kan

5 0 0
                                    

"Jeongguk iyi olacak değil mi?" Dedim Vien'in bizi getirdiği büyücüye karşı. Vien'in de çok uykusu geldiğinden şimdi bu adamla istediğim kadar konuşabilirdim.

"Tabii ki, merak etme uzuvu da yerine gelecek. Fakat canı çok acıyacak, bayılttım o yüzden." Dediğinde başımı salladım. Adam eskiden Jungkook'a ve Vincent'e baktığını söylediğinden içim biraz olsun rahattı. Öğrendiğime göre elinde olan kitaptan kim olduğumuzu ve benzeri birçok şeyi biliyormuş.

"Sana bakınca aklıma Vincent'in gelmesi gerek, ama ben sana bakınca Jungkook'u görüyorum." Dedi adam gülümserken. Şaşkınlıkla ona baktım. Benim nerem Jungkook'a benziyordu ki?

"Dediğim gibi Vincent ve Jungkook'u büyüten benim, senin tavırlarında onu görüyorum." Dediğinde bakışlarımı kaçırdım.

Jungkook'a benzemek güzel bir şey gibiydi, Jungkook'un benimle olan konuşmasından agresif birisi olduğunu rahatlıkla çıkarmıştım ve bence Jungkook'un en öne çıkan özelliği buydu.

Adam bana agresif mi demek istemişti? Bu düşünceyle kaşlarımı çattım, ben agresif birisi değildim. Aksine yumuşak bir insan olduğumu düşünüyordum.

"Sana bakınca, yeniden Jungkook'u ne kadar özlediğimi hatırladım." Dedi ve iç çekti.

"Onu buraya getireceğiz, bunun için geldik." Dediğimde adam gülümsedi. Biraz üzgün bir gülümsemeydi bu, içinde hiçbir mutluluk barındırmıyordu.

Aaron (büyücünün adıydı, sonuna nasıl bir hitap eklememem gerektiğine emin olamadığımdan ona adıyla seslenmemi söylemişti) çaydanlığa uzanmış, önce benim çayımı ardından da kendi çayını yenilemişti.

"Çocuklukları nasıldı?" Dedim yenilediği çayımdan bir yudum alarak.

"Jungkook'da her zaman bir keder vardı. Geçmişinde yaşadıklarına bakınca bunlar azdı bile, açıkçası sürekli olarak ağlayacağını düşünmüştüm. Fakat o üzüntüsünü ve öfkesini çalışmalarına yönlendirdi."

"Hiç göz yaşı dökmeyen birisi gibi duruyor." Dedim elimi bardağımın etrafına sararak. Bardağın etrafı sıcak olduğundan bunu yapmak hoşuma gidiyordu.

"Öyle bir yanılgıya düşme, Jungkook güçlü görüntüsünün aksine psikolojik olarak çok zayıftır. Yalnızca duygularını saklamaya çalışıyor." Bir şey diyemedim, Jungkook'u çok tanımıyordum. Geçmişini öğrenmeden Jungkook'un nasıl biri olduğunu bilemezdim. "Her zaman böyle değildi, abisi buradayken..." Dedi fakat cümlesini tamamlamadan hemen sustu.

Jungkook'un bir abisi mi vardı? Ona ne olmuştu? Ölü müydü?

"Vincent hiç değişmedi." Dediğinde bakışlarımı Aaron'a çıkardım.

"Her zaman olgun bir çocuktu o, tek kötü yanı hiçbir zaman başarı peşinde koşmamış olmasıydı. Çok güçlü olmasına rağmen her zaman diğerlerine şans verirdi. Nedenini hep merak ettim. Ama nedense hiç söylemedi."

"Belki de büyücü olmak istemiyordu." Dedim ve çayımı ağzıma götürdüm.

cevap vermedi. Bunun üzerine aklımda olan soruyu sordum.

"Jungkook'un geçmişi hakkında bilgi verir misiniz? Ya da abisi hakkında."

"Bunu benim yapmam doğru olmaz, lütfen Jungkook'a sor." Dedi çayımı bitirdiğimi görünce tepsiye kendi çayını ardından da yanına benim çayımı koyarak gitti. Yerdeki mindere oturdum, bastıran uyku ile yatar pozisyona geçtim.

"Jungkook," dedim fısıldayarak. "lütfen benimle iletişime geç."

Rüyamda uyandığımda etrafıma baktım. Boşluk.

vincent | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin