları içine çekmişti.
"Sikeyim!" Diye bağırdı Jeongguk, boşluktan düşerken.
Taehyung ise, elini Jeongguk'un eline değdirince gülümsemiş, onu kaybetmemek için sıkıca elini tutmuştu. Sayamadıkları kadar zaman geçtikten sonra Taehyung gözlerini zorlukla açmış, hızdan dolayı kısarak etraflarında ne olduğunu anlamaya çalışmıştı.
"Ne zamandır düşüyoruz?" Dedi Taehyung başını Jungkook'a çevirerek. Jeongguk başını ona çevirmiş, gözlerini açmış tıpkı Taehyung gibi kısmıştı.
"Bilmiyorum." Dedi ve ardından aşağılarına baktı. Gördüğü tek şey sonsuz bir yoldu. "Bu zaman algımızı kaybedip, delirmemiz için yapılmış bir tuzak olabilir."
"Bu en kötüsü olurdu." Dedi Taehyung aşağıya bakarken.
Kesinlikle en son istediği şey, bu yolda akıl sağlını kaybetmekti.
"Bir yere tutunmaya çalışalım." Dedi Jeongguk etrafına bakarken. Diğer eliyle kılıcını çıkarmıştı.
"Sakın elimi bırakma, yolumuz ayrılmasın." Dedi Jeongguk ve gördüğü ilk yere kılıcını geçirdi. Beklediği gibi olmuş, biraz daha indikten sonra, kılıcıyla oldukları yerde kalabilmişlerdi.
Tek sıkıntı şu an bir kılıcın iki bedeni birden taşımasıydı. Taehyung aşağıya sarkıyordu ve onları bir arada tutan tek şey birlikte olan elleriydi.
"Jeongguk, yanına orağımı saplayacağım."
"Bunu nasıl yapacaksın, aptal mısın sen?" Dedi Jeongguk nefes nefese.
"Deneyeceğim işte!" Dedi Taehyung, yapabileceğinden pek emin değildi fakat şu anki durumlarından çok daha iyi olacağını düşünüyordu. Böyle devam ederlerse hem düşeceklerdi hem de Jeongguk'un kılıcı kırılacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vincent | taekook ✓
FanficKim Taehyung ve Jeon Jeongguk, kaderin kırmızı ipleri ile birbirine bağlanmış kişilerdi. !Olağanüstü olaylar !Rahatsız edici olabilecek sahneler tamamlandı Mantık hatası bulundurur (üşenmediğim herhangi bir zaman) düzenlenecektir.