Uyuyan Jeongguk'u gördükten sonra benim de uykum gelmişti. Kendimi tutamamış uykuya dalmıştım.
Uyandığımda en son Jimin ile Yoongi'nin bizi bıraktığı yerdeydik. Benden önce Jeongguk uyanmış olmalı ki, yanımda ateşle uyanmıştım. Sorun etmeden yerimden kalkmış etrafıma bakınmıştım, Jeongguk kılıcı ile elindeki balıkları soyuyordu.
"Temel ihtiyaçlarımızı gidermemiz gerek. Tuvaletin varsa gidip şurada bir yere yapabilirsin. Yakınlarda orman falan yok kusura bakma. Ayrıca bu balıkları avladığım nehirdeki su içilebilir. Biraz tuzlu gelebilir ama içilebilir. Kasem olmadığı için yanımda getiremedim. Fakat biraz ilerleyince görürsün." Dedi sesi çok dalgın görünüyordu. Fakat üstlenmedim, gözünün önünde iki can dostunu öldürmüştüm, psikolojisinin şu sıra iyi olmaması oldukça normaldi.
Başımı salladım ve dediği gibi dümdüz ilerledim. Gördüğüm nehirle arkama baktım, çok da uzakta değildi. Eğilip elime biraz su doldurdum. Ardından elimi ağzıma yaklaştırdım hemen suyu içtim. Jeongguk içilebilir olduğunu söylemişti, ona güveniyordum.
Tuvaletimi kadı mantığı ile toprakta küçük bir çukur açarak yaptım, ardından yeniden üstünü toprak ile kapattım. Elimi nehre sokup birkaç kere salladım. Sahi, kaç gündür tuvaletimi tutuyordum ben. Yanımda sabun olmayışını bile umursayamamıştım o an.
Yeniden dümdüz ilerleyerek Jeongguk'un yanına geldim, balıkları pişiriyordu. Karşısına oturdum.
"Jungkook karanlık diyar gibi bir yerdeymiş." Dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Nerede olduğunu biliyorduk, bu kesinlikle şu ana kadar edindiğimiz en iyi bilgiydi.
"2016'da yazılmış fan kitapları gibi ismi varmış." Dedim kendime hâkim olamayarak.
Jeongguk gülümsedi. "Şimdi asıl konu oraya nasıl gideceğimiz." Dediğinde başımı salladım.
"Şu an Jimin ile Yoongi'nin bizi bıraktığı yerde miyiz?" Dediğimde Jeongguk başını iki yana salladı.
"Orası solumuzda kaldı. Uyandığımda portal gibi bir şeyin önünde duruyorduk. Elimi içine soktuğumda elimin başka bir yerde olduğunu iliklerime kadar hissettim. Bu yüzden bizi buraya taşıdım."
"Jimin ile Yoongi'nin içindeki lanet parçası bizi de Jungkook ile aynı yere götürüp, lanetten bir parça olmamızı istemiş olabilir."
"O zaman oradan geçelim." Dedi Jeongguk, balıklardan birisini sapladığı çubuğun sapından tuttu ve bana uzattı. Aldığımda anında büyük bir açlıkla yemeye başladım. Çok acıkmıştım.
Yemeğimizi bitirdikten sonra ateşi söndürmüş, sola doğru ilerlemeye başlamıştık. Çok geçmeden Jeongguk'un dediği yere gelmiştik. Portal biz geldiğimiz gibi yeniden ışıldamıştı. Bir yandan da korkuyordum, orası her yere açılıyor olabilirdi. Fakat Jeongguk'un eli şu an benim elimi tutuyordu, yani muhtemelen bizi girdiğimiz gibi öldürecek bir şey değildi.
Jeongguk'a baktığımda, başını salladı. Deri bir nefes aldım ve birlikte içeriye doğru ilk adımımızı attık. Portal anında bizi yutmuştu.
_____
Uyandığım yer çeşitli işkence malzemelerinin olduğu bir odaydı. İşkence koltuğunda ise bir adam oturuyordu. Her yeri ter kaplıydı. Derin nefesler alıp veriyordu. Yüzü öne düşmüş olduğundan kim olduğunu anlayamıyordum. Gözlerimi vücudunda gezdirdim, kolundaki gördüğüm işaretlerle kim olduğu kafama denk etti.
Bu kişi Jungkook'tu.
İçeriye birilerinin girmesi ile gözlerimi oraya çevirdim.
Korku.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vincent | taekook ✓
FanfictionKim Taehyung ve Jeon Jeongguk, kaderin kırmızı ipleri ile birbirine bağlanmış kişilerdi. !Olağanüstü olaylar !Rahatsız edici olabilecek sahneler tamamlandı Mantık hatası bulundurur (üşenmediğim herhangi bir zaman) düzenlenecektir.